Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/172
K: 1990/224
T: 15.10.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Kasten adam öldürmek suçundan sanık F.A.'nın TCK.nun 450/8. maddesi gereğince idam cezası ile cezalandırılmasına, hakkında başkaca tahfife yer olmadığına ve fer'i ceza tayinine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.7.1989 gün ve 27/133 sayılı, re'sen temyize tabi olan hükmün sanık tarafından da temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi 8.12.1989 gün 3173/3501 sayı ile;
"Suç vasfının tayini ve olayla ilgