Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1991/169
K: 1991/199
T: 10.06.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : PKK Örgütünün mensupları olan sanıkların olay günü diğer örgüt mensuplarıyla Yuvalı Köyünde konuşlandırılan jandarma karakolunu basıp er Tuncer Tunceli'yi yaraladıkları hususunda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık suçun niteliğine ilişkindir.
TCK.nun 125. maddesinde "Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin hakimiyeti altına koymaya veya Devletin istiklalini tenkise veya Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını Devletin idaresinden ayırmaya matuf bir fiil işleyen kimse .. cezalandırılır.
168. maddesinde "Her kim 125, 131, 146, 147, 149 ve 156. maddelere yazılı cürümleri işlemek için silahlı cemiyet ve çete teşkil eder yahut böylebir cemiyet ve çetede amirliği ve kumandayı ve hususi bir vazifeyi haiz olursa.. mahkum olur.
.. Cemiyet ve çetenin sair efradı cezalandırılır" hükümleri yer almaktadır.
Sanıkların eyleminin bu maddelerde öngörülen suçlardan hangisini oluşturacağı hususuna gelince;
TCK.nun 125. maddesi Ceza Kanununa ikinci kitabının birinci babında "Devletin şahsiyetine karşı cürümler" başlığını taşıyan birinci faslından düzenlenmiştir.
Maddede öngörülen "matuf fiil"
b - Devletin istiklalini tenkise,
c - Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir ısmı Devlet idaresinden ayırmaya" biçiminde tadadi ve tahdidi olarak sayılmış belli amaca yönelik ve sonucu oluşturmaya elverişli icra hareketeridir.
Bu suç bir tehlike suçu olup yukarıda açıklanan belli amaca yönelik ve sonucu oluşturmaya elverişil fiilin işlenmiş olması halinde suç oluşur. Suçun tamamlanması için neticenin gerçekleşmesi aranmaz. Esasen netice gerçekleşmişse artık o fiili cezalandırma olanağı ortadan kalkar. Bu nedenledir ki yasada belirtilen "ağır zarar sonucunu yaratabilecek nitelik ve neticelikteki icra fiillerine başlandığında fiilin tamamlanmış hali için öngörülen ceza icra hareketlerinde de uygulanır. (Manzini, Tratato di Diritto, Panale, Torino 126 IV sh. 1 aktaran Çetin Özek Anayasa ihlali suçunda "hazırlık hareketleri icra hareketi" Yargıtay Dergisi C. 16 Sayı 1990/1-2 Sh. 103). Ancak eylemin amaca yönelik sonucu elde etmeye uygun elverişli olması ve elverişli araçlarla icra hareketlerine başlanmış bulunması başka bir deyimle amaçlanan sonucu doğurabilecek icra hareketleri olarak belirgenleşmesi gerekir.
Eylemin sonucu elde etmeye elverişli olup olmadığının soyut ve genel belirleme dışında eylemin işlenme şekli, zamanı ve diğer somut özellikleriyle birlikte değerlendirilmek suretiyle saptanması gerekir. Eylemin elverişli araçlarla icra hareketi niteliğinde bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde; sanığın örgütsel bağlılığı, örgütün ülke genelindeki oraganik bütünlüğü toplumdaki etkinliği gözönüne alınmalı ve suç niteliğinin belirlenmesinde değerlendirilmelidir.
Bu itibarla "amaç suç" niteliğinde bulunan T.C.k.'nun 125. maddesindeki suçu işlemek amacı doğrultusunda olmakla beraber bu sonuca ulaşma tehlikesi doğurmayan yetersiz ve önemsiz eylemler maddedeki suçu oluşturmazlar. Hazırlık hareketi niteliğindeki bu eylemler aşağıda açıklanacağı üzere istisnai suç tipi TCK.'nun 168. maddesindeki silahlı çete suçunu oluşturabilirler.
