 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1991/182
K: 1991/252
T: 07.10.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak ve yağma suçlarından sanık Y.Ö.'nün TCY.nın 497/2, 59 ve 6136 sayılı yasanın 13. TCY.nın 59. maddeleri gereğince 16 yıl 8 ay ağır hapis, 10 ay hapis ve 33.333 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.7.1990 gün 39/92 sayılı hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 19.12.1990 gün 6833/10119 sayı ile;
"Olay sırasında arabada bulunan sanık Y.Ö. hakkında TCK.nun 65/3. maddesinin uygulanmaması"
isabetsizliğinden "suçun icrasını diğer sanıklarla birlikte kararlaştıran, suçta kullanılan tabancayı sanık O.'ya veren ve oto içinde hemen yakında diğer sanıkları bekleyen, bu itibarla asli iştirak halinde bulunduğu anlaşılan sanık hakkındaki hükmün onanması gerekir" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla bozmuş,
Yerel Mahkeme 18.2.1991 gün 31/22 sayı ile;
"Sanıklar önceden karar vererek olay yerine gelmişlerdir. Yapılan görev bölüşümü nedeniyle tabancasını diğer sanığa vermiş ve arabada beklemiştir. Karşı konulmaması nedeniyle gasbin yapıldığı büroya girmemiştir. Suça katılması asli iştirak mahiyetindedir" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının onama istemli 10.5.1991 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, Ceza Genel Kurulunda duruşma yapılacağına ilişkin yasal hüküm bulunmadığından sanık vekilinin duruşma isteğinin reddi ile incelenmenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yerel Mahkemenin 16.7.1990 gün 39/92 sayılı ilk kararı ile 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmü, temyiz edilmeyerek kesinleşmiş bulunduğundan incelemenin yağma suçuyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Dosya içeriğine göre;
Sanık Y.Ö. haklarındaki mahkumiyet hükmü kesinleşen O.Ü. ve M.D. ile birlikte benzinlik soymaya karar vermişlerdir. Sanığın kullandığı otomobil ile benzinliğe gelen sanıklar, benzin almışlar, otonun torpido gözünde bulunan sanığa ait tabancayı olan O.Ü. fatura almak bahanesiyle şikayetçi ile birlikte benzinliğin büro bölümüne gitmiş, tehditle kasadaki paraları istemiştir. Yanına gelen M. ile birlikte şikayetçiyi döverek, çekmecedeki paraları almışlar, sanığın kullandığı otomobille olay yerinden uzaklaşmışlar, bilahare yakalanmışlardır.
Açıklanan olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında sübuta ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın konusunu "sanık Y.O. hakkında TCY.nın 64. maddesinin mi yoksa 65/3. maddesinin mi uygulanması" gerektiği hususu oluşturmaktadır.
Bir tek kişi tarafından işlenebilen bir suçun, önceden yapılan işbirliği sonucu birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilmesi halinde, failler arasında iştirakin varlığından sözedilir.
Türk Ceza Yasasında nisbi suçluluk sistemi Klasik sistem kabul edilmiştir. Faillerin sorumluluğu suça katılmalarındaki oran ve derece ile belirlenmelidir. Bu sisteme göre failleri suça iştirakdeki derecelerine göre asli veya ferii olarak ikiye ayrılırlar.
Faillerin bir suçu işleme hususunda, suçun işlenmesinden önce veya işlendiği sırada ortak bir irade ile hareket etmeleri ve suçun icrasında doğrudan doğruya müessir olan hareketleri ifa etmeleri halinde asli iştirak söz konusudur.
Fer'i iştirek ise, suç işleme kararını teşvik etmek, kuvvetlendirmek veya suç işlendikten sonra yardım için söz vermek, suçun işlendiği sırada olay yerinde bulunup asli faile manevi destek sağlamak, gözcülük etmek suretiyle, suçun oluşması için zorunlu olmayan ve sadece suçun işlenmesini kolaylaştıran hareketleri yaparak faile ikinci derecede katılmaktır.
İki veya daha fazla kişinin birlikte suç işlemeleri halinde, bunların suça katılma oranlarının saptanmasında; bu kişilerin eylemin bir safhasındaki durumlarını nazara almak gerçeği yansıtmayacağı için, verdikleri karar, kararın icrası sırasında yapılan ve sonuca varmaya yarayan düşünce ve eylemlerine topluca bakılmalıdır.
Maddi olayda, sanıklar soygun yapmaya önceden karar vererek birlikte olay mahalline gelmişlerdir. Kararda birlik mevcuttur. Bu anlaşma hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde iştirak iradesinin varlığını göstermektedir. Sanık, yapılan görev taksimi sonucu tabancasını diğer sanığa vermiş ve kullandığı otomobile benzin alma bahanesiyle benzinliğe girmiştir. Böylece diğerk sanıkları olay yerine getirmiş soygunda kullanılan tabancayı temin etmiş 8 m. gibi yakın bir mesafede beklemiş, parayı alan sanıkları kullandığı otomobille hadise mahallinden uzaklaştırmıştır. Bu suretle fiile iştirak eden sanık Yalçın'ı, suçun asli faili olarak kabul eden yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve üyeler, "Eylemin önceden kararlaştırılması, sanığın asli fail sayılmasını gerektirmez. İştiraki tayin bakımından onun, diğer hareketlerine de bakılmalıdır. Öte yandan silah temini TCY.nın 65. maddesine uygun vasıta tedarikidir. Tabanca temini ile suçun işlenmesi kolaylaştırılmıştır. Silah olmadan da suçun işlenmesi mümkündür. Tabancanın verilmesi, asli fail olarak kabule yeterli değildir. Sanığın dışarda araba içinde gözcü olarak beklemesi, faillerin kaçmasını sağlaması da, doğrudan ve eylemsel icra hareketleri olmayıp feri faillik için öngörülen yardım ve müzaherettir. Bu itibarla, direnme hükmü bozulmalıdır" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi ONANMASINA, 17.6.1991 günlük birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 7.10.1991 günlü ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.