Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/9228
K. 1991/326
T. 25.11.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • VERGİ USUL KANUNUNA AYKIRI
DAVRANIŞ
 
ÖZET : Maddi olayda tüzel kişiliği bulunmayan ve eşinin ortak olduğu lokantayı işleten sanığın, 3100 sayılı Yasa nın mükerrer 8. maddesine aykırı olarak müşterilere satış fişi vermediği iddia edildiğinden, bu işyerinin vergi mükellefi olmadığı ve eşinin vergi yükümlüsü olduğunun tespiti halinde, eşi ve lokantanın ortağı olan Şemse tarafından verilen vekaletname örneği getirtilerek suç tarihinden önce lokantanın işletilmesi, ticari faaliyetin yürütülmesi için kendisine yetki verilip verilmediği, suçun oluşumuna ne şekilde katıldığı da saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.
(3100 s. ÖKCK. mükerrer m. 8)
 
Vergi Usul Yasasına aykırı davranmak suçundan sanık Süleyman'ın 213 sayılı Yasanın 360/1, 2. maddeleri gereğince 3.375.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Erzincan AsIiye Ceza Mahkemesi)nce verilen 19.10.1990 gün, 200/694 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine
dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 29.5.1991 gün 1858/2141 sayı ile;
 
"Sanık Süleyman'ın eşi Şemse'nin vekili sıfatıyla adi ortaklık şeklindeki lokantada çalışmakta olduğunu savunmasına göre, vergi mükellefinin kim olduğunun kesin olarak tespiti, vekaletname örneği getirtilerek suç tarihinden önceye ait olup olmadığı ve içeriği incelenerek sonucuna göre hukuki
durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma ve inceleme ile yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi" isabetsizliğinden BOZULMASINA", "satış fişi kesmeye mecbur olacaklar vergi mükellefleridir. Vergi mükellefiyeti başkasına devredilemez. Sanığın vergi yükümlüsü olup olmadığının araştırılması yeterlidir. Mükellefiyetin devrini öngören vekaletnamenin varlığını tespite gerek yoktur. Sanık vergi mükellefi olmadığı takdirde cezai bakımdan  sorumlu tutulamayacağından ayrıca vekaletnamenin araştırılmasına gerek yoktur" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla karar vermiştir.
 
Yargıtay C. Başsavcılığı, 8.7.1991 gün 41 sayı ile;
 
"Yerel mahkeme kararı sadece, sanığın vergi mükellefi olup olmadığının araştırılması için bozulmalıdır. Sanığa vekaletname verilip verilmediğinin araştırılmasına gerek yoktur" gerekçesiyle itiraz ederek bozma kararındaki "mükellefiyetin devrini öngören vekaletnamenin varlığının tespitine ilişkin bölümün kaldırılmasını" talep etmiştir.
 
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
Sanığın eşi Şemse ile hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşen Tahir adi ortaklık kurmuşlar ve birlikte lokanta açmışlardır. Sanık, eşinin vekili sıfatıyla lokantada çalıştığını savunmuş, olay günü müşterilere satış fişi vermediğinden dolayı cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın temyizi üzerine Özel Daire "Vergi mükellefinin tespiti, vekaletname örneği getirtilerek suç tarihinden önceye ait olup olmadığı ve içeriği incelenerek sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmü bozmuş, Yargıtay C. Başsavcılığı'nca "vergi mükellefiyeti başkasına devredilemeyeceğinden vekaletnamenin araştırılmasına gerek yoktur gerekçesiyle bozma kararına itiraz edilmiştir.
 
Çözümlenecek sorun, "Vergi Usul Yasasına aykırı davranmak suçlarında; tüzel kişiliği olmayan işyerlerinin işletilmesi için o işyerinin vergi mükellefi olmayanlara verilen vekaletnamelerin araştırılmasına gerek olup olmadığı ve bunun sonucu olarak da vekillerin cezai sorumluluklarının bulunup bulunmadığına" ilişkindir.
 
213 sayılı Vergi Usul Yasasının 8. maddesine göre mükellef, (Yükümlü) kendisine vergi borcu yüklenen gerçek veya tüzel kişilerdir. Vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Maddenin 3. fıkrasına göre, "mükellefiyet veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi dairelerini bağlamaz".
 
Yasanın 10. maddesinin 1. fıkrasında ise, "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir" denilmekte ve takip eden fıkralarda ise temsilcilerin mali sorumlulukları açıklığa kavuşturulmaktadır.
 
Vergi Usul Yasasının 331. maddesinde, "Vergi Kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler, bu kitapta yazılı vergi cezaları (kaçakçılık, ağır kusur, kusur ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılır" hükmü yer almaktadır. 332. maddede, "Küçüklerin ve kısıtlıların ceza muhatabı olmadığı haller", 333. maddede ise "Tüzel kişilerin sorumluluğu" düzenlenmiştir.
 
