 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/225
K: 1990/239
T: 22.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Görevi kötüye kullanmak suçundan sanık Mustafa'nın TCY.nın 240/2, 81/2 ve 647 sayılı yasanın 4. maddesi uyarınca yetmişbin lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve üç ay süre ile memuriyetten yasaklanmasına ilişkin, Tekirdağ Asliye Ceza Mahkemesi'nce 24.8.1989 gün ve 94/270 sayı ile verilen hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi 20.12.1989 gün ve 7405-8077 sayı ile;
(Sair itirazları yerinde görmeyerek;
3355 sayılı Yasa ile değişik 647 sayılı Yasanın 4/4. maddesinin uygulamada asıl cezanın çevrilen para cezası olduğuna ilişkin hükmü, ile CYUY.nın 305/son ve TCY.nın 2/2. maddesi karşısında, sanığın para cezasına çevrili önceki mahkumiyetinin tekerrüre esas alınamayacağı düşünülmeden, cezanın bu nedenle artırılarak tayini) isabetsizliğinden hükmü bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 14.12.1990 gün ve 58-35 sayı ile sanığın tekerrüre esas alınan sabıkası, 3355 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce verilip, infaz edilen temyizi olanaklı bir mahkumiyet kararıdır. Kaldı ki 3506 sayılı Yasa ile de 3355 sayılı Yasa değiştirilerek yine temyizi olanaklı hale getirilmiş bulunmasına göre, tekerrür hükümleri uygulanmalıdır. Gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık vekili tarafından süresinde temyizi üzerine dosya C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 3.8.1990 gün ve 3398 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığına gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
KARAR : Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, TCY.nın tekerrüre ilişkin 81/2. maddesinin olayda uygulama yeri bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Sorunun çözümü için yasal düzenlemelere ve bunların niteliğine bakmak gerekir.
Bilindiği üzere; 15.4.1987 tarihinde kabul edilerek 24.4.1987 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe konulan 3355 sayılı Yasa ile 647 sayılı Cezaların infazı Hakkındaki Yasanın 4. maddesinin 4. fıkrası değiştirilmiş, uygulamada asıl mahkumiyetin bu madde hükmüne göre çevrilen para cezası veya tedbir olacağı" hükmü getirilmiştir.
Ayrıntılı Ceza Genel Kurulu'nun 16.11.1987 gün ve 8-435/553, 11.4.1988 gün ve 6-86/152 ve aynı nitelikteki birçok kararında açıklandığı gibi 3355 sayılı Yasa ile 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yapılan bu yeni düzenleme, hem ceza nevinde değişiklik yapması, hem de tekerrür hükümlerinin uygulanmasını engellemesi yönünden usul hükmü olmayıp, maddi ceza hukuku hükmüdür.
Bu nedenle, TCY.nın 2/2. maddesinin gözönünde alınarak uygulama yapılması gerekeceği Ceza Genel Kurulu'nun yerleşmiş görüşüdür.
Hal böyle olmakla beraber, inceleme konusu davada değişik bir sorun gündeme gelmektedir.
Şöyle ki; sanık hakkında tekerrüre esas alınan mahkumiyet hükmü, Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28.12.1982 gün ve 205/216 sayılı; "Sanığın TCY nın 240/1. maddesi ve 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 3600 lira ağır para cezası ve üç ay süre ile MEMURİYETTEN YASAKLANMASINA" ilişkin hükmüdür. Bu hükmün öngördüğüu 3600 lira ağır para cezası 21.4.1983, üç ay süre ile MEMURİYETTEN YASAKLAMA cezası da 22.6.1983 tarihinde infaz edilmiştir. Bu haliyle tekerrüre esas alınan bu hükmün dava konusu suçun işlendiği tarihten önce infaz edildiği ve beş yıllık sürenin dolmamış bulunduğu anlaşılmaktadır.
Tekerrüre esas alınan bu hükümde, hapis cezasından çevirme 3600 lira ağır para cezası yanında, üç ay süre ile MEMURİYETTEN YASAKLAMA cezasının da bulunduğu görülmektedir.
CYUY.nın, 3206 sayılı Yasa ile değişik 305. maddesinde temyizi kabil olmayan hükümler sayılmıştır. Buna göre "1- Üçyüzbin liraya kadar para cezalarına dair olan hükümler,
2 - ) Yukarıda haddi bir milyon lirayı geçmeden para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3 - ) Bu kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler" temyiz edilemez. Bu düzenlemede " MEMURİYETTEN YASAKLAMA" " ehliyetin geri alınması" uyuşturucu madde kullanma alışkanlığı ve sarhoşluk itiyadi iptila derecesinde olan suçların "selahı tıbben tebeyyün edinceye kadar hastanede muhafaza ve tedavisine hükmolunması" "sanığın şuurunun tetkiki için resmi müessesede gözaltına alınması" gibi ceza ve tedbirlere ilişkin hükümler yer almadığından, Ceza Genel Kurulu'nun yerleşmiş görüşü doğrultusunda bütün yönleri ile Yargıtay denetimine tabidirler. Yargıtay yolunun belirtilen nedenle açık olduğu bu hükümler ittihaz edildikleri anda kesin hüküm etkisini taşınmadıklarından tekerrüre esas alınmaları gerekir.
O halde uyuşmazlık konusu olayda, sanığın tekerrüre esas alınan mahkumiyet kararında, hapisten çevirme ağır para cezasına ek olarak "üç ay süre ile MEMURİYETTEN YASAKLAMA " cezası bulunmasaydı Özel Daire kararında belirtildiği gibi tekerrüre esas alınamayacağı açıktı. Ancak, ek olarak "MEMURİYETTEN YASAKLAMA" cezası da bulunduğuna ve bu haliyle 3355 sayılı Yasa ile CYUY.nın 305. maddesi karşısında Yargıtay denetimine tabi bulunmasına ve verildiği anda kesin hüküm niteliği taşımamasına göre TCY.nın 81/2. maddesinde öngörülen diğer koşullarda bulunduğundan, değişik bu gerekçe ile Yerel Mahkeme uygulaması isabetlidir. Sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan hükmün bu itibarla onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık müdafilinin temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden reddiyle sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan hükmün bu değişik gerekçe ile ONANMASINA, 22.10.1990 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.