Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/1-107
K: 1990/130
T: 14.05.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • ADAM ÖLDÜRMEK
  • FERİ FAİL
  • FAİLİ BELLİ OLMAYAN ADAM ÖLDÜRMEK
  • HAFİF TAHRİK
ÖZET: 1- Sanığın müstakillen ve asli fail olarak maktulü öldürdüğü hususu  kesinlikle saptanamamıştır.  Olay  yerinde  yapılan  müteaddit  atışların  hangi sanıklar tarafından yapıldığı ve hangisinin  atışının  isabeti  ile  ölümün  meydana geldiği, ateş  edenlerin  eylemlerinin  derecesi  ve  etkinliği  tespit  edilemediğinden,  olay  yerine  sonradan gelen grubun önderliğini yapan ve "ne  duruyorsunuz" biçimindeki  sözleri  ile  sanıkları  teşvik  ederek  ateş  etmeye  katılan sanık Süleyman'ın maktule  yönelik  eyleminin  faili  belli  olmayan  suçun fer'i faili şeklinde kabul edilmesi gerekmiştir. 2-  Olayımızda,  sanığın  atışı sonucu  dizinden  yaralanan  mağdura  olay  yerinden kaçmak isterken  sanık  ve  arkadaşlarının  yeniden  ateş  ettikleri,  vücuduna  dört  kurşunun  isabet  ettiği,  iki  kurşun  vücudu  terk  ederken  ikisinin  vücudunda  kaldığı  ve  çıkarılamadığı,  boş  kovanlardan bir tanesinin  sanığın silahları uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak, mağdurun  vücudundaki  kurşun çıkarılamadığından, karnın sağ tarafından girerek barsak  delinmesi  sonucu  hayati  tehlike  doğuran  ve  suça  vasıf  veren  öldürücü  yaranın sanığın mı,  yoksa  arkadaşlarının  mı  atışıyla  meydana  geldiği  kesinlikle  saptanamadığından,  sanık  Cevdet hakkında TCK.nun 463. maddesi  uygulanmalıdır. 3-  Olay günü seçim sandığı başında meydana gelen ilk olayda sanık Cevdet  de  bulunmakta  ise  de  bu  olay yatıştırılmıştır. Bir saat sonra meydana gelen  mağdurun  yaralanması  ve  maktulün  ölümü  ile  sonuçlanan  ikinci  olayın  başlangıcına  grup  halinde  olay  yerine  gelmekle,  sanıklar sebep olmuşlarsa  da;  silahlı  çalışmayı  olay  yerinin  karşısında,  bulunan  inşaattaki mağdur ve  maktulün  mensup  olduğu grubun  başlattığı bu atışlar sonucu olayın seyrinin  değiştiği ve yeni bir boyut kazandığı anlaşıldığından etki  ve  tepki  farklılığı sanıklar yaranına hafif  tahrik  kabul  edilerek  her  iki  sanığın  cezasından TCK.nun 51/1. maddesi ile indirim yapılmalıdır.
