Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 1990/6-218
K. 1990/322
T. 03.12.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Hırsızlık suçundan sanık Bilal ve Şahin'in TCY.nın 492/1 . maddesi gereğince 4'er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, ( Bartın Asliye Ceza Mahkemesi )nce verilen 29.9.1988 gün 96/321 sayılı hükmün, sanık Şahin tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 6.12.1988 gün 11681/13200 sayı ile;
"1- Sanık Bilal, suça konu televizyon ile birlikte yakalandığında suçu ikrar ederek televizyonu aldığı yeri gösterip iadeyi sağladıklarının anlaşılmasına göre TCK.nın 523/1. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmeyeceğinin tartışılmaması,
2- Sanığın geçmiş sabıkasının bihakkın tahliye tarihi tespit edilmeden hakkında TCK.nın 81/2. maddesinin uygulanması,
3- Sanığın doğum tarihinin karar başlığında gösterilmemesi"
İsabetsizliğinden bozulmasına ve bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanık Bilal'e de teşmiline karar vermiş,
Yerel Mahkeme, 4.7.1989 gün 17/244 sayı ile; üç nolu bozmaya uyarak gereğini yerine getirmiş, bir ve iki nolu bozmaya ise; "sanıklar, birlikte çaldıkları televizyonu Bartın'dan, Çaycuma'ya götürmüşlerdir. Tanınmış hırsızlardan olan Bilal'den şüphelenilerek televizyon geri alınmıştır. Sanığın bir başka yeri göstererek televizyonun ele geçmesini sağlaması sözkonusu değildir. Sanık Şahin'le ilgili infaz evrakında, bihakkın tahliye tarihi yazılıdır" gerekçeleriyle direnmiştir.
Bu hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi sanık Bilal tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın onama istemli 12.7.1990 tarihli tebliğnamesiyle 6. Ceza Dairesi Başkanlığına ve Özel Dairece de 1. Başkanlığa gönderilmekle;
CEZA GENEL KURULU'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine göre;
Sanık Bilal ile Şahin'in hırsızlık suçundan cezalandırılmalarına ilişkin Bartın Asliye Ceza Mahkemesi'nin 29.9.1988 tarihli kararı, sanık Şahin'in temyizi üzerine, Özel Dairece incelenerek bozulmuş ve bozma kararının hükmü temyiz etmeyen sanık Bilal'e de teşmiline karar verilmiştir. Yerel Mahkeme bozmaya uymamış, önceki hükümde direnmiştir. Direnme kararını ise ilk hükmü temyiz etmeyen sanık Bilal temyiz etmiş, sanık Şahin temyiz davası açmamıştır.
İlk hükmü temyiz etmeyen sanığın, son kararı temyize yetkisi bulunup bulunmadığının Ceza Genel Kurulu'nda "önsorun" olarak tartışılmasına karar verildikten sonra aşağıdaki hüküm kurulmuştur:
Temyiz davasının açılabilmesi için, bu konuda bir isteğin bulunması gerekir. Sanıklardan birinin talebi, diğerinin isteği yerine geçemez. Kanun yoluna başvurulması hususunda bir talep yoksa, verilen karar kesinleşerek kesin olmanın hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Temyiz etmeyen sanıkların, hükmü temyiz edenlerden daha ağır bir ceza ile cezalandırılması adalete aykırı olduğundan yasa koyucu, adli yanılgıları önlemek ve adaleti sağlamak için genel kuraldan ayrılarak, temyiz talebinde bulunulmuş gibi inceleme yapılmasında yarar görülmüş ve "bozmanın sirayetini" kabul etmiştir.
CMUY.nın 325. maddesinde; "Hüküm, cezanın tatbikinde kanuna muhalefet edilmesinden dolayı sanık lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunmamış olan diğer sanıklara da tatbiki kabil olursa bu sanıklar dahi temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade ederler" hükmü yer almaktadır. Hükmün uygulanması için bir istekde bulunmasına gerek yoktur. Adalet duygusu, lehe bozmanın temyiz etmeyen sanığa sirayetini haklı göstermekte ise de, dava olmadan yargılama yapılamayacağı cihetle, temyiz isteğinin sirayetinin kabulü mümkün değildir. Aksi halde, temyiz davasında istek ve süre koşulları ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bozmanın sirayetinde; Yerel Mahkeme hükmü, temyiz etmeyen sanık yönünden bozulmamakta, CMUY.nın 325. maddesi uyarınca sanık, bozma kararının sonucundan yararlandırılmaktadır. Bu nedenle, bozmadan yararlandırmanın kabulü için, bozma kararına uyulması zorunludur. Önceki kararda direnilmesi halinde, sirayetten sözedilemez. Aksi takdirde temyiz davası açan sanık için kabul edilmeyen bir bozma nedeninin, kanun yoluna başvurmayan sanık lehine kabulü gibi bir neticeye varılır. Bu sonuç ise, temyiz eden aleyhine, temyiz etmeyenin lehine olup çelişikli bir uygulamaya neden olacağından sirayet müessesesinin amacına aykırıdır.
