 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/343
K: 1990/361
T: 24.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Sarkıntılık ve ırza tasaddi suçlarından sanık Bekir'in TCY.nın 421, 80, 415, 71. maddeleri gereğince 2 yıl 7 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Kurşunlu Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 25.12.1989 gün 76/96 sayılı hükmün, sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 28.3.1990 gün 932/1695 sayı ile;
"Sanığın, ahırda küçük mağdureyi şehvet hissiyle öpüp okşamaktan ibaret eyleminin sarkıntılık suçuna dahil olduğu gözetilmeden bu eyleminin ayrıca ırz ve namusa tasaddiyi mutazammın fiil ve hareket olarak kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 24.9.1990 gün 19/53 sayı ile;
"Öpüp okşama eylemi Özel Dairenin birçok kararında tasaddi olarak kabul edilmiştir. Sanığın, diğer mağdure Rabia'ya yönelik benzer eylemi de ırza tasaddi olarak kabul edilmiş ve hükmün bu bölümü onanmıştır. Sanığın eylemi tasaddi suçunu oluşturmaktadır" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden, dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 29.11.1990 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanığın; bir aylık zaman dilimi içerisnde, 11 yaşında bulunan mağdureye cinsel organını gösterdiği, birkaç gün sonra da çalılar arasında gizlenerek tuvalet ihtiyacını gideren mağdureyi seyrettiği ve bir başka gün ise ahırda hayvanlara bakan mağdureye sarılarak onu öptüğü olaylarda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında, suçun sübutu yönünden bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın konusunu; sanığın ahırda mağdureye sarılıp öpme biçiminde oluşan üçüncü eyleminin "tasaddi suçunu oluşturduğu, yoksa zincirleme biçiminde işlenen sarkıntılık suçunun teselsülü mahiyetinde mi bulunduğu" hususu teşkil etmektedir.
Sarkıntılık; belirli bir kimseye karşı işlenen, o şahsın edep ve iffetine dokunan ani ve hareketler yönünden kesiklik gösteren, şehvet kastıyla işlenen edepsizce davranışlardır. Fail ile mağdurenin vücutlarının teması şart değildir. Islık çalmak, mağdurun peşinden giderek sırnaşıkça hareketlerde bulunmak, cinsel organını göstermek veya mağdurun cinsel organını seyretmek, birden fazla aşk mektubu yazmak, çimdik atmak, el-kol işaretleri ile cinsel ilişkide bulunmayı önermek gibi hareketler sarkıntılık suçunu oluşturmaktadır.
Tasaddi (ırz ve namusa sataşma) ise; mağdur üzerinde işlenen ve cinsel birleşme kastı taşımayan, devamlılık gösteren şehevi hareketlerdir. Mağdurenin cinsel organını öpme veya okşama, kendi uzvunu okşatma, ırza geçme kastı olmaksızın cinsel organını sürtme, mağdurenin vücudunu devamlı şekilde şehvet duygularını tatmin amacıyla okşama ve öpme gibi fiillerdir.
Sarkıntılık suçunda ani ve kesiklik gösteren hareketler, tasaddi fiilinde süreklilik kazanmakta ve ısrarla sürdürülmektedir. Fail, şehevi hislerinin tatmini için, yoğunlaşmış ve süreklilik arzeden hareketlerde bulunmaktadır.
Maddi olayda, sanık; ahırda yalnız gördüğü mağdureye sarılarak onu öpmüştür. Hareketleri soyut ve kesintili olup devamlılık arzetmemektedir. Mağdurenin cinsel organlarını ellememiş, okşayıp öpmesi sürekli olmamıştır. Sarılma ve öpmesi tasaddi suçunu oluşturacak boyuta uluşmamış ve eylemi belli bir yoğunluk kazanmamıştır.
Bu nedenle sanığın ahırda vukubulan eyleminin sarkıntılık suçunu oluşturduğu ve daha önce işlediği sarkıntılık fiilinin, aynı suç işleme kararı altında teselsülü niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi BOZULMASINA, 24.12.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.