 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1990/8-93
K:1990/117
T:16.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET: TCK.nun 516. maddesinde 7 bent halinde sayılan hallerde hakim; 1 ila 7 yıl arasında uygun bir ceza tayin etmelidir. Yoksa değerin fazlalığını, zararın ağırlığını gözetmeden ceza tayin edip sonra 522 ile artırmaya gidemez. Çünkü 516. madde bu hususu kendi içinde özel bir düzenleme ile halledip bitirmiştir.
(765 s. TCK. m. 516, 522)
Katılan Kemal'e ait iki adet minibüse benzin döküp yakmak suçundan sanık Özcan'ın TCK.nun 516/7-son ve 522. maddeleri uyarınca 4 sene 6 ay hapis ve 30.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına; Sanık Halil'in beraatine ilişkin (Denizli İkinci Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 14.12.1989 gün ve 957/980 sayılı hüküm, katılan ve sanık vekilinin temyizi üzerine Sekizinci Ceza Dairesince incelenerek 2.3.1990 gün ve 398/2387 sayı ile Üyeler S. YERTUT ve N. TANKUT'un "2245 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle TCK.nun 516/ilk fıkrası dışında kalan fıkraların uygulanmasında TCK.nun 522. maddesindeki uygulamayı da içine alacak şekilde cezayı artırma nedeni getirilmiş bulunduğundan TCK.nun 522. maddesinin cezanın sadece indirilme durumunda uygulanması sözkonusu olup artırma durumunda uygulanması Yasanın amacına uygun olmadığından çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Bu nedenle 522. madde ile yapılan artırma yerinde görülmediğinden hükmün bozulması oyundayız" biçimindeki karşı oylarıyla oyçokluğu ile onanmasına karar verilmiştir.
27.3.1990 gün ve 24 sayı ile itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı, üyeler S. YERTUT ve N. TANKUT'un karşı düşüncesine uygun açıklamalar Özel Daire onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre
Sanığın; katılanın iki adet minibüsüne benzin döküp yaktığı iddiası ile açılan davada; Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, TCK. nun 516/ilk fıkrası dışında kalan fıkraların uygulanmasında 522. madde ile artırma yapılıp yapılmayacağına ilişkindir.
TCK.nun 2245 sayılı Yasayla değişik 516. madde hükmü şudur:
"Bir kimse her ne şekilde olursa olsun diğer bir kimsenin taşınır veya taşınmaz malını yıkar veya yok eder veya bozar ya da bunlara zarar verirse zarar görenin şikayeti üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin liradan üçbin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.
Eylem:
1- Görevinden ötürü öç almak amacı ile bir memurun zararına,
2- Kişilere karşı şiddet kullanarak veya 493. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen araçlardan biri ile,
3- Kamuya ait veya kamu hizmetine veya bir din ve mezhebin ibadetine ayrılmış yapılara veya bunların eklentilerine veya taşınır nitelikteki eşya veya parçalarına ya da askeri yapılar, depolar, tersaneler, fabrikalar, gemiler ya da anıtlar veya heykeller veya eski yapıtlar veya mezarlık ve eklentileri,
4- Setler ya da felaketlere karşı kamunun korunması amacı ile yapılmış korunma araçları ve diğer yapı ya da bir kamu hizmetine ayrılan gereçler ve işaretler,
5- Kanal veya sulamaya ait her türlü doğal veya yapay su yatakları ve bu tür diğer yapılar,
6- Dikilmiş bağ çubukları veya meyvalı ağaç veya fidanlar ile gezi yerleri veya alanlardaki ağaçlar,
7- Yakıcı veya patlayıcı maddeler kullanılarak motorlu taşıt araçları,
Üzerinde işlenirse, failin göreceği ceza eylemin özelliğine veya meydana gelen tehlikenin veya zararın ağırlığına veya yıkılan veya bozulan veya zarar verilen şeyin önemine veya değerine göre, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin liradan yirmibeşbin liraya kadar ağır para cezasıdır. Ancak, yedinci bendteki halde hapis cezası üç yıldan az olamaz.
Bu eylemler hakkında kovuşturma yapılması şikayete bağlı değildir.
TCK.nun 522/1. maddesinde de; "Onuncu babta beyan olunan cürümlerin işlenmesinde cürmün mevzuu olan şeyin veya ika edilen zararın kıymeti pek fahiş ise mahkeme cürme mahsus olan cezayı yarısına kadar artırır ve eğer hafif ise yarısına ve eğer pek hafif ise üçte birine kadar eksiltir" hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü gibi 2245 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle TCK.nun 516. maddesinde ilk fıkra dışında kalan fıkralara TCK.nun 522. maddesindeki cezayı artırıcı değer kavramlarını da içerir şekilde yeni düzenleme getirilmiştir.
Maddenin Adalet Komisyonu gerekçesinde "Komisyonumuz günün koşullarını gözönüne alarak hapis cezasını bir yıldan üç yıla çıkartmıştır. Maddenin ağırlaştırıcı unsurları ayrı ayrı yedi bent halinde sayılmaktadır" denilmek suretiyle maddede sayılan eylemler etkin ceza yaptırımına bağlanmak istenmiş 522. maddedeki cezayı ağırlaştırıcı nedenler yetersiz görülerek maddeye yeni ağırlaştırıcı nedenler konmuştur.
Yapılan bu değişiklikle cezaları artırma yönünden özel bir hüküm haline getirilen bu maddenin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülüp iptali istenmişse de Anayasa Mahkemesi 18.10.1980 gün ve 34/58 sayılı kararında "Türk Ceza Yasasının itiraza konu 516. maddesine 2245 sayılı Yasa ile getirilen değişiklikte bireyler ve topluluklar arasında eşitlik ilkesine ters düşen bir ayrım yapılmış olmayıp yasa koyucunun günün koşullarına ve toplumun gereksinmelerine göre maddede ceza ayarlaması yapması haklı nedenlere dayanmaktadır. Bu bakımdan itiraz konusu hükmün yasa önünde eşitlik ilkesine aykırılığından da sözedilemez" biçimindeki açıklamalarla iptal isteminin reddine karar vermiştir.
Günün koşullarına ve toplumun gereksinmelerine göre değiştirilip özel bir düzenleme haline getirilen bu maddeyle, ilk fıkrası hariç diğer fıkraların uygulanmasında cezanın artırılması yönünden 522. maddeyi de kapsar şekilde ve diğer bazı cezayı artırıcı sebeple de ilavesi ile yeniden düzenleme yapıldığını ve aynı sebebe (değer fazlalığı sebebine) dayanarak iki defa artırma yapılamayacağı hukukun ana ilkeleri gereği tabii görüldüğünden; ilk fıkra hariç diğer fıkralarla ilgili artırmanın özel maddesi içinde sonuçlandırılması gerektiği sonucuna ulaşılmış olup; 522. madde ancak indirme sözkonusu olduğu hallerde uygulanabilir. Çünkü; değer azlığı gözetilerek 516. madde de düzenlenen bir husus yoktur.
Ceza Genel Kurulu 9.2.1962 gün, 23123 sayılı; 7.10.1985 gün, 265/513 sayılı kararlarında; özel maddesi içinde değer yönünden bir indirim hükmü bulunan ahvalde ayrıca TCK.nun 522. maddesi ile ikinci bir indirim daha yapılmayacağını vurgulayıp açıklamakla bu kabulümüzü teyit etmiştir.
Bu nedenle, 516. madde de 7 bent halinde sayılan hallerde Eylemin ÖZELLİĞİNE, TEHLİKENİN-ZARARIN ağırlığına-Şey'in ÖNEMİNE-DEĞERİNE göre hakim; bu kavramların değerlendirilmelerini yaparak 1 ila 7 yıl arasında uygun bir ceza tayin etmelidir. Yoksa değerin fazlalığını, zararın ağırlığını gözetmeden ceza tayin edip sonra 522 ile artırmaya gidemez. Çünkü, 516. madde bu hususu kendi içinde özel bir düzenleme ile halledip bitirmiştir. Bu durumda 516. madde ile ceza tayin ederken şu hususu da gözetmek gerektiği tabiidir. Eylem özellikle; tehlike ve zarar ağır; şey önemli ve değerli olabilir veya bu hususlardan biri veya birkaçı bir arada olabilir. Bu ahvalde var olan nitelikli durumlar saptanıp vurgulanarak, UYGUN BİR CEZA tayin olunmalıdır. Yoksa her nitelik için tek tek ve ard arda artırmalar yapılarak ceza belirlenmesi mümkün değildir. Zaten Yasada; 1-7 yıl gibi geniş aralıklı bir temel ceza seçim olanağı tanınması, bu hususiyetli hallerin sayısına ve niteliğine göre yapılacak değerlendirmeye olanak sağlamak içindir.
Bu itibarla olayımızda ayrıca 522 ile yapılan artırmada isabet yoktur. İtiraz yerinde olup kabulü gerekir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri "TCK.nun 522. maddesinin 516. madde yönünden de ortak hüküm olduğunu, artırıcı değerin 516. madde de ayrıca gözetilmesinin 522. maddenin artırıcı hükümlerinin uygulanmasına mani olamayacağını bu nedenle yerel mahkeme uygulamasının yerinde olduğunu" belirterek itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
Sonuç: C. Başsavcılığı itirazının açıklanan nedenle kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bu sebeple BOZULMASINA, 16.4.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.