Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1991/1-126
K. 1991/159
T. 13.5.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • YARALAMAK
  • KAVGAYA KATILMAK
 
ÖZET : Olaydan bir gün önce sanık Hakan, arkadaşı Yıldırım ile birlikte, yolda ıslık çalan Cengiz'i dövmüşler ve bu olayda ölüm veya yaralama olayı vuku bulmamıştır. Ayrı bir olay olarak kalmış olan bu olayın uyuşmazlık konusu olayla ilgisi yoktur. Bu olaydan bir gün sonra oluşan uyuşmazlık konusu olayda sanık Hakan yanında arkadaşı Yıldırım olduğu halde giderlerken karşıt grubu oluşturan Cengiz ve Metin'in saldırısına maruz kalınca; çıkan kavgada Metin, sanık Hakan'ın arkadaşı Yıldırım'ı bıçakla 25 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralamıştır.
 
Sanık Hakan, yaralanan Yıldırım'ın yanında saldırgan gruba karşı savunma pozisyonunda eylemde bulunduğundan kavga suçundan sorumlu tutulamaz.
(765 s. TCK. m. 464)
 
Kavganın çıkmasına sebep olmak suretiyle kavgaya katılmak suçundan sanık Hakan'ın TCY.nın 464/3-4, 55/3, 59. ve 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 25.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nce 30.11.1990 gün ve 238/254 sayı ile verilen hüküm, C. Savcısı tarafından temyiz edildiğinden dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce, 12.3.1991 gün ve 492/651 sayı ile;
 
(Sanık Hakan'ın kavgaya katılması sabit görülmüş olduğundan, kavgaya katılma suçunun bağımsız bir suç olması nedeniyle tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmeyerek usul ve yasaya uygun görülen hükmün onanmasına) karar verilmiştir.
 
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 3.4.1991 gün ve 28 sayı ile; (Sanık Hakan, mağdur Yıldırım'ın arkadaşı olup, sanıklar Metin ve Cengiz ile kavgaya başlamışlardır.
 
Sanık Hakan, mağdur Yıldırım'ın yanında diğerleri ile kavga etmektedir.
 
TCY.nın 464. maddesindeki suçun oluşması için, mağdur tarafa yönelik hareket edilmesi gerekir.
 
Bilimsel görüşler ve uygulama bu yöndedir (Erem, F., T.C.H., 1983, 5. 498 ve 1985, 3. Bası, 5. 465; Dönmezer 5., Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, 1977, 5. 130; Gözübüyük, A. P., TCK. Açılaması, C: 4, 5. 422; Kıyak, F.Şenel C., Adam Öldürmek ve Müessir Fiil Cürümleri, 1959, 5. 120; Majno, Ceza Kanunu Şerhi, C: 3, 5. 290).
 
O halde bu suçun oluşması için kavgaya katılanın, yaralanan aleyhine ve yaralama suçunun taili yanında kavgaya katılması gerekir. Saldırıyı önleyen, mağduru veya kendisini korumak için hareket eden veya kavgayı ayırmaya yönelik fiil icra edenin hareketi suç oluşturmaz. TCY.nın 464. maddesinin lafzından da aynı sonucu çıkarmak gerekir. Bu madde bir bütündür. 1. ve ikinci fıkralarda ölene ve mecruha el uzatılması hali, üçüncü fıkrada ise, el uzatmış olmayıp ta sanık yanında ölen veya yaralanana karşı kavgaya girmiş olanlar cezalandırılmıştır.
 
Aksine düşünce, kişinin yanındaki arkadaşının uğradığı saldırıda onu korumaması, öldürülmesi veya yaralanmasına seyirci kalmasını gerektirir ki, bu hal TCY.nın 49 ve 50. maddesindeki düzenlemeye aykırı düşer) görüşüyle itiraz etmiştir.
 