(765 s. TCK. m. 448, 65, 51/1)
 
Sanık  Süleyman'ın  TCY.nın  448,  59.  maddeleri  gereğince  20  yıl  ağır  hapis, sanık Cevdet'in  ise  TCY.nın  448,  62,  59.  maddeleri uyarınca 13 yıl 4 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve fer'i ceza tayinine ilişkin, (Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi)nce  verilen 28.3.1989 gün 11/57 sayılı hükmün sanık vekilleri tarafından temyizi üzerine,  dosyayı  inceleyen  Yargıtay  1.  Ceza Dairesi, 21.11.1989 gün, 2853/3257 sayı ile;
"Oy kullanan kişiler arasında cereyan eden kavga aralanmasına rağmen, sanıklar Süleyman ve  Cevdet'in  de  dahil  olduğu  onbeş  kişilik  grubun  olay  yerine  gelerek, sanıklardan Süleyman'ın  "ne  duruyorsunuz"  şeklindeki  sözleri  ile  teşvik  ettiği,  grubun sandık başına yürüdüğü  sırada,  olay  tanığı  ve  anılan  sandıkta  koruma  görevlisi  olan tanık Hasan'ın engelleme  çalışmalarını  sürdürdüğü sırada olay yerine onsekiz metre mesafedeki inşaattan beyaz gömlekli, kot pantolonlu birisinin  topluma  yönelik  atışlarından  sonra  gruplar arasında  silah  atışlarının  sürdüğü  ve  sanıklardan  Cevdet'in  vaki  atışı  ile  mağdur  Ali İhsan'ın  dizinden  yaralandığı  ve  mağdurun  kendi  beyanından anlaşılacağı gibi Naci ve arkadaşları ne birlikte  Cevdet'in  devam  eden  atışları  sonucu  dört  yerinden  daha yaralandığı,  sanık  Cevdet'in  mağduru  öldürmeye  kalkıştığı, mağdurdaki suça vasıf veren öldürücü  yaranın  hangi  sanığın  atışı  ile husule geldiği kesin olarak belirlenemediğinden faili  gayri  muayyen  olarak  kaldığı,  bu  arada maktulün tabanca kurşunu ile öldürülmüş, sanık  Süleyman'ın  elinde  tabanca  olduğu ve hatta tabanca ile ateş ettiği, 5.6.1977 günlü Yılmaz'ın  müracaatı  ve  bazı  tanık beyanlarından anlaşılmakla beraber sanık Süleyman'ın asli maddi  fail  olduğu  inandırıcı  delillerle  doğrulanmamış,  müteaddit  şekilde  yapılan atışların hangi sanıklar tarafından yapıldığı ve  hangisinin  vaki  atışının  isabeti  ile ölümün  husule  geldiği  anlaşılamamış  bu  suretle  olaya  katılan  ve  silah  sıkanların eylemlerinin  derecesi  ve  etkinliği  tespit  edilememiş  olması  itibariyle  adı  geçen  sanık Süleyman'ın maktule  karşı  eyleminin  asli  faili  belli  olmayan  suçun  feri  faili  saymak gerekeceği,  bu  oluş  ve  gelişime  göre  sanıkların dahil olduğu grubun toplu halde olay yerine gelmesi ile başlamış olmakla beraber olay yerine onsekiz metre mesafedeki inşaattan vaki atışlarla boyutlanmış olması  itibariyle  etki  ve  tepki  farklılığı  sanıklar  yararına hafif tahrik sayılarak, sanıklardan  Cevdet'in  TCY.nın  448,  62,  463,  51/1,  59,  sanık Süleyman'ın ise anılan Yasanın 448, 65/3, 51/1, 59. maddeleri uyarınca hükümlülüğüne kazai verilmesi geğekirken, sanıkların asli fail olduğu  kabul  edilerek  yazılı  düşünce  ve maddelerle ceza tayini",
İsabetsizliğinden bozmuş;
Yerel mahkeme ise, 13.2.1990 gün 7/23 sayı ile;
"Tanık beyanları, mağdurun  ifadesi,  ölenin  anlatımından  mağduru  sanık  Cevdet'in öldürmeye kalkıştığı, öldürüleni ise Süleyman'ın öldürdüğü anlaşılmıştır.  Sanıkların içinde  bulunduğu  grup  olay  yerine  gelerek, sanık Süleyman elinde tabancayla küfretmiş hücum  sonucu  olaya sanıklar neden olmuştur. Sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına gerek yoktur" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar vekilleri tarafından  süresinde istenildiği  gibi  sanık Süleyman  hakkındaki hükmün re'sen temyize tabi olması nedeniyle dosya,  Yargıtay  C.  Başsavcılığı'nın  bozma  istemli  9.4.1990  tarihli  tebliğnamesiyle  1. Başkanlığa  gönderilmekle;  Ceza  Genel Kurulu'nca okundu, Ceza genel Kurulu'nda duruşmalı inceleme  yapılacağına  ilişkin  bir  hüküm  bulunmadığından, sanıklar vekillerinin duruşmalı inceleme  isteklerinin  reddi  ile  incelemenin  dosya  üzerinde  yapılmasına karar verildikten sonra, gereği konuşulup düşünüldü:
Olay  günü  yapılmakta  bulunan  milletvekili  seçiminde,  oy verme nedeniyle garaj içinde bulunan  sandık  başında  çıkan  tartışma  kavgaya  dönüşmüş,  hazır bulunanlar tarafından kavganın  büyümesi  önlenmiştir. Olaydan bir saat sonra, önlerinde sanıkların bulunduğu ve önceki  kavgaya  katılanların  oluşturduğu  bir  grup,  hadise  mahalline gelmiş, görevli polis memurlarının  gelenlerin  seçim  sandığına  gitmelerine engel olmaya çalıştıkları sırada, olay yerine 18  metre  uzaklıkta  bulunan  inşaattan  beyaz  gömlekli,  kot  pantolonlu,  kimliği saptanamayan birisinin ateş  etmesi  üzerine  silahlı  çatışma  başlamıştır.  İki  gruptan karşılıklı ateş  edilmiş,  sanık  Cevdet,  kaçarken  silahı  ile  birlikte  yakalanmıştır.  Olayda yaralanan  (S.A.),  hastahaneye  kaldırılmış,  sırtta  sağ  hemotoraks, arka kısımda orta hatta 4  cm. mesafeden vücuda giren kurşun yarası nedeniyle iki gün sonra ölmüş, cesetleri 9 mm. çapındaki mermi çekirdeği çıkartılmıştır.