Bu haliyle TCK.'nun 125. maddesi "amaç suça" yönelik "matuf fiil" işlenmesi halinde suçun tamamlanmış cezası ile cezalandırılacağı anlaşılmakla suçu belirleyen ceza normu genel kuruldan ayrılmakta ve bu suça kalkışma olanaklı bulunmamaktadır. Elverişli araçlarla başlanmış uygun ve elverişli icra hareketlerinin maddedeki sonucu amaçlanması gerekmekle beraber cezalandırma bakımından sonucun gerçekleşmesi önem taşımaktadır.
TCK.'nun 168. maddesindeki suça gelince:
Kural olarak Ceza Yasası hazırlık hareketlerini cezalandırmaktadır. Ancak belirli amaçlara yönelik hazırlık hareketlerinin özel suçu tipi olarak düzenlendiği hallerde vardır. Bunlardan birisi de TCK.'nun 168. maddesindeki suç tipidir.
Bu maddede hazırlık hareketlerinin Özel Suç tipi olarak düzenlenmesinin amacı Devlete karşı "ağır zarar tehlikesi" yaratacak nitelikteki bu hareketlerin cezalandırılmasını sağlamaktır. İstisnai suç tipi olarak belirlenmiştir. Bu itibarla silahlı çete suçu belirtilen amaç çerçevesinde kabul edilmiş bir "zarar tehlikesi" suçudur.
TCK.'nun 168. maddesinde tek tek sayılan yasa maddelerindeki suç tipleri "amaç suçu" oluşturmakla "silahlı çete" oluşturulmasının "araç suç" olarak kabul edilmesinin nedeni de "amaç suç tipi" ile korunmak istenen hukuki değer açısından "Ağır ve yakın zarar tehlikesi" yaratıldığının varsayılması olmaktadır.
TCK.'nun 125 ve 168. maddelerindeki suç tiplerini böylece açıldıktan sonra incelenen olaya bakıldığında Türkiye topraklarının bir kısmı üzerinde marksist-leninist ideolojiye dayalı bağımsız bir kürt devleti kurmak ve bu amaca ulaşmak için öncelikle ülke topraklarının bir kısmında yoğun bir şekilde aylrı bir kürt ırkı bulunduğu ve bunların egemen Türk Devleti tarafından sömürüldüğü hususunda inandırdıkları kişileri örgütleyerek, bu amaca yönelik eylemlere itmek suretiyle ayaklanma hareketi başlatan illegal PKK örgütünün silahlı militanları olduğu saptanan sanıkların olay günü örgütün açıklanan bu amaça ve aldığı karar doğrultusunda 10 örgüt mensubunu nehirden lastik botla geçirip Yuvalı köyüne geldikleri, burada önceden yapılan plan gereğince gruplara ayrılıp yörenin asayişini sağlamakla görevli jandarma karakolunun etrafında mevzilendikleri, içlerinden bir grupun diğerlerinin silahlı koruması altında karakola yanaştığı, bu sırada jandarma eri Tuncer Tunceli'nin bu militanları görüp müdahale etmesi üzerine onu silahla yaralayıp kaçtıkları, jandarma eri Tuncer'in birinin elinden silahını almasına rağmen kendisini yakalayamadığı, bu arada diğer örgüt militanlarının ellerindeki uzun namlulu silahla yoğun bir şekilde karakola ateş etmeye başladıkları görevli jandarmaların karşılık vermesi üzerine olay yerinden kaçarak aynı şekilde nehirden geçip uzaklaştıkları anlaşıldığına göre, sanıkların örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlük içerisinde gerçekleştirdikleri bu eylem jandarma eri Tuncer'in kendilerini görüp müdahale etmesi üzerine istedikleri sonucuna ulaşmasına da toplumda çökertici ve etkin yanıklar doğuracak biçimde Devletin topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına matuf fiil niteliğindedir. Bu oluşa göre sanıkların eylemi asli fail olarak TCK.'nun 125. maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekir Yerel Mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu sebeple bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Üye M.Kaban; Olayda çözümlenmesi gereken sorun, sanıkların eylemlerinin hangi suç tipine uygun bulunduğu noktasında toplanmaktadır. Burada, hukuki tavsife etkili olduğu için sanıkların sübut bulan eylemleri ve örgüt içindeki konumları üzerinde durmak gerekir.