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
İncelenen dosyaya göre;
 
Olaydan bir gün önce sanık Cengiz'in sokakta ıslık çalması nedeniyle, sanıklar Hakan ve Yıldırım tarafından dövüldüğü, olay günü de, Hakan ve Yıldırım yolda giderlerken bir gün önceki olay nedeniyle Cengiz ve Metin'in onları kovaladıkları, kaçan Hakan ve Yıldırım'ın bir süre sonra olay yerinde kalan ceketlerini almak üzere geri döndükleri, bu sırada aniden kavganın başladığı, bir tarafta Metin ile Cengiz, karşı tarafta Hakan ve Yıldırım'ın yer aldıkları, Yıldırım'ın Metin'e kafayla vurduğu kavga sırasında, Metin'in bıçakla Yıldırım'ı 25 gün iş ve güçten kalır şekilde yaraladığı olayda; Yerel Mahkeme sanık Hakan'ın kavgayı başlattığını, Cengiz'in kavgaya katıldığını, Metin'in de etkili eylem suçunu işlediğini kabul ederek uygulama yapmış ve Hakan hakkındaki karar yukarıda açıklandığı biçimde Özel Dairece onanmıştır.
 
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki görüş farkı yaralanan Yıldırım'ın yanında yer alan Hakan'ın TCY.nın 464. maddesinde düzenlenen kavgaya katılmak suçundan sorumlu tutulup tutulamayacağı hususundadır.
 
Bu uyuşmazlığın çözümü için, öncelikle TCY.nın 464. maddesindeki düzenlemeye bakmak gerekir. Bu maddede; "yukarı ki maddede yazılı ahval müstesna olmak ve ferden irtikap edilmiş cürümler münasebetiyle hükmedilecek daha ağır cezalara halel gelmemek şartıyla, bir kavgada bir şahıs ölmüş olur yahut yaralanmış bulunursa, O ŞAHSA KARŞI kavga esnasında el uzatmış olanlardan her biri aşağıdaki tertip dairesinde cezalandırılır.
 
1- Adam ölmüş veya ölümü intaç eden bir yara ika edilmiş ise iki seneden beş seneye kadar hapis,
 
2- Ahvali sairede ceza üç aydan iki seneye kadar hapistir. Şu kadar ki, bu ceza fail hakkında münferiden cürüm işlemiş olması halinde verilecek cezanın yarısını tecavüz edemez.
 
3- Maktul ve mecruhe karşı el dokundurmuş olmayıp da yalnız kavgaya dahil olanlar altı aya kadar hapsolunur.
 
4- Kavganın hudusuna sebebi asli olanlar hakkında yukarda beyan olunan cezalar üçte bir miktar arttırılır" hükmü yer almaktadır.
 
Kavga suçu, Ceza Yasasının dokuzuncu babındaki "Adam öldürmek ve yaralamak" suçlarına ilişkin ortak hükümler arasında bulunan TCY.nın 464. maddesinde yer almaktadır.
 
Bu madde 1889 İtalyan Ceza Yasasının 379. maddesinden aynen alınmıştır. 6123 sayılı Yasayla maddedeki suçun yapısında ve unsurlarında bir değişiklik yapılmamış sadece cezası artırılmıştır.
 
Napoleon Ceza Yasasında ve 1819 Sicilya Ceza Yasasında adam öldürme ve etkili eylem suçlarının hafifletici sebebi olarak düzenlenen kavga suçu, 1853 Toscana Ceza Yasasında adam öldürme ve etkili eylem suçlarının bir türü olarak kabul edilmiş ve ayrı suç olarak benimsenmemiştir.
 
Yeni İtalyan Ceza Yasası ise, fiili tamamen bağımsız bir suç olarak düzenlemiş ve cezalandırılmasını ölüm veya etkili eylem sonucunun doğması koşuluna bağlamamıştır.
 