Mağdur  Ali  İhsan  ise,  karın  sağ tarafından giren ve hala vücudunda bulunan, barsağı parçalayarak  hayati  tehlikeye  neden  olan  ve  ayrıca  sağ  uyluk ile sağ baldır ve sol diz kısmından  girip  içerde  kalan  toplam  dört  adet kurşunla  yaralanmıştır. Çıkarılmasında hayati tehlike  bulunan  mermi  çekirdekleri,  mağdurun azası  olmadığından  vücudundan çıkartılarak üzerinde inceleme yaptırılamamıştır.
Olay  yerinde bulunan üç adet boş kovanın 7,65 mm. çapında iki adet tabancadan atıldığı ve  bir kovanın sanık Cevdet'de yakalanan tabanca ile istimal olunduğu saptanmış, maktulün cesedinden çıkartılan 9 mm. çapındaki merminin atıldığı tabanca ise bulunamamıştır.
Yukarıda  anlatılan  ve  fenni  delilleri  açıklanan olayda,  Özel  Daire  ile  Yerel  Mahkeme arasında sübuta ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın konusunu;
1)  Sanık  Süleyman'ın  asli  fail  mi,  yoksa  bu  sanığın  da  içinde  bulunduğu gn.iptali yapılan  müteaddit  atışların  hangi  sanık  veya  sanıklar  tarafından  yapıldığı  ve  kimin atışı ile  maktulün  öldüğü  anlaşılamadığından  sanığın  asli  faili  belli  olmayan  suçun fer'i faili mi olduğu,
2)  Sanık  Cevdet'in  asli  fail  olup  olmadığı  ve  mağdur  Ali İhsan'da mevcut suça vasıf veren  öldürücü yaranın, sanıkla birlikte mağdura ateş edenlerden hangisi tarafından husule getirildiği  kesin  olarak  belirlenemediğinden  sanık  hakkında  TCY.nun  463. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediği,
3)  Sanıkların  içinde  bulunduğu  gruba  inşaattan vaki ateş üzerine seyri değişen ve yeni bir boyut kazanan olayda,  sanıklar  lehine  TCY.nın  51/1.  maddesinin  tatbik  edilip edilmeyeceği,
Hususları oluşturmaktadır.
1) Faillerden  herhangi  birinin  hareketi  tek  başına  ele  alındığında  kanuni  suç  tipine tarif  edilen  hareket  ve  sonucu  yaratan  (öldürme  olayında,  ölümü vücuda sokan) asli faildir.
Suçun işlenmesine asli fail olarak  katılmayan,  suç  işleme  kararını  teşvik  eden, kuvvetlendiren veya  suç  işlendikten  sonra  yardım  için  söz  vermek  suretiyle  suçun işlenmesine ikinci derecede katılan, suçun fer'i failidir.
Birden çok kişinin olaya  katılmasında,  hareket  ve  taarruzu  yapanın  kim  olduğu kesinlikle saptanamıyorsa failler hakkında TCY.nın 65/3. maddesi uygulanmalıdır.