Yuvalı köyünde oturan sanıkların mahkemecede kabul edildiği gibi, silahlı çetenin milisleri olduğu, olaydan kısa süre önce köyde bir jandarma karakolu oluşturulması nedeniyle bölgedeki faaliyetlerinin önemli ölçüde engelleneceği kaygısına kapılan örgüt militanlarının, kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu karakola silahlı saldırıda bulunmayı kararlaştırıp, sanıklarında yardımıyla planladıkları, bu maksatla olay günü 7-8 kişilik bir grup halinde Yuvalı köyüne geldikten sonra ikiye ayrılarak karakolun etrafında mevzilendikleri, o anda dışa çıkan jandarma erinin iki örgüt militanıyla karşılaşması üzerine bunlardan birisiyle mücadeleye giriştiği, mücadele sırasında silahın patlamasıyla rapor alınmasını gerektirmeyecek şekilde hafifçe ayağından yaralandığı, örgüt militanının elinden silahını aldığı, diğerinin de silahını bırakarak kaçmaları karşısında arkalarından ateş ettiği, silah sesinin duyurulması üzerine de sanıklar İsmail ve Ramazan ile diğer örgüt elemanlarının karakola ateş ederek kaçmaya başladıkları toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Görüldüğü ve mahkemece de kabul edildiği gibi sanıkların olaydaki somut ve tek eylemi jandarma karakoluna, yıldırma amacıyla düzenlenen silahlı taciz ateşine diğer örgüt elemanlarıyla birlikte katılmalarından ibarettir.
Sanıkların bundan başkaca belirlenen bir eylemleri bulunmamaktadır.
TCK.'nun 125. maddesine göre Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin hakimiyeti altına koymaya veya devletin istiklalini tenkise veya birliğini bozmaya veya ddevletin hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya "matuf bir fiil" işleyen kimse cezalandırılır.
Burada özellikle "matuf fiil" kavramı üzerinde durmak gerekir. Maddede bu kavrama yer verilmiş olması gerek doktrin, gerekse yargısal kararlarda da kabul edildiği gibi devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını devletin idaresinden ayırma gibi belli bir amaca yönelik ve belli sonuçları doğrumaya elverişli fiillerin işlenmesini zorunlu kılmaktadır. Diğer bir deyişle eylemlerin amaçlanan sonucu doğurabilecek icra hareketleri olarak belirginleşmesi gerekir. Eylemlerin sonuca ulaşmadaki elverişlilik ve yeterlik derecesi ile soyut ve genel bir belirleme dışında eylemin işlenme şekli, zamanı ve diğer bütün özellikleriyle birlikte değerlendirilerek saptanmalıdır.
Bu itibarla TCK.'nun 125. maddesindeki suça işlemek amacı doğrultusunda olmakla beraber bu amaca ulaşma tehlikesi doğrumayan yetersiz ve önemsiz eylemler TCK.'nun 125. maddesi kapsamında değerlendirilemez.
Yine TCK.'nun 125. maddesindeki suç ağır zarar neticesi tehlikesini gerektiren bir amaç suçtur. Somut ağır zarar tehlikesi yaratmayan fiilleri bu madde kapsamında görmek, bu maddedeki suç tipinin özelliklerinin mantığı ve amacıyla bağdaşmaz. Bu açıdan da ağır zarar neticesi tehlikesini yaratabilecek eylemlerin elverişli vasıtalarla icrasına başlanması gerekir. Eylemin icrasına başlanması, o ana kadar gerçekleştirilen hareketlerin zarar neticesini yaratmaya uygunluğu demektir. Zarar neticesini yaratmaya uygun olmayan eylemler ise bu suç kapsamında değerlendirilemez. Bu türden suçların işlenmesi aynı amaçla gerçekleştirilen, birbirini izleyen, yekdiğeri ile nedensellik bağı içinde bulunan ve gittikçe ağırlaşan bir çok eylemin icrasını zorunlu kılar. Diğer bir deyişle "amaç suç" belirli suç basamaklarından çıkarılarak işlenir. Amaç suça erişene kadar failin işlediği hukuka aykırı tipik fiiller yasanın 168. maddesindeki suç ile özel suç tiplerine uygun olur.
Hal böyle olunca burada TCK.'nun 168. maddesindeki suçun unsurlarının da değerlendirilmesini yapmak gerekir. Kural olarak ceza yasamız hazırlık hareketlerini cezalandırmamaktadır. Ancak belirli amaçlara yönelik hazırlık hareketlerinin özel suç tipi olarak cezalandırıldığı haller vardır ki bunlardan birisi de TCK.'nun 168. maddesindeki suç tipidir. Bu maddede, hazırlık hareketlerinin suç tipi olarak cezalandırılmasının amacı, devlete karşı "ağır zarar tehlikesi" yaratacak nitelikteki eylemlerin cezalandırılmasını sağlamaktır. Bir fiilin 168. maddenin kapsamı dışında kalması veya kapsamını aşması buna rağmen fiilin yarattığı tehlike ve neticeye uygunluk açısından 125. maddedeki suçun icra hareketi niteliğinde olmaması mümkündür. Bu halde işlenen fiil, yasada mevcut hangi suç tipine uygunsa o suçun öngördüğü ceza ile cezalandırılabilir.
TCK.'nun 125. ve 168. maddelerindeki suç tiplerini böylece açıkladıktan sonra şunu belirtmek gerekir ki, bir fiilin icra hareketi niteliğinde bulunup bulunmadığı TCK.'nun 168. maddesi kapsamını aşıp aşmadığına göre değil, o fiilin 125. maddede öngörülen "amaç suça" yönelik ve elverişli olması ve elverişli araçlarla zorlayıcı eylemler niteliğinde bulunup bulunmadığı ölçüsüne göre saptanmak gerekir.
Yine sanıkların hukuki durumlarının yalnızca, efradı bulundukları örgütün amacı bakımından değerlendirilmesine de olanak bulunmamaktadır. Aksi halde ceza hukukunun en önemli ilkelerinden birisi olan cezaların şahsiliği ilkesi ihlal edilmiş, varsayıma dayandırılamaz. Bu açıdan da TCK.'nun 125. maddesinin uygulanabilmesi somut, belirgin ve muhakkak zarar neticesi tehlikesini yaratacak eylemler yönünden söz konusu olabilir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında sanıkların bir karakol binasına taciz amacıyla ateş etmekten ibaret kalan eylemlerinin TCK.nun 125. maddesinde öngörülen "amaç suçu" sağlamaya yönelik, uygun ve elverişli eylemler niteliğinde bulunduğunun kabulü mümkün değildir.
Kaldı ki yerel mahkeme bir yandan sanıkların konumları ile eylemlerinin tali derecede kaldığını kabul ederek haklarında TCK.'nun 65/3. maddesini uygularken diğer yandan eylemlerin somut ve muhakkak zarar netice tehlikesi yaratmadığını bu kez göz ardı ederek 125. madde uyarınca cezalandırılmaları yoluna gitmek suretiyle kararında çelişkiye düşmektedir. Bu nedenlerden dolayı sanıkların hukuki durumlarının TCK.'nun 168 ve 254. maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Dairemizin bu görüşü Yüksek Ceza Genel Kurulunun 22.10.1990 gün ve 193-251 sayılı, 10.12.1990 gün ve 301-329 sayılı kararlarına da uygun bulunmaktadır.
Nitekim yüksek Ceza Genel Kurulumuz 22.10.1990 gün ve 193-251 sayılı kararında bina duvarlarına aynı bölücü örgütü övücü nitelikte yazılar yazan, örgüt amacı doğrultusunda kamuya ait iki binayı yakan, birisini de yakmağa kalkışan ve örgütün sair efradından bulunan kişinin TCK.'nun 168/2, 369. maddeleriyle cezalandırılması gerektiğini kararlaştırmıştır.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini