 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/244
K: 1990/271
T: 12.11.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Cürüm eşyasını satın almak suçundan sanıklar Cem, Muammer, Adil hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına, suç konusu altınların müdahillere iadesine ilişkin, (Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 28.10.1987 gün, 158/173 sayılı hükmün sanıklar vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 23.6.1988 gün 514/8269 sayı ile;
İsabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 7.3.1989 gün 117/20 sayı ile;
"Sanıkların, altınların gasp yoluyla elde edildiğini bilerek satın aldıkları kabul edilmiş olup ayrıca şahsi hak yönünden soruşturmaya devam edilmemiştir. İadeye ilişkin karar TCY.nın 110, 120 ve CMUY.nın 365/2. maddelerine uygundur" gerekçesiyle ve "uyuşmazlık hukuki mahiyettedir, hukuk mahkemeleri çözmelidir" karşı oyu ile oyçıkluğuyla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekilleri tarafından süresinde istenildiğinden, Ceza Genel Kurulu'nun 20.9.1990 gün 6627 sayılı kararı ile tebligat noksanlığının giderilmesi için dosyanın geri gönderilmesine karar verilmiş ve usulüne uygun şekilde tebligat yapılarak, dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 29.11.1989 ve 2.10.1990 tarihli tebliğnameleriyle 1. Başkanlığa tevdi edilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yargılama sırasında ölen Turan ile yakalanamayan ve hakkındaki davanın ayrılmasına karar verilen Eyüp, olay günü müdahillere ait kuyumcu dükkanına giderek, müdahil Ramiz ile orada çalışan Hakan'ı silahla tehdit ederek, kasada bulunan altınları zorla almışlardır. Alınan altınların, hükmü temyiz eden sanıklara satıldığı iddiasıyla soruşturma yapılmış, sanıklar; satın aldıkları altının yerine aynı değerde olduğunu belirttikleri değişik vasıf ve miktarda altınları kolluk kuvvetlerine teslim etmişlerdir. Cürüm eşyasını satın almak suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Sanıklardan alınan altınların müdahillere iade edilip edilemeyeceği Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
Konu ile ilgili yasal düzenleme; Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Usulü Kanununda yer almaktadır.
1 - Medeni Kanunun 894. maddesi gereğince zilyet, gasp ve tecavüz fiillerini kuvvet kullanarak engellemek ve alınan eşyalarını geri almak hakkına sahiptir. Olayın kolluk güçlerine intikali halinde zabıtaca, alınan eşyanın bulunarak sahibine iade edilmesi gerekir. Çalınan veya zorla alınan eşyanın yerine, benzeri, eş değeri veya bedeli alınarak şikayetçiye geri verilemez.
2 - TCY.nın 37. maddesi uyarınca; mahkumiyet halinde istirdat, aynen mevcut olan eşya veya bu eşyadan kalmış olanlar üzerinde icra olunur. Mahkumiyet dışında geri almaya karar verilemeyeceği gibi istirdat sadece mağdurdan alınan eşya hakkında uygulanacaktır. Maddi olayda sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmediği gibi iadesine karar verilen altınlar, müdahilden alınan ve sanıklara satılan altınlar olmayıp onun yerine verilen eşdeğerde olduğu ileri sürülen altınlardır. Bu nedenle istirdatına ve müdahillere verilmesine karar verilemez.
3 - Öte yandan, TCY.nın 110. maddesine göre, kamu davasının düşmesi malların geri istenmesi için açılacak şahsi hak davasına tesir etmez.
Şahsi hak davası, ceza davasına müdahale yolu ile açılmış olup da, ceza davası zamanaşımına uğramış ise bu hal müdahale edenenin şahsi hakkının da düşmesini gerektirmez ve adı geçen iddiasını hukuk mahkemesi huzuruna götürmek yetkisine sahip olmak gerekir (S. DÖNMEZER-S. ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C: 3, Sh: 354).
Ceza Mahkemesi, ceza davasıyla birlikte suçtan meydana gelen maddi ve manevi zararlar dolayısıyla istenecek tazminat hakkında da bir karar verebilir. Ancak kamu davası zamanaşımı gibi bir sebeple düştüğü taktirde artık şahsi hak davasına bakamaz veya bakmaya devam edemez. Mağdur bu hususta hukuk mahkemesine dava açabilir (A.P. GÖZÜBÜYÜK, Gözübüyük Şerhi, C: 1, Sh: 1151).
Bu sebeple de sanıklar hakkındaki dava zamanaşımına uğradığından, sanıklardan alınan altınların müdahile iadesine karar verilmesi olanaksızdır. 4 - Ceza Yasasının 103. maddesinde, mağdurdan alınan eşyanın iadesi düzenlenmiştir. Mağdura teslim edilecek eşya ondan alınmış olan eşyanın kendisidir. Bu hal, eşyanın bedeline yahut bu bedel ile alınmış olan diğer eşyaya şamil değildir (MUHTAR ÇAĞLAYAN, Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu, C: 1, Sh: 615).
Mağdurdan suç sebebi ile alınmış (doğrusu suç teşkil eden olay sonucu olarak mağdurun, zilyetliğinden çıkmış) eşya, soruşturmanın neticelenmesi ile birlikte ve hatta daha önce 3. şahsın aksine itiraz ve iddiası olmamak şartı ile re'sen ve bu hususta ayrıca bir karara hacet kalmaksızın kendisine verilir. İlgili şahısların medeni dava açmak suretiyle haklarını alma yetkileri saklıdır.
Ancak, bu imkan hem neticede sanığın mahkum olmasına hem de şahsi hak muhakemesinin ceza muhakemesini uzatmamasına bağlıdır (Madde 358). Bu şartlar gerçekleşmezse ceza mahkemesi şahsi hakka hükmedemez (N. KUNTER, Ceza Muhakemesi Hukuku, 8. Bası, Sh: 192).
Ceza Genel Kurulu'nun 26.9.1938 gün, 302/289 sayılı kararında "Müruru zaman hesabiyle hükmün şahsi hak noktasından bozulmasına ve amme davasının müruruzamandan dolayı şahsi hak davasına halel gelmeyeceği Ceza Kanunu'nun 110. maddesi hükmü iktizasından bulunmuş olmasına ve şahsi hakka inhisar eden davaları ceza mahkemesinin bakmasına usulen cevaz olmamasına göre hadisede şahsi hak noktasından orman idaresinin ait olduğu mercie müracaatta muhtariyetine karar verilmesi" gerektiği belirtilmiştir.
Cürüm eşyasını satın almak suçundan sanıklar hakkında açılan davada, sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmediği cihetle, Yerel Mahkemenin şahsi hakka ilişkin karar vermesi yerinde değildir.
Kaldı ki, sanıklardan temin olunan altının, satın aldıkları miktarda olup olmadığı da belli değildir. Sanık Adil, kendisinden daha fazla altın alındığını iddia etmiştir. İadeye karar verilen altının aidiyet ve ayniyeti tartışmalıdır, kesinlik kazanmamıştır.
Bu itibarla, ceza davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması halinde tarafların şahsi hak yönünden hukuk mahkemesinde dava açmakla özerk bulunmalarına (muhtariyetlerine) karar verilmesi dosya kapsamına ve yargılamanın niteliğine göre daha isabetli olacağından direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi BOZULMASINA, 12.11.1990 günü oybirliğiyle karar verildi.