Bu açıklamaların  ışığı  altında,  olaya  bakıldığından,  maktulün,  sanık  Süleyman'ın  atışı sonucu  öldüğü  ve  sanığın  atış  yapıp  yapmadığı  suçun  asli faili olduğu kesin olarak saptanamamıştır. Şöyle ki:
a) Olayın vukubulduğu  5.6.1977  günü  hastahaneye  kaldırılan  maktulün,  ifadesinin alınmadığına  ilişkin  6.6.1977  tarihli  tutanak düzenlenmiş, maktul 7.6.1977 günü ölmüştür. Öldürülenin  eşi  Mübeccel,  ameliyattan  sonra ayılan öldürülenin "kaçıracaklar diye sandığın üzerine  eğildiğimde tifo Süleyman yanıma geldi, ateş ederek beni vurdu" dediğini, ölümden 15  gün  sonra ileri sürmüş, daha önce bahsetmemiştir. Duruşmada "sanığın oğlu ve belediye başkanının  oğlunun  kendisini  vurduğunu  "ölen  eşinden  duyduğunu beyan etmiş, bilahare yanlış  söylediğini,  sadece "tifo Süleyman'ın vurduğunu" eşinden duyduğunu ileri sürmüştür. Mahkumiyet  kararından  sonra verdiği dilekçede ise, ölen kocasının konuşamadığını, acı ile bu şekilde beyanda bulunduğunu belirtmiştir.
Adli  Tıp  Meclisi'nin  3.5.1978  tarihli  raporunda,  maktulün ölmeden önce konuşabileceği açıklanmış ise de şikayetçi Mübeccel'in ifadeleri;  sanığın  suçun  asli  faili  olduğu hususunda  kesinlik  arzetmemektedir.  Tanık Mehmet ise maktulü vuranı öldürülenin eşinden duyduğunu söylemiştir.
b)  Tanık  Fuat,  C.  Savcılığında  alınan  ifadesinde  sandığa  sarılan  maktule, sanığın bir el ateş  ederek  öldürdüğünü  söylerken  duruşmada  kimin  kimi  vurduğunu  görmediğini, savcılıkta neden o şekilde yazıldığını bilmediğini beyan etmiştir.
c)  Tanık  Hasan,  C.  Savcılığında  alınan  ifadesinde,  sanığın  garaj  içine girdiğini sandık başındaki  maktulün  vurulup  düştüğünü  ancak sanığı ateş ederken görmediğini, fakat onun vurmuş  olabileceğini,  Sorgu Hakimliğinde ve duruşmada ise sanıkta silah olmadığını, ateş edeni bilmediğini söylemiştir.
d)  Sandık  kurulunda  görevli  olan  Horo  ile  Yaşar ise, polisin kimseyi içeri sokmadığını, dışarının  kalabalık  olduğunu,  kimin,  kime  ateş  ettiğini  görmediklerini,  diğer  tanıklar  ise gelen grubun başında sanık Süleyman'ın bulunduğunu "ne  duruyorsunuz"  diyerek yanındakilerle birlikte ateş ettiğini beyan etmişlerdir.
e)  Sanığın tabancası bulunamamış ve maktulün cesedinden çıkartılan mermi çekirdeği ile mukayesesi  yaptırılamamıştır.  Tanık  Fuat  ve  Hasan'ın beyanları, sandık kurulunda görevli olan  tanıklarca  doğrulanmamıştır.  Öldürme  olayının  sandık  başında mı, yoksa sandığın bulunduğu  garajın dışında mı vukubulduğu, ölüm yeri duraksamaya meydan vermeyecek şekilde kesin olarak saptanamamıştır. Sandık başında boş kovan ile mermi izine rastlanmamış, garaj kapısında mermi izi bulunmuştur.
Açıklanan  deliller  karşısında  sanığın  müstakilen  ve  asli  fail  olarak  maktulü öldürdüğü hususu  kesinlikle  saptanamamıştır.  Olay yerinde yapılan müteaddit atışların hangi sanıklar tarafından yapıldığı ve  hangisinin  atışının  isabeti  ile  ölümün  meydana  geldiği,  ateş edenlerin  eylemlerinin  derecesi  ve  etkinliği  tespit  edilemediğinden, olay yerine sonradan gelen  grubun  önderliğini  yapan  ve  "ne  duruyorsunuz"  biçimindeki  sözleri  ile sanıkları teşvik  ederek  ateş  etmeye  katılan  sanık  Süleyman'ın maktule yönelik eyleminin "asli faili belli olmayan suçun feri faili" şeklinde kabul edilmesi gerekmiştir.