Kavga suçu ile korunmak istenen hukuki yarar nedir? Suç kişilere karşı cürümler arasında düzenlenmiş ve oluşumu için "ölüm" veya "etkili eylem" sonucunun gerçekleşmesi koşul olarak aranmakta olduğundan, öğretide de benimsenen, Yargıtay'ın duraksamasız uygulamalarına göre, kavga suçu ile, "kişilerin fizik varlık ve bütünlüğü" korunmaktadır.
 
Ceza Yasasında kavganın tanımı yapılmamıştır. Kavga suçunun oluşumu için birbirine karşıt iki grubun karşılıklı çatışması gerekir. O halde, iki ayrı ve karşıt grubun hukuka aykırı bir şekilde karşılıklı zarar vermek amacıyla giriştikleri fiiller kavgayı oluşturur. Bir başka anlatımla, birbirine karşıt iki grubun karşılıklı düşünce iradelerini fiili cebir ve şiddetle göstermeleri kavga suçunun oluşumu için gereklidir.
 
Kavga suçunun bağımsız bir suç türü olup olmadığı da tartışılmış, Yargıtay'ın da benimsediği görüşe göre, kavga suçunun bağımsız bir suç olduğu kabul edilmiştir (CGK.nun, 26.12.1983 gün, 162/404; CGK., 10.12.1984 gün, 159/428 sayılı kararları). Ancak, kavga suçunun bağımsız bir suç olması demek, adam öldürmek, yaralamak gibi suçların oluşması halinde, onlardan da ceza verileceğinin kabul edilmesi demektir. Bu yönüyle kavga suçu diğer suçlardan ayırdedildiği için bağımsız bir suçtur.
 
Ancak, kavga suçundan faillere ceza verilebilmesi için, kavgada ölüm veya yaralama sonucunun doğması gerekir. Buna "cezalandırılabilme koşulu" denilmektedir. Doğal olarak kavgaya katılanın adam öldürme veya yaralama suçuna asli veya fer'i fail ya da taili bilinmeyen biçimde katılmamış olması gerekir.
 
Maddenin lafzına bakıldığında, "... bir kavgada bir şahıs ölmüş olur yahut yaralanmış bulunursa, O ŞAHSA KARŞI kavga esnasında el uzatmış olanlardan her biri aşağıdaki tertip dairesinde cezalandırılır..." hükmünün yer aldığı görülmektedir.
 
Bu düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı gibi, kavga suçundan cezalandırılabilmek için, failin kavga sırasında ÖLEN veya YARALANAN KİŞİYE KARŞI kavgaya katılmış olması gerekir. Bu husus Toscana Ceza Yasasında, "mütecaviz, aleyhe el uzatmak..." biçiminde açıklanmak suretiyle vurgulanmaktadır. TCY.nın 49. maddesinde yer alan yasal savunma fikrinin benimsenme nedeni de TCY.nın 464. maddesindeki düzenlemeye paraleldir. Zira, bu halde, ölen veya yaralanan kimsenin yanında bulunan kimseler savunma amacıyla cebir ve şiddet kullanmaktadırlar. Bu durumda bulunan
kimsenin kavga suçundan sorumlu tutulması hak ve adalet kurallarına ve TCY.nın 49. maddesindeki düzenlemeye aykırı düşer. O halde kavgaya katılmak suçundan sorumlu tutulabilmek için, ölen veya yaralanan kimsenin, karşısında bulunmak gereklidir. Ölen veya yaralanan yanında kavgaya katlan bu suçtan sorumlu tutulamaz. Zira kavgaya katılma, saldırma halinin bulunmasıyla oluşur. Kavga içensinde bulunmakla beraber savunma durumunda bulunana bu madde uygulanamaz.
 
Nitekim bu anlayışın doğal sonucu olarak, kavgaya katılanlardan birisi konumunda bulunan yaralanan kimse (mağdur) kavga suçunun faili olarak sorumlu tutulmamakta ve cezalandırılmamaktadır. Ancak, yaralanan kimsenin davranışları TCY.nın 51. maddesinde öngörülen tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirebilir.
 
