 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/246
K: 1990/263
T: 05.11.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Sahtecilik suçlarından sanık Ö.E.'nin TCK.nun 345/1. maddesi uyarınca her eylem için 1 sene hapis olmak üzere 12 sene hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 15.6.1989 gün ve 1987/435 - 1989/210 sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine 6. Ceza Dairesince incelenerek 5.12.1989 gün ve 905x/9588 sayı ile;
"... Sahtecilik suçları kamu güvenliği aleyhine işlenmiş suçlardan olması itibariyle 1984 yılı ile 1987 yılı içinde kısa aralıklarla tek suç işleme kararının icrası cümlesinden olarak işlenmiş bulunan sahtecilik eylemlerini yıl itibariyle kendi aralarında tek suç kabulle 1984 yılı eylemleriyle 1987 yılı eylemleri yönünden TCK.nun 80. maddesi uygulanmak suretiyle bu iki yıla ait suçların içtimaına gidilmek gerekirken yıl ayrımı yapılmadan tüm eylemlerin müstakil suç kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 1.3.1990 gün ve 24/94 sayı ile;
"Sanık tarafından düzenlenen belgeler değişik kişiler için düzenlenmiş olup bu kişiler tarafından ayrı ayrı kullanılmıştır. Bu durumda kasıt birliğinden söz edilmesi olanaksızdır. Suç işleme kararı her belgenin düzenlenmesiyle yenilenmektedir. Suçun niteliğine göre bu suçlar ani suçlardan olup belgenin kullanılmasıyla suç tamamlanır. Sanığın düzenlediği her belge ayrı hukuki sonuç doğurucu nitelikte olduğundan olayda TCK.nun 80. maddenin uygulama yeri yoktur" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümde C. Savcısı ve sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya C. Başsavcılığının bozma isteyen 19.9.1990 gün ve 4241 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
2981 Sayılı Yasaya göre kurulmuş yeminli özel teknik büro sahibi olan sanığın müracaatçılar adına düzenlediği belgelerde sahtecilik yaptığı iddiasıyla hakkında kamu davası açılmıştır.
Sanık tarafından düzenlendikleri saptanan belgeler ilgilisince Belediye Başkanlığına verildiğinde hiçbir inceleme ve saptama yapılmadan ruhsat işlemine esas teşkil etmemekte, Belediyece Asliye Hukuk Mahkemesine başvurularak (... 3290 Sayılı Kanunla bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 Sayılı Kanunun uygulanmasına dair yönetmeliğin 4. maddesinin 12. bendinde muhafaza edilecek ve atfan yararlanacak yapılar" tecavüz ve tehlike durumları bulunmayan veya kullanılmaya hazır hale gelmiş yapılar ile temel inşaatı tamamlanmış veya özel sömel betonları veya kat betonları dökülmüş yapılar olarak tanımlanmaktadır.
Kanunun ve yönetmeliğin bu hükmü karşısında yeminli büro evrakında ve krokisinde gösterilen yapının kanun ve yönetmelik tarifinde gösterilen vasıfta olup olmadığının tesbiti...) istenilerek yapıların niteliklerinin belirlenmesi yoluna gidilmektedir.
Görüldüğü gibi, Belediye sanık tarafından düzenlenen belgeleri yeterli görüp doğrudan işleme koymamış içerdikleri bilgilerin doğru olup olmadığını en güvenli yoldan saptamaya gitmiştir.
Özel belgede sahtecilik suçunun oluşması için o belgenin doğrudan hukuki sonuç doğurucu nitelikte olması gerekir. Belediyenin yeterli görüp işleme koymadığı ve içeriğinin gerçeğe uygunluğunu araştırdığı belgenin belediyeye verilmesiyle hemen hukuki sonuç doğurmadığı açıktır.
Saptanan bu durum ve uygulamaya göre tanzim ve tevdi ile hukuki sonuç doğurmaları olanaksız olan bu belgelere dayanılarak sanığın yazılı madde ile mahkumiyetine karar verilmesinde isabet yoktur. Yerel mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu genişletilmiş gerekçeyle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluğun bozma gerekçesine katılmayan kurul üyesi E.G. "suçun subut bulmadığını" belirtip direnme hükmünün bu nedenle bozulması yönünde oy kullanmıştır.
SONUÇ : Yerel mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu genişletilmiş gerekçeyle bozulmasına 5.11.1990 gününde istem gibi gerekçede oyçokluğu bozmada oybirliğiyle karar verildi.