2) TCY.nın 463.  maddesi,  hepsi  irtikap  eden  sıfatında  olan  kişilerden,  hangisinin eylemi  ile  sonucun  meydana  geldiğinin  saptanamaması  halinde  uygulanır. Örneğin, beş kişinin  ateş  etmesi nedeniyle  meydana  gelen ölüm olayında, sonucu hangi failin aldığı diğer  bir  deyişle  faillerden  hangisinin  atışı  sonucu maktulün öldüğü bilinemiyorsa anılan hüküm tatbik olunmalıdır. TCY.nın 463. maddesinin uygulanma şartları özetle şunlardır:
a) Tahdididir. Yasada sayılan adam öldürme ve yaralama suçlarına münhasırdır.
b) Ancak ve yalnız  asli-maddi  iştirakin,  irtikap  edenler  grubuna  dahil  olanlara  şu koşullarda uygulanır; aa) Bütün dikkat  ve  "ihtimam  gösterildiği  ve  tüm  olanaklar kullanıldığı halde asli failin tespiti mümkün olmamalıdır.
bb) Failler birden fazla olmalıdır.
cc) Fiilin asli unsurlarından olan "SONUÇ" irtikapçılar  arasında  ve  fakat  ortada kalmalıdır.
Olayımızda;  sanığın  atışı  sonucu  dizinden  yaralanan  mağdur  Ali İhsan'a olay yerinden kaçmak  isterken  sanık  ve  arkadaşlarının  yeniden ateş ettikleri, vücuduna dört kurşunun isabet  ettiği,  iki  kurşun  vücudu  terkederken  ikisinin  vücudunda  kaldığı  ve çıkarılamadığı, boş  kovanlardan  bir  tanesinin sanığın silahları uygun bulunduğu, mağdur'un iddiası, tanık beyanları ve dosya  kapsamından  anlaşılmıştır.  Ancak;  mağdurun  vücudundaki  kurşun çıkarılamadığından,  karma  sağ  tarafından girerek barsak delinmesi sonucu hayati tehlike doğuran  ve  suça vasıf veren öldürücü yaranın sanığın mı yoksa arkadaşlarının mı atışıyla meydana  geldiği  kesinlikle  saptanamadığından sanık Cevdet hakkında TCY.nın 463. maddesi uygulanmalıdır.
3) Olay günü seçim sandığı başında meydana gelen ilk olayda sanık Cevdet de, bulunmakta ise de,  bu  olay  yatıştırılmıştır. Bir saat sonra meydana gelen, mağdurun yaralanması ve maktulün  ölümü  ile  sonuçlanan  ikinci  olayın  başlangıcına,  grup  halinde  olay yerine gelmekle  sanıklar  sebep  olmuşlarsa  da;  olay  tutanağı  ve  yansız  polis memurlarının beyanlarından,  silahlı,  çalışmayı  olay  yerinin  karşısında  bulunan  inşaattaki  mağdur  ve maktulün  mensup  olduğu  grubun başlattığı, bu atışlar sonucu olayın seyrinin değiştiği ve yeni bir  boyut  kazandığı  anlaşıldığından  etki  ve  tepki  farklılığı  sanıklar  yararına  hafif tahrik  kabul  edilerek  her  iki  sanığın  cezasından  TCY.nın  51/1.  maddesi  ile  indirim yapılmalıdır.
Açıklanan  nedenlerle  usul  ve  yasaya  aykırı  bulunan Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; direnme hükmünün onanmasına, bir kısım üyeler ise sanık Süleyman hakkında TCY.nın 65/3., sanık Cevdet hakkında 463. maddelerinin uygulanması gerektiğine  ilişkin  bozma  nedenlerine katılmakla birlikte, mahkemece gösterilen gerekçeye göre  sanıklar  hakkında  TCY.nın  51/ 1.  maddesinin  uygulanmamasında  bir isabetsizlik bulunmadığını açıklayarak, o yönde oy kullanmışlardır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme direnme hükmünün istem gibi BOZULMASINA, 14.5.1990 gününde 2/3'ü geçen oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini