 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1991/41
K: 1991/105
T: 01.04.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan sanık Ahmet hakkında, 3419 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca ceza tertibine yer olmadığına ilişkin, (Diyarbakır 2 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi)nce verilen 14.9.1990 gün 64/239 sayılı hükmün C. Savcısı tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 28.12.1990 gün 3657/4668 sayı ile hükmün "ONANMASINA" dosya kapsamından PKK Örgütü'ne katılmasına müteakip bu örgütün yurtdışı kamplarında siyasi ve askeri eğitim gördüğü, yurda girerken silah ve malzemelerini dışarda bıraktığı, Türkiye'de aranmadığı inancı ile okuluna devam ederken kendisinden önce ele geçen örgüt elemanlarının beyanları üzerine okulda yakalandığı anlaşılan sanığın durumunun 3419 sayılı Kanun'un 1/1. maddesinde öngörülen şartlara uymadığından, hükmün bozulması gerektiği" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 4.2.1991 gün 11 sayı ile;
"Sanık, silahlı çete niteliğindeki örgütün üyesi olup çetenin işlediği suçlara iştirak etmemiştir. Ancak, 3419 sayılı Yasanın 1/1. maddesindeki şartlar gerçekleşmemiştir. Sanığın cezalandırılmasına karar verilmelidir".
Gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Daire onama kararının kaldırılmasını ve hükmün bozulmasını talep etmiştir.
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yapılan bir soruşturmada adının geçmesi üzerine yakalanan sanık, hazırlık soruşturmasında alınan ifadelerinde, yasa dışı bir örgüte girişini anlatmış, örgüt elemanları ile yurt dışına çıkarak komşu bir ülkede eğitim gördüğünü, burada özel kıyafet diktirildiğini, kimlik verildiğini, eğitim bittikten sonra grup halinde yurda döndüklerini, nöbet tutarken silah, bomba, kimlik ve giysileri bırakarak kaçtığını, aranmadığını öğrenince okuluna devam ettiğini söylemiştir. Yerel Mahkeme 3419 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince, sanık hakkında Ceza tertibine yer olmadığına karar vermiştir.
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluş ve sübutta bir ihtilaf yoktur. Uyuşmazlık, örgütte bulunduğu sırada olaylara katıldığı saptanamayan ve girdiği örgütten kaçan, yakalandığında örgüt üyeleri ile yurt dışında eğitim gördüğü köylerin adını veren ve kaldığı yerlerin krokisini çizen sanık hakkında 3419 sayılı "Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun'un" uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.
3419 sayılı Yasanın genel gerekçesinde, "Ceza mevzuatımızda yer alan bazı çeşit suçları işleyen kişilerin, suçu ve diğer failleri son soruşturma açılıncaya kadar açıklamaları halinde cezalarından indirim yapılması öngörülmekte, bir kısım suçları işleyenler için ise, mensubu bulundukları teşekkül, silahlı çete veya cemiyeti dağıtmaları veya ortaya çıkarmaları veya suç işlenmesini engellemeleri veya gizli ittifaktan çekilmeleri halinde ceza verilmemektedir. Türk Ceza Kanunu'nun 141.142,170,171 ve 404. maddeleri buna örnek olarak gösterilebilir. Ancak, yine Türk CEza Kanunu 'da yer alan ve Devlet düzenini yıkmaya yönelik bazı anarşik ve terör nitelikli suçlar için bu imkan tanınmamıştır. Halbuki böyle bir imkanın tanınması, bazı örgütsel, suçların tamamıyla ortaya çıkarılmasına yardımcı olacaktır" denilmiştir. 1. maddenin gerekçesinde ise, "TCY.nın 170. maddesinde yer alan, "ceza verilmeyeceğine ilişkin hükmün" cemiyet ve çete kurulması suretiyle işlenen ve TCY.nın 168. maddesinde sayılan 125.131,146,147,149 ve 156. maddelerdeki suçlara münhasır bulunduğu, Ceza Yasası'nda aynı nitelikli bazı maddelerde yazılı suçların da aynı mahiyette işlenmelerinin mümkün bulunduğu, bu itibarla TCY.nın 170. maddesine benzer bir hükmün DAHA GENİŞ KAPSAMLI olarak düzenlediği ve 1. maddenin kapsamına TCY. nın 141 ve 142. maddeleri ile 146. madden 163. maddeye kadar olan maddelerle 171 ve 313. madde hükümlerinin dahil edildiği" belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere, yasa koyucunun amacı suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak topluma kazandırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için de, cemiyet veya çetenin sair efradı olan faillerin (TCY. Md. 168/2) cemiyet ve çetenden çekilerek silahlarını terk ve teslim etmeleri halinde ceza tayin edilmeyeceğine ilişkin TCY.nın 170. maddesinden daha geniş kapsamlı bir düzenleme yapılması gerektiği sonucuna varılmış ve 3419 sayılı Yasa kabul edilmiştir.