Yasanın 338 ve devamı maddelerinde iştirak, tekerrür, içtima ve birleşme, özel hükme bağlanmıştır. Ceza Yasası, İdari Vergi Hukukunda uygulanamayacağından Özel Hükümler konulmuştur. Ancak, Ceza Yasasının genel hükümleri Vergi Usul Yasasının cezalandırma ile ilgili bölümünde hüküm bulunmayan hallerde uygulanacaktır. Cezanın kişiselleştirilmesi kuralı, fiili yapanın cezalandırılmasını gerektirir. TCY.nın 64. maddesine benzer bir hüküm, VUY.nın 338. maddesinde yer almıştır. Fiili işleyenin cezalandırılabilmesi için vergi yükümlüsü olması aranmamıştır. Suçu işleyen yasal temsilci her zaman mükellef olmayabilir. Anayasanın 38. maddesi gereğince ceza sorumluluğu şahsi olduğundan, yükümlülük (Mükellefiyet) aranmadan, Vergi Usul Yasasına bilerek muhalefet eden işletme yetkilisinin cezalandırılması gerekmektedir. Ana ilkelerin dışına çıkılamaz. Ayrıca, 16.7.1981 gün, 17402 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 143 Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, "Bilindiği üzere, genel Ceza Hukukunun başta gelen prensiplerinden biri cezaların gerçek kişiler adına düzenlenmiş olmasıdır. Ayrıca cezanın, suçu bilfiil işleyen kimselere çektirilmesi de cezada şahsilik prensibinin gereğidir. Yapılan düzenlemede bu prensibe sadık kalınarak tüzel kişiliği ceza sorumlusu tutmak gibi bir anlayışa yer verilmemiştir.
 
Fakat, genel Ceza Hukukunun prensiplerine uyum sağlamak için yapılan bu düzenlemedeki esas amaç, suçun şekil sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşmasında rolü olan temsilcileri cezalandırmaktır.
 
Bu nedenle cezaya muhatap olacak kanuni temsilcilerin suç ve suçlu arasındaki illiyet bağı dikkate alınmak ve temsil yetkisinin bölüşümünde ki ağırlık ve sınırlar araştırılmak suretiyle konuya açıklık getirilmiştir" denilmek suretiyle cezai sorumluluğun kimlere ait olduğu belirtilmiştir.
 
Ülke dışında olan, hasta olması veya askerlik görevini yapması nedeniyle işinin başında bulunamayan işletme sahibi, vergi borçlusudur. Ancak talimat vererek suçun işlenmesine katıldığı ispatlanamadığı takdirde, vergi sorumlusu olması nedeniyle yokluğunda ve kendisinden habersiz olarak ticari işletmede işlenen satış fişi veya fatura kesmeme, yazar kasa kullanmama v.s. suçlarından cezalandırılamazlar.
 
Tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşlarda, olaydan önce, vekaletname ile yönetimi yüklenen, suçun ayrıntılarını bilen ve suçun oluşmasında rolü olan temsilcilerin cezalandırılmaları gerekmektedir.
 
Maddi olayda, tüzel kişiliği bulunmayan ve eşinin ortak olduğu lokantayı işleten sanığın 3100 sayılı Yasanın Mükerrer 8. maddesine aykırı olarak müşterilere satış fişi vermediği iddia edildiğinden, bu işyerinin vergi mükellefi olmadığı ve eşinin vergi yükümlüsü olduğunun tespiti halinde, eşi ve lokantanın ortağı olan Şemse tarafından verilen vekaletname örneği getirtilerek suç tarihinden önce lokantanın işletilmesi, ticari faaliyetin yürütülmesi için kendisine yetki verilip verilmediği, suçun oluşumuna ne şekilde katıldığı da saptanarak sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinden, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
 
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; "Vergi Usul Yasasının 8/3. maddesi gereğince mükellefiyet ve vergi sorumluluğu devredilemez. Özel sözleşmeler Vergi Dairelerini bağlayamayacağından, işlenen suçlardan dolayı işletmenin vergi mükellefi sorumlu tutulacaktır. 3100 sayılı Yasanın mükerrer 8. Maddesine göre, failin mükellef olması zorunludur. Mükellef dışındakiler cezalandırılamazlar. Ana Kanun olan Vergi Usul Yasasının 8/3. maddesine aykırı olarak vekaletname ile sorumluluk devredilemeyeceğinden, vekaletname ile ticari işletmeyi yönetenlerin cezai sorumluluklarına gidilemez. Aksi hal, işyerinde bulunma zorunluluğu olmayan fakat gerekli önlemleri almadığı için sorumlu olan mükelleflerin, verdikleri vekaletname nedeniyle cezadan kurtulmalarına yol açacaktır. Bu nedenle mükellefiyetin devrini öngören, sanığın işyeri sahibinin vekili sıfatıyla çalışmasını sağlayan vekaletnamenin varlığını araştırmaya gerek yoktur. Sanığın vergi mükellefi olup olmadığının araştırılması yeterlidir" gerekçesiyle,
 
Bir kısım Kurul Üyeleri ise; "Dosya kapsamına göre sanık, müşterilere kasa fişi verilmemesi eyleminden bilgi sahibidir. Bu nedenle fiile asli fail olarak katılmıştır. Yerel Mahkemenin mahkûmiyet hükmü doğru olup itirazın değişik bu gerekçeyle kabul edilerek Özel Daire bozma kararının kaldırılarak hükmün ONANMASINA karar verilmelidir" düşüncesiyle, karşı oy kullanmışlardır.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 25.11.1991 günü oyçokluğuyla karar verildi.
 
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini