 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/273
K: 1990/290
T: 26.11.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 25.4.1970 doğumlu mağdure S.S'yi zorla kaçırmaya kalkışmak, mütecaviz sarhoşluk ve müessir fiil suçlarından sanık O.K.'nun TCK.nın 430/1,61,456/4,572/1 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1 sene 8 ay ağır hapis 30.000 lira ağır apra ve 12.000 lira hafif para cezalarıyla cezalandırılmasına ilişkin... Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 20.4.1989 gün ve 1988/43-1989/40 sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine 5. Ceza Dairesince incelenerek 19.2.1990 gün ve 139/907 sayılı ile,
"...Sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın evlenme maksadından bahs etmemesi fiili işlemediği yolundaki savunmasının tabi sonucu bulunduğu cihetle mağdure M.E.'nin bu konudaki açıklamaları ve tarafların engel halininin olmaması karşısında TCK.nun 433. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi"
İsabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 17.5.1990 gün ve 49/84 sayılı ile,
"Sanık hiç bir aşamada evlenmekten söz etmemiştir. Evlenme halini bozma kararından sonra ifade etmiş yani kopya çekmiştir. Bu nedenle sanığın maksadının evlenmeye matuf olduğunu düşünmek mümkün olmadığı gibi eylemini tamamlasaydı mağdureye tecavüzde bulunup bulunmayacağı da belli olmadığından hakkında TCK.nun 433. maddesinin uygulanmamasında bir isabetsizlik yoktur biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya C.Başsavcılığının bozma isteyen 16.10.1990 gün ve 3677 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanığın yanında hükmü temyiz etmeyen sanıklar E.U. ve M.G. olduğu halde daha önce birlikte çalıştığı mağdurenin yoluna çıkıp onu zorla kaçırmaya kalkıştığı, mağdurenin yanında bulunan kardeşleri ile etrafta bulunanların olaya müdahale etmesi üzerine fiilini tamamlayamadan olay yerinden kaçtığı anlaşılmaktadır.
Özel Daire ile yerel Mahkeme arasında sübutta bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık sanığın yüklenilen bu suçu evlenmek maksadıyla işleyip işlemediğine ilişkindir.
Sanık yüklenilen suçu işlemediği yolundaki savunmasının doğal sonucu olarak evlenme maksadından söz etmemişse de; mağdure zabıta tarafından alınan ifadesinde yanında çalıştığı sırada sanığın birkaç kez kendisine arkadaşlık teklif etmemesine rağmen bunu kabul etmediğini; kardeşi Meral de savcılıktaki ifadesinde sanığın mağdureyle evlenmek istediğini ancak mağdurenin buna yanaşmayıp onun işyerinden ayrıldığını belirtmişlerdir. Tarafların evlenmelerine yasal bir engel de bulunmamasına göre sanığın daha önceden yanında çalışması nedeniyle tanıyıp evlenmek istediği mağdureyi evlenmek maksadıyla kaçırmaya kalkıştığının kabulü gerekir.
Öte yandan yüklenilen suçu evlenmek maksadıyla işlediği saptanan sanığın fiilini tamamlamış olsaydı mağdureye tecavüzde bulunup bulunmayacağı belli olmadığına göre bu belirsiz halin sanık lehine kabul edilerek hakkında TCK.nun 433. maddesinin uygulanması zorunludur.
Teşebbüs aşamasında kalan eylemlerde TCK.nun 433. maddesinin uygulanmayacağı yönündeki görüşte hukuki isabet yoktur.
Bu nedenle Özel Daire bozma kararı yerinde olup uyulmak gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle direnilmesinde isabet görülmediğinden yerel mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 26.11.1990 gününde istem gibi oybirliğiyle karar verildi.