Öğretide; "temyiz etmişcesine faydalanmanın kabul edilmesi, bu kimselerin bozmadan sonra verilecek yeni, son kararları da temyiz edebilmelerinin kabul olunması demek değildir ( Prof N. Kunter, Muhakeme-Hukuk Dalı Olarak Ceza Mahkemesi Hukuku, No: 546 )" denilerek bu görüş benimsenmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 12.7.1948 gün, 163/121 ve 7.12.1987 gün, 322/588 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Bu itibarla; bozma kararına uyulmadığı takdirde bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayeti mümkün olmadığından, ilk kararı temyiz etmeyen sanığın direnme kararına karşı ( temyiz ) kanun yoluna başvurması olanaksızdır.
İncelenen dosyada, sanık Bilal hakkında verilen ilk hüküm temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir. Bozmaya uyulmaması nedeniyle son kararda adı geçen sanık hakkında yeniden kurulan hüküm hukuki değerden yoksundur. Hukuki değer taşımayan hüküm, yeniden kurulması nedeniyle olağan kanun yoluyla incelenmesi mümkün değildir.
Sanık hakkında ilk hüküm kesinleştiğinden, son karar da hukuki değer taşımadığından, sanığın temyiz inceleme isteğinin reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Üyeler; "bozma kararı teşmil edildiğinden, sanık hakkındaki hüküm kesinleşmemiştir. Yerel Mahkemenin teşmil suretiyle hüküm kurması halinde, ister bozmaya uyulsun isterse direnilsin ilk kararı temyiz etmeyen sanığın bu defa verilen hükmü temyiz hakkı bulunduğundan, dosyanın esası incelenmelidir".
Üyelerden Sami Selçuk ise; "Ceza Yargılama Yasasının 325. maddesi 320 ve 326. maddeleriyle birlikte yorumlanmak gerekir. Buna göre Türk yasa denetimi sisteminde nokta temyizi benimsenmemiş; bozulmakla ilk kararın ortadan kaltığı görüşüne ulaşılmıştır. Uygulama ve Yargıtay görüşü de bu yöndedir. Bu durumda, ilk mahkeme dirense bile, ilk karara yollama yapmakla yetinmeyecek, bozulmayan noktaları da yeniden kaleme almak zorunda olduğu kararında irdeleyecek ve hükme bağlayacaktır. Olayda ilk karar, temyiz etmeyen sanık açısından da bozulmuş ve böylece bu sanıkla ilgili hüküm de ortadan kalkmıştır. Ayrıca, Ceza Yargılama Yasasının 325. maddesi, 326. maddesindeki aleyhe bozma yasağı da gözetilerek kaleme alınmıştır. Sözkonusu 325. maddenin uygulama koşulları ile sonucunu; bir başka deyişle yasa maddesinin varlık nedenleriyle sonucunu birbirine karıştırmamak gerekir. Uygulama koşulları sözkonusu olunca, sanık, Yasanın anlatımına göre "temyiz isteğinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından" yararlanacaktır. Bozulan bir kararın, hem bütünüyle ortadan kalktığını ve hem de direnmeyle bu kez eski kararın kesinleştiğini benimsemek yalnız bir çelişki değil, Türk sisteminde reddedilen kısmi temyiz ve bozmayı bir başka yolla yeniden benimsemek, ayrıca Ceza Yargılamaları Yasasının 325. maddesinde öngörülen nedenlerle sonucu birbirine karıştırmak olacaktır" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık Bilal'in temyiz inceleme isteğinin, isteme aykırı olarak ( REDDİNE ), 12.11.1990 günlü görüşmede yasal çoğunluk sağlanamadığından 3.12.1990 günlü ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini