 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/54
K: 1990/75
T: 19.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Etkili eylem suçundan sanık Zeki'nin TCY.nın 456/2, 457/1, 511/1, 59. maddesi uyarıncı 1 sene 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, ceza miktarına göre 647 sayılı Yasanın ilgili hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, (Karabük Asliye Ceza Mahkemesin)ce 17.3.1988 gün ve 120/71 sayı ile verilen hükmün sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 2. Ceza Dairesi, 15.9.1988 gün ve 4469/4798 sayı ile; hükmün onanmasına karar vermiş, 3506 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi uyarınca süresinde yapılan başvuru üzerine, erteleme isteminin reddine dair yerel Mahkeme'ce verilen 6.1.1989 gün ve 120/71 sayılı hüküm Özel Dairenin 14.2.1989 gün 399/738 sayılı kararı ile "erteleme isteğinin duruşma açılarak karara bağlanması gerektiğinden" bozulmuştur.
Bozmaya uyan Yerel Mahkeme, 28.3.1989 gün 111/135 sayı ile; yasadaki sözcükleri tekrarlayarak erteleme isteğinin reddine karar vermiş ve bu kararın sanık tarafından temyizi üzerine Özel Daire; 27.6.1989 gün 4996/6225 sayı ile; "geçmişte sabıkası bulunmayan sanık hakında, atılı suçu da tahrik altında işlediği kabul edilerek TCY.nın 51/1. maddesi, ayrıca duruşmadaki hal ve tavrından sözedilerek gözlenen kişiliğinin olumlu kanaat oluşturması nedeniyle TCY.nın 59. maddesi hükmün uygulanması bulunmasına göre, hangi olumsuz davranışlarının bu sonuca varılmasına yol açtığı karar yerinde açıklanmadan, cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmü bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 7.11.1989 gün ve 352/470 sayı ile; "sanık hakkında TCY.nın 51/1. maddesinin uygulanmasının ve duruşmadaki hal ve tavrı nedeniyle 59. madde ile indirim yapılmasının ayrı gerekçeye dayalı olduğu, sanığın geçmişteki hali, gelecekteki durumu, suça olan eğilimleri ve hali hazırdaki davranışları değerlendirilerek cezasının ertelenmesine yer olmadığına" karar vermek suretiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, sanık vekili ve C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, C. Başsavcılığı'nın "Bozma" isteyen 15.2.1990 gün ve 8512 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında 3506 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığıdır.
Ayrıntıları, 7.6.1976 gün ve 4/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Byüük Genel Kurulu Kararı ile Ceza Genel Kurulu'nun uyum gösteren kararlarında açıklandığı üzere; erteleme, doğrudan doğruya cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal kişiselleştirme kurumudur.
Mahkemelerce cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken, Anayasanın 141, ve CYUY.nın 32. maddeleri uyarınca uygulanmama nedenini gösterir yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi zorunludur.
"Gerekçe"; istem konusundaki takdirin akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Erteleme konusunda gösterilen gerekçenin soruşturma aşamasında izlenen sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin yerinde takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması aranmalıdır. Yasal,yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan, yasadaki sözcüklerin tekrarı ile yetinilerek erteleme isteminin reddine karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırıdır ve uygulamada keyfiliğe yol açar. Keyfiliği önlemek,tarafların tatmin etmek ve kararları aydınlatmak için, sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları gözönünde bulundurularak gelecekteki yaşamı sezilmeli, 3506 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 647 sayılı Yasanın 6. maddesinde öngörüldüğü üzere, sanığın "suç işleme hususundaki eğilimi" değerlendirilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında olaya baktığımızda; sabıkasız, evli, 2 çocuklu, akademi mezunu olup bir devlet kurumunda çalışan ve aynı zamanda metalürji mühendisliği tashiline devam eden, olaya kışkırtma karşısında katılan ve duruşmadaki iyi hali gözlenip, bu nedenle hakkında TCK.nun 59. maddesi uygulanmak suretiyle olumlu kişiliği abul edilen sanığa 647 sayılı Kanunun 6. maddesi tatbik edilerek cezasının tecili gerekirken olaya ve sanığın kişiliğine uymayan gerekçelerle tecile yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, sanık vekili ve C. Savcısının temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, direnme hükmünün belirtilen nedenle BOZULMASINA, 19.3.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.