Yasanın 1. maddesine göre "Siyasi ve ideolojik amaçla suç işlemek için Türk Ceza Kanunu'nun 313. maddesine göre kurulmuş teşekkül; Türk Ceza Kanunu 'nun 125,131, ve 142. maddeleri ile 146 ila 163. maddelerinde yazılı suçları işlemek üzere kurulmuş silahlı çete veya cemiyet mensubu olup da;
a) Bu teşekkül, çete veya cemiyet tarafından işlenen suçlara iştirak etmeyenlerden,
b) Bu teşekkül, çete veya cemiyet tarafından bu kanunun yayımı tarihinden önce işlenen suçlara iştirak etmiş olmakla beraber haklarında tahkikata başlanmamış olanlardan,
Teşekkül, çete veya cemiyetin teşekkülü ve faaliyetleri hakkında bilgi vermek suretiyle teşekkül, çete veya cemiyetin dağılmasına veya meydana çıkarılmasına sebep olanlar veya teşekkül, çete veya cemiyet üyeliklerinden mukavemet göstermeksizin kendiliklerinden çekilerek güvenlik kuvvetlerine silah ve malzemelerini teslim edenler veya verecekleri bilgi ve belgelerle veya bizzat gösterecekleri çaba ile teşekkül, çete veya cemiyetin amaçladığı suçun işlenmesine engel olanlar hakkında" ceza verilmeyecektir.
Maddenin uygulanabilmesi için öncelikle fail; yasadışı örgüt tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş ya da yasanın yayınlanmasından önce suça katılmakla birlikte hakkında soruşturmaya başlanmamış olmalıdır. Ayrıca fail verdiği bilgilerle örgütün dağılması ya da ortaya çıkarılmasına sebep olmalı veya kendiliğinden örgütten çekilerek güvenlik kuvvetlerine silah ve malzemelerini teslim etmeli veya teşekkül çete veya cemiyetin amaçladığı suçun işlenmesine engel olmalıdır.
Failin kendiliğinden örgüt üyeliğinden çekildiğini kabulü için, mevcut olmayan silahının teslimi ve kolluk güçlerine teslimi ve kolluk güçlerine teslim olması koşul değildir. Örgüte yeni giren, kendisine silah ve malzeme verilmemiş veya geri alınmış bir kimseden mutlak surette silah teslimi istenemez. Öte yandan, örgütten kaçan ve ilişiğini kesen failin, mutlaka güvenlik kuvvetlerine başvurması da zorunlu değildir. Çünkü cezasızlık sebeplerinden biri olan TCY.nın 170. maddesinin uygulayabilmesi için, mukavemet göstermeden ve silahını terk suretiyle örgütten çekilme yeterlidir. Ayrıca çekilmenin yetkili makamlara beyan edilmiş olması da şart değildir. Çete faaliyetlerine iştirak etmemek şeklinde zımni olarak çekilmenin mümkün olduğu öğreti ve uygulamada kabul edilmiştir. (As. Çetin Özek, Devletin Şahsiyetine Karşı Cürümler, İ.Ü.H.F.M. C: XXXIX, S: 3, Sh.503 ve devamı; Prof. Faruk Erem, Türk Ceza Hukuku, Özel Hükümler, C:3, Sh. 163 ve dv; Nejat Öztürk, Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı, C: 1, Sh. 524; A. Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu Şerhi, C: 2, Sh. 690). Yasa koyucunun yeterli görmeyerek kapsamını genişlettiği TCY.nın 170, 171/son maddelerinde aranmadığı halde, mevcut eksikliğin giderilmesi için çıkartılan 3419 sayılı Yasanın uygulanabilmesi için silah ve malzemenin mutlaka güvenlik kuvvetlerine tesliminin aranması yasa koyucunun amacı ile bağdaşmamaktadır.
İncelenen maddi olayda sanık, katıldığı yasa dışı örgüt üyeliğinden çekilerek, öğrenimine devam etmiştir. Silah ve malzemelerini nöbet tuttuğu yerde bırakarak kaçtığından bunları, güvenlik kuvvetlerine teslim etmesi olanaksızdır. Sanık kaçmakla iradesini belli etmiş, örgütle ilişiğini kesmiştir. Dahil olduğu örgütten ayrıldıktan sonra örgüt adına herhangi bir faaliyette bulunduğu saptanmamıştır. Kaçtığını yetkili makamlara haber vermemiş ise de; çekilme iradesinin açık bir şekilde izharı ve ilgili makamlara bildirilmesi gibi aktif bir hareket şart olmadığından, örgüt faaliyetlerine iştirak etmemek suretiyle zımni (örtülü) olarak örgütten çekilen sanık hakkında 3419 sayılı Yasanın 1/a maddesi uygulanmalıdır. Bu nedenle itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine, 11.3.1991 günlü birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 1.4.1991 günlü 2. müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.