 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kumlu
E. 1991/7-171
K. 1991/201
T. 10.6.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAÇAKÇILIK
- RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK
ÖZET : 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 20. maddesine dayanılarak bu mahkemelerin görevlerine giren, işlerin acele olduğundan bahisle 11918 sayılı Yasanın 27/1. maddesine aykırılık suçundan açılan dava ile TCK.nun 339. maddesine aykırılık suçundan açılan davanın birlikte görülebileceğini kabul, yasa koyucunun amacına ve yasanın mutlak hükmüne aykırı düşer.
(1918 s. Kaçakçılık K. m. 27/1)
(2845 s. DGMK. m. 20)
(765 s. TCK. m. 339)
Teşekkül vücuda getirerek kaçakçılık ve sahtecilik suçlarından sanıklar Muzaffer ve Ertan'ın her iki suçtan, sanık Faruk'un sahtecilik suçundan beraetlerine, sanık Faruk hakkında kaçakçılık suçundan açılan davanın eylemin 1918 sayılı Yasanın 45/1. maddesine uyduğundan bahisle TCK.nun 119. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ilişkin (Konya Devlet Güvenlik Mahkemesi)nden verilen 17.1.1990 gün ve 25120 sayılı hüküm, katılan idare vekilinin temyizi üzerine 7. Ceza Dairesi'nce incelenerek 13.2.1991 gün ve 1990/2847-1991/1335 sayı ile;
"Yargılanması 3005 sayılı Yasaya göre yapılacak olan 1918 sayılı Kanuna muhalefet suçu ile sahte evrak tanzimi suçlarından açılan davaların birlikte görülüp sonuca bağlanması suretiyle 1918 sayılı Kanunun 58. maddesine muhalefet edilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkemesi ise, 4.4.1991 gün ve 13/18 sayı ile;
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 20. maddesine göre bu mahkemenin görevine giren işler acele sayılır ve Adli Tatilde de bakılır.
Acele işlerle 3005 sayılı Kanuna tabi işler arasında uygulamada fark yoktur.
Dava konusu iki eylem birbiriyle doğrudan ilgili subüt yönünden bir diğerlerinin sonucuna bağlıdır.
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görevine giren tüm işler acele olduğuna göre 2845 sayılı Kanunun 20. maddesi 1918 sayılı Kanunun 58. maddesinin istisnası durumundadır. Anayasanın 141/son maddesindeki açıklamalarda bunu icap ettirir" biçimindeki gerekçeyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de C. Savcısı ve katılan idare vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya C. Başsavcılığının bozma isteyen 9.5.1991 gün ve 5814 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Sanıklar hakkında sahte belgeler düzenleyerek, hayali ihracat yoluyla teşekkül halinde kaçakçılık yaptıkları iddiasıyla açılan davada Özel Daire ile Yerel Devlet Güvenlik Mahkemesi arasında uyuşmazlığın 1918 sayılı Yasanın 27/1. maddesine aykırılık suçundan açılan dava ile TCK.nun 339. maddesine aykırılık suçundan açılan davanın birlikte görülüp görülemeyeceğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
1918 sayılı Kaçakçılık Kanununun 58/3. maddesinde: "Maznunların duruşma sırasında diğer bir suçu olduğu anlaşılsa bile bu hal davaların birleştirilmesine sebep teşkil etmez".
31. maddesinde ise; "Kaçakçılık münasebetiyle Türk Ceza Kanununda Yazılı Sair Bir Cürüm İşleyenler Hakkında içtima kaidesi tatbik olunmaksızın her cürümün cezası ayrı ayrı hükmolunur" hükümleri yer almaktadır.
Bu açık hükümlerden anlaşılacağı üzere sanıkların duruşma sırasında diğer bir suçunun olduğu anlaşılsa bile davaların birlikte görülmesi mümkün olmadığı gibi kaçakçılık fiili dolayısıyla işlenmiş bulunan başka bir suçun da ayrıca cezalandırılması gerekmektedir.
Bu düzenlemelerdeki amaç, kaçakçılık suçundan açılan davaların süratle sonuçlandırılmasını sağlamak yanında ayrıca suç konusu eşya ve araçlarla ilgisi bulanan idarelere tanınan bazı hakların kullanılmasını kolaylaştırmak ve kesinleşen hükümlerin yerine getirilmesi ile suç konusu eşya ve araçların zoralımını olabildiği ölçüde tezelden temindir.
Bu nedenle, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 20. maddesine dayanılarak bu mahkemelerin görevlerine giren işlerin acele olduğundan bahiste 1918 sayılı Yasanın 27/1. maddesine aykırılık suçundan açılan dava ile TCK.nun 339. maddesine aykırılık suçundan açılan davanın birlikte görülebileceğini kabul, Yasa koyucunun amacına ve Yasanın mutlak hükmüne aykırı düşer.
Davaların her ikisi dahi suçüstü usulüne bağlı olsa bile iki davanın bir arada görülmesi geciktirici etki meydana getirebilir. Ceza Genel Kurulu'nun duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.
O halde, Yerel Mahkeme direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin açıklanan bu nedenle BOZULMASINA karar verilmelidir.
SONUÇ : Sair yönleri incelenmeksizin yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), 10.6.1991 gününde istem gibi oybirliğiyle karar verildi.