Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/1-310
K: 1990/333
T: 10.12.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
765/m.450/10,52,79,71vd.
 
Kan gütme saiki ile iki kişiyi öldürmek ve 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan sanık Ejder'in, TCY.nın 52 ve 79. maddeleri yollamasıyla 450/10, 59 ve 6136 sayılı Yasanın 13/1, 59. maddeleri uyarınca ömür boyu ağır hapis ve 2500 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, ( Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesi )nce 22.11.1988 gün ve 68/240 sayı ile verilen hükmün, sanık ve katılan Zihni tarafından temyizi ve kendiliğinden de temyize tabi bulunması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 29.6.1989 gün ve 1735/2150 sayı ile;
( 1- 1980 yılında katılan Zihni'nin sanığın yakın akrabalarından Ali'yi öldürmesi nedeniyle, taraflar arasında kan husumeti oluştuğu, hadise günü Zihni'nin kardeşi olan Ali, yeğeni Atilla ve akrabaları Kasım ve Ercan'la birlikte camiden çıkıp evlerine gitmekte oldukları sırada, karşılarına çıkan sanığın, aralarında hiçbir tartışma ve konuşma geçmeksizin salt kan gütme saiki ile, bir elinde 9 mm., diğerinde 7.65 mm. çaplı iki tabanca olduğu halde, her ikisini de ölenler Ali ve Atilla'ya yönelterek asgari 12 el ateşleyip, Ali'ye 6 el isabet kaydedip, orada vurup öldürdüğü, 5 kurşun isabeti alan Atilla'nın yaralı olarak olay yerinden kaçmaya başladığı, ancak sonuçta onun da öldüğü anlaşılmış, sanığın, Zihni'nin kardeşi Ali kadar ve hatta daha da çok Zihni'nin oğlu Atilla'yı öldürmek istemesi doğal olacağı gibi, Atilla'ya 5 mermi isabet etmesi de, fiiliyle, bu mefruz iradesini teyit etmiş olduğu bu itibarla sanığın, sadece Ali'yi hedef aldığı şeklindeki savunmasının kabulü olanaklı bulunmadığı, esasın tanıklar Mehmet, Selime, Nurten, Ercan'ın anlatımlarında da sanığın, Atilla'yı hedef aldığı açığa çıkmış olduğu halde, her iki öldürme fiilinin bağımsızlığının kabul ve tavsifi ile sanık hakkında TCY.nın 450/ 10, 59. maddelerinin iki kez uygulanması suretiyle cezai sorumluluğunun tayini gerekirken, TCY.nın 52, 79. maddeleri kapsamında fikri içtima ve sapma hükümleri uygulanarak hüküm kurulmak suretiyle, maddi ve hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülmesi,
2- 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmaktan açılan davanın zamanaşımına uğradığının gözetilmemesi ) isabetsizliğinden oyçokluğuyla hükmü bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 23.11.1989 gün ve 144/218 sayı ile; sanığın ölenlerden Ali'yi hedef aldığı, sapma sonucu Atilla'nın da isabet alarak öldüğü, bu itibarla olayda hedefte hata ve fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerekeceği görüşüyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmünde sanık ve katılan müdafi ile C. Savcısı tarafından temyizi ve kendiliğinden de temyize tabi bulunması nedeniyle dosya, C. Başsavcılığı'nın "Onama" istekli 7.11.1990 gün ve 2886 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Ceza Genel Kurulu'nda duruşma yapılabileceğine ilişkin bir usul kuralı bulunmadığından, bu husustaki istemin reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında sübut ve nitelendirmede bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. TCY.nın 450/10. maddesinin iki kez uygulanmasının gerekip, gerekmediği uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için, TCY.nın 52. maddesinde düzenlenen "hedefte ve kişide hata" ve 79. maddesinde yer alan "Fikri içtima" kavramları üzerinde duralım:
Suçun, failin istediği kimseden başka bir kişi aleyhine işlenmesi iki biçimde oluşabilir. Bunları "kişide hata" ve "hedefte hata" olarak belirtmek gerekir.
a- Kişide hata: Bu halde fail mağdurun şahsında hataya düşmektedir. Örneğin, öldürmek istediği kimsenin yerine bir başka kişinin öldürülmesi gibi...
b- Hedefte hata: ( isabetle hata ): Fiil, failin işlemeyi kastettiği kimseden başka bir kişi üzerinde sonuç doğurabilir. Örneğin, fail öldürmek için ( A ) isimli mağdura ateş eder, fakat kurşun herhangi bir arıza nedeniyle ( B ) isimli kişiye isabet ederse hedefte hata sözkonusu olur.
Hedefte hata hali, kişide hatadan tamamiyle ayrıdır. Burada fail kişiyi karıştırmamıştır. Hedefleri sapan, failin iradesi değil eylemdir.
Fikri İçtima ise, kısaca "kanunların gerçek içtimaı" olarak tanımlanmaktadır. Zira, fiil yasanın birden çok hükmünü ihlal etmiştir. Bu normların ayrı ayrı uygulanabilme olanağı varken, yasa koyucu 79. madde ile faile bu suçlardan en ağırının cezasının verilmesi ilkesini benimsemiştir.
Buna göre, Fikri içtimadan sözedilebilmesi için;
"a- fiilin tek olması,
b- Yasanın değişik hükümlerine aykırı davranılması", gerekir.
Bu açıklamalardan sonra olaya bakıldığında, sanık; bayram namazından çıkan ölenlerin karşısında ellerinde iki tabanca olduğu halde çıkarak, aralarında 4-5 metre mesafe bulunan her ikisini de ayrı ayrı hedef seçmek suretiyle ondört el ateş edip, Ali'ye sekiz, Atilla'ya ise beş mermi isabeti sağlayarak, onları kan gütme saikiyle öldürmüştür.
Sanık, ölenlerden birisini ( Ali ) değil, her ikisini de hedef alarak ateş etmiştir. Dolayısıyla kişide yanılgı olmadığı gibi, hedefte hatadan da söz edilemez. TCY.nın 52. maddesinin uygulanma koşulları bulunmamaktadır. Keza sanık tek fiille değil, iki fiil sonucu her ikisini de öldürdüğünden gerçek içtima kuralları uygulanmalıdır. TCY.nın 79. maddesinde düzenlenen fikri içtimadan sözedilemez.
Bu itibarla, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Kurul Üyesi S. SELÇUK; "Yerel Mahkeme kanıtları takdir ederek sanığın Ali'yi kan gütme güdüsüyle öldürdüğünü; Atilla'yı ise bu güdüyle öldürmek şöyle dursun, öldürmek istemediğini benimseyerek hüküm kurmuştur".
"Suç güdüsü fiili bir sorundur, yerel mahkemece saptanır. Yargıtay bu saptamayı denetleyemez, yalnızca bu konudaki gerekçeyi denetleyebilir. Ne var ki, sanığın yan yana bulunan birden çok kişiye ateş etmesinde eylemleri kasten işlediği açıktır. Olayda Ali'nin kan gütme güdüsüyle işleyen Atilla'yı bu güdüyle öldürdüğü kanıtlanamamışsa da, olası kasıtla öldürdüğü mahkemenin olayı kabul biçiminden çıkan ve iki sonucu ve dolayısıyla iki eylemi bulunan sanık hakkında T. Ceza Yasasının 448, 450/10. maddeleri uygulanmak gerekir" görüşü ile hükmün bozulmasını istemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık müdafiinin temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, reddiyle, katılan müdafii ve C. Savcısının temyizi üzerine, kendiliğinden de temyize tabi hükmün ( BOZULMASINA ), 10.12.1990 gününde bozmada oybirliği, sebebinde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini