 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/8-355
K. 1992/3
T. 3.2.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İCRA TAKİBİ
MAL BEYANI
ÖZET: Tapuda adına kayıtlı taşınmaz olduğu saptanan sanık, bu taşınmazı icra takibinden önce harici senetle sattığını, bu nedenle mal beyanında göstermediğini savunmuşsa da tapuda kayıtlı taşınmazın harici senetle yapılan satışı geçersizdir.
Tapuda malik gibi gözüken sanığın taşınmazdan her zaman yararlanması, tasarrufta bulunması mümkündür.
Sanığın mal beyanında adına tapuda kayıtlı taşınmazı harici senetle sattığını ve teslim ettiğini bildirmemesi ve icra takibi sırasında yapılan araştırma sonucu taşınmazın bulunması iyi niyetli olmadığını göstermektedir.
Suç tarihinde, adına kayıtlı taşınmaz olduğu halde mal beyanında bildirmeyen sanığın yüklenen suçtan (gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak) cezalandırılmasına karar verilmesi gerekir.
(2004 s. İİK. m. 76 vd.)
Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak suçundan sanık Halil'in beraatine ilişkin, (Adana 1. icra Ceza Hakimliği)nce verilen 9.10.1990 gün 806/1354 sayılı hükmün şikayetçi tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 14.3.1991 gün, 785/2782 sayı ile; "Sanığın tapuda adına kayıtlı taşınmazı mal beyanında bildirmemesi nedeniyle yüklenen suçu sabit olduğu halde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmü bozmuş,
Yerel Mahkeme, 29.5.1991 gün, 1070/1152 sayı ile;
"Sanık, taşınmazı harici senetle satmış ve zilyetliğini teslim etmiştir. Mal beyanında bildirmemesinde kasıt yoktur" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi şikayetçi vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının bozma istemli 17.12.1991 tarihli tebliğ namesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanığın, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunduğundan bahisle yapılan şikayette, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçun sübutuna ilişkindir.
Sanık, aleyhinde yapılan icra takibinde icra Memurluğuna süresinde verdiği 7.5.1990 tarihli dilekçesinde, "hiçbir işte çalışmadığını ve adına kayıtlı taşınır veya taşınmaz malının bulunmadığını" bildirmiştir. Yapılan araştırmada tapuda adına kayıtlı taşınmaz olduğu saptanan sanık, bu taşınmazı 16.4.1990 tarihli icra takibinden önce 20.9.1989 günlü harici senetle sattığını, bu nedenle mal beyanında göstermediğini savunmuşsa da, tapuda kayıtlı taşınmazın harici senetle yapılan satışı geçersizdir. Tapuda malik gözüken sanığın taşınmazdan her zaman yararlanması, tasarrufta bulunması mümkündür. Sanığın mal beyanında adına tapuda kayıtlı taşınmazı harici senetle sattığını ve teslim ettiğini bildirmemesi ve icra takibi sırasında yapılan araştırma sonucu. taşınmazın bulunması, iyi niyetli olmadığını göstermektedir. Suç tarihinde, adına kayıtlı taşınmaz olduğu halde, mal beyanında bildirmeyen sanığın, yüklenen suçtan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinden, Yerel Mahkeme direnme hükmü bozulmalıdır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve Üyeler; "Tapuda kayıtlı taşınmazın harici senetle satışı geçersiz ise de»sanık suç tarihinden önce taşınmazını satmış ve bu husus köy muhtarlığının 25.91990 günlü yazısıyla da doğrulanmıştır. İcra takibi yapıldığında, taşınmazın kendisine ait olmadığı düşüncesiyle bu hususu mal beyanında belirtmeyen sanığın, suç işleme kastından söz edilemez. Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), 3.2.1992 günü oyçokluğuyla karar verildi.