Bu hale göre, kavga suçunun oluşabilmesi için;
 
a- İkiden fazla kişilerden oluşan karşıt iki grubun fiziki çatışmada bulunmaları, (Maddi Unsur),
 
b- Bu kavga sırasında bir kişinin ölmüş veya yaralanmış bulunması, (Cezalandırılabilme koşulu),
 
c- Failin, kavgada ölen veya yaralanan kişinin karşısındaki gruba dahil olarak kavgaya katılmış bulunması,
 
d- Karşı tarafla mücadeleye girişme, cebir-şiddet kullanma kastının olması (Manevi Unsur),
 
Koşullarının gerçekleşmesi gereklidir.
 
Yukarda açıklanan koşulların gerçekleşmesi halinde, kavganın ani veya önceden tasarlanmış olması arasında bir fark yoktur. Kavgaya başından itibaren veya kavganın başlamasından sonraki bir aşamada katılma arasında da ayrım yapılamaz. Tabi ki kavgaya katılma, ölüm veya yaralanmadan önce vuku bulmalıdır.
 
Bu genel açıklamadan sonra uyuşmazlık konusu olaya dönüldüğünde, olaydan bir gün önce sanık Hakan arkadaşı Yıldırım ile birlikte, yolda ıslık çalan Cengiz'i dövmüşler, bu olayda ölüm veya yaralama olayı vuku bulmamıştır. Ayrı bir olay olarak kalmış olup uyuşmazlık konusu olayla ilgisi yoktur. Bu olaydan bir gün sonra oluşan uyuşmazlık konusu olayda; sanık Hakan yanında Yıldırım olduğu halde, giderlerken, karşıt grubu oluşturan Cengiz ve Metin'in saldırısına maruz kalınca çıkan kavgada Metin, sanık Hakan'ın arkadaşı Yıldırım'ı bıçakla 25 gün iş ve güçten kalacak şekilde yarala-
mıştır. 
 
Sanık Hakan, yaralanan Yıldırım'ın yanında saldırgan gruba karşı savunma pozisyonunda eylemde bulunduğundan kavga suçundan sorumlu tutulamaz.
Bu itibarla itirazın kabulüne karar verilmelidir.
 
  Kurul Üyesi Sadık Mollamahmutoğlu; Kavga suçu çok failli - kollektif ve bağımsız bir suçtur. Karşılıklı grubu gerektirir. Suçun faili ; karşılıklı cebir-şiddet kullanma iradesiyle hareket etmelidir. Failde karşı tarafla mücadeleye girişme ve cebir-şiddet kullanma kastının bulunması gerekir. Fail karşı tarafa mücadele şuuru ile hareket ederken bir tarafıyla savunma diğer tarafıyla saldırı iradesi içinde bulunmalıdır. Bir diğer ifade ile her iki tarafta karşı taraf saldırı ve karşı tarafın saldırısına karşı da savunma iradesi içinde olmalıdır. Sırf savunma iradesi suçun oluşmasını engeller. Taraflardan biri saldırıya karşı savunma iradesiyle hareket ettiğinde "KARŞILIK" durumu bulunmayacağı için o tarafta bulunan için kavga suçu oluşamaz. Tarafların karşılıklı savunma ve saldırı iradesiyle hareket etmeleri zorunluluğu karşısında bir tarafın savunmada bulunması veya bir hakkın icrası durumunda cebir-şiddet kullanması halinde kavga suçu yoktur. Çünkü o tarafta saldırı iradesi bulunmamaktadır. Bunun gibi; taraflardan biri tipe uygun hareketi hukuka aykırı olarak yapmamışsa esasen ortada kavga suçu da yoktur. Kavga esas itibariyle cebir-şiddet takasını ifade eder. Bu cebir-şiddetin kavga kavramını benimsetebilecek nitelikte bulunması gerekir. Bunu aşan nitelikteki cebir-şiddet, kavga fiili
dışında "ferden irtikap edilmiş" suça girer.
 
TCK.nun açısından fiil; cezalandırılabilme şartına bağlı bir tehlike suçudur. Cezalandırılabilme şartını ise; kavgada bir kimsenin bu kimse kavga içinde yer alan ve taraf olan kimse olması gerekmez. Ölüm veya yaralanması oluşturur. Fiilin cezalandırılabilmesi için bunun şarta bağlanması bağımsız suç olmasını engellemez. Suçun maddi unsuru kavgaya katılma hareketidir. Kavgaya katılmak; öldürme veya müessir fiillerin icra hareketlerine katılmak demek değildir. Ölüm veya müessir fiil neticesi; failin iradesi dışındadır. Daha doğrusu iradesi aranmaksızın kavga suçuna katılmak sorumluluk için yeterlidir. Suçun icra hareketi çatışmaya katılmaktır. Ölüm veya müessir fiil neticesinden, sadece bunu gerçekleştiren sorumlu olur. Bu neticeyi gerçekleştiren bilinsin veya bilinmesin kavgaya katılanların hepsi, kavga fiilinden sorumlu olurlar. Ölüm veya müessir fiil neticesi ile kavga fiili arasındaki nedensellik bağı; suçun oluşması bakımından değil cezalandırılabilme açısından sadece, önem taşır. Ölüm veya yaralama şeklindeki "zarar tehlikesi" kavganın cezalandırılmasının yegane nedenidir. Ölüm veya yaralama şeklindeki zarar neticesi, fiilin neticesi olmayıp cezalandırılması şartıdır. Zarar neticesi ile zarar tehlikesi birbirinden farklı olduğundan kavga suçu; ölüm veya yaralama neticesinden bağımsızdır. Bu nedenle kavgaya katılıp ta ölüm veya yaralama fiil neticesinin doğmasında nedensellik değeri taşımayan kimse salt kavga fiiline katıldığı için bu fiilinden cezalandırılmaktadır.
 
Suçun mağduru; somut bir kişi değildir. Kavga fiili sırasında çatışan gruplardan hiçbiri mağdur durumunda değildir. Fiil karşılıklı çatışma olduğundan mağdur-pasif süje yoktur. Ölüm veya yaralama; cezalandırılabilme şartı olup bağımsız bir suç olduğundan ölen veya yaralanan kimse kavga suçunun da mağduru olmaz. O kimse; ölüm veya yaralamanın mağdurudur.
 
Kanunumuz; kavga fiilinin cezalandırılabilmesini; ölüm veya müessir fiil neticesinin gerçekleşmesine bağlamıştır. Bu neticeler; kavga fiilinin icrası sırasında oluşmalıdır ve arada nedensellik bağının bulunması gerekir. Bu açıdan kavgaya katılmayan bir kişi tarafından ölüm veya yaralama fiilinin işlenmesi halinde bu bağ bulunmaz. Buna karşılık kavga içinde olmayan birinin ölüm veya yaralanması halinde kavga suçu cezalandırma şartı oluşur.
 
Türk Ceza Kanununa göre kavga suçunun basit şekli kavgaya katılmaktır. Ölene veya yaralanana kavgada el uzatmamış olup sadece kavga ya katılana suçun basit-cezası verilecektir.
 
Mağdur veya maktule el uzatmak yada kavganın asli-sebebi olmak cezayı artırıcı birer nedendir.
 
El uzatmaktan maksat; ölüm veya yaralama fiilinin icrasına katılmamaktadır. Örneğin: Taş atmak, sopa vurmak
 
Kavga suçunun bu şekilde açıklanan hukuki niteliği Yüce Genel Kurulun bir çok kararında (Örn.: 26.12.1983, 1-162/404, 13.4.1987, 4-588/200, 5:12.1988, 1-470/514, 18.6.1990, 1 -1 62/181) açıklandığı gibi; özellikle failinin kimin safında yer alırsa alsın neticenin değişmeyeceğine dair 10.12.1984 gün 1 -159/428, kararları ve tüm bilimsel açıklamalar da bu doğrultudadır.
 
İncelenen olayda ise; sanık Hakan olaydan bir gün önce yani 14.6.1989 günü saat 18.00 sıralarında yanında olayda yaralanan Yıldırım olduğu halde mahalle arasında gezerken arkasından aslında kendisine ıslık çalmayan Cengiz'le ıslık çalmadan tartışmış ama kafa atmış bir dişini kırmış, Cengiz de bunu mahallede kendisinden yaşça büyük sanık Metin'e anlatmıştır. Olay günü sanık Cengiz-Metin'le evlerinin önünde otururken sanık Hakan ve yanında Yıldırım tekrar onların bulunduğu yere gelmişler; sanık Metin, Hakan'a "neden Cengiz'i dövdüğünü" sormuş Hakan'da "dövmüşsen ne olur" demesiyle taraflar kavga için ceketlerini çıkartmışlar, ancak orada bulunan tanıklarca ayırt edilmişlerdir. Sanık Hakan ve yanında mağdur Yıldırım oradan ceketlerini almadan uzaklaşmış; bilahare her ikisi ceketlerini almak ve bu arada karşı grup sanıklarla" kavga yapmak için ellerine sopalarını alarak tekrar aynı yere gelmişlerdir. Taraflar bu aşamada karşılıklı olarak sopalarla birbirlerini adiyen darp etmişler, bu kavga sırasında sanık Metin bıçakla Mehmet'i yaralamış bundan sonra ayrılmışlardır.
 
Olaya karışan isimleri geçen bu kişilerin raporlarında; sanık Hakan'da darp izine rastlanmadığı, Metin'in üst dudak, burun nahiyelerinden 1 gün işten kalır, 7 günde iyileşir derecede, Cengiz'in üst ön dişinin kırık, mağdur Yıldırım'ın da hayati tehlike geçirir 25 gün mutad iştigalinden kalır derecede yaralandıkları görülmüştür.
 
İtiraz yazısında; Hakan'ın kavgaya karışmadığı, mağdurun yanında ayırıcı durumda olduğu ifade edilmekteyse de bu husus dosya içeriğine uygun yukarıdaki açıklamayla çelişmektedir. Sanık Hakan; bir gün önceki olayda Cengiz'in dişini kırmakla ikinci olayda sebebi asli durumundadır. 2. olayda aracı olmayıp kavganın tarafıdır; kavga suçunun failidir. 2. olaya sopa alarak gelip girmesi bununla karşı tarafta bulunan Metin ve Cengiz'e vurması suçunun kanıtıdır. Sanık Hakan'ın, olayda müessir fiile maruz kalan Metin yanında kavgaya katılması kendisi yönünden eyleminin hukuki niteliğini değiştirmez. Kendisi, sebebi asli olarak basit kavga suçundan sorumlu tutulmalıdır.
 
Yerel mahkemece fiil bu şekilde değerlendirildiği ve daire kararı da yukarda açıklanan nedenlere dayandığı için itirazın reddi görüşündeyim) demek suretiyle, bir kısım Kurul Üyeleri de;
 
Kavga suçunun bağımsız bir suç olması nedeniyle, bir kişinin ölmesi veya yaralanması ile sonuçlanan kavgada ölen veya yaralanan kimsenin yanında veya karşısında yer almak suretiyle katılmanın sonucu değiştirmeyeceğini, bu nedenle mağdur Yıldırım'ın yanında yer almak suretiyle kavgaya katılan sanık Hakan'ın TCY.nın 464. maddesinde yazılı suçu işlediği görüşünü ileri sürerek, karşı oy kullanmışlardır.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, sanık Hakan hakkında 1. Ceza Dairesi'nce verilmiş bulunan onama kararı kaldırılarak, sanık Hakan'a yüklenen kavga suçunun oluşmaması nedeniyle Yerel Mahkeme hükmünün bu sanık yönünden (BOZULMASINA), 13.5.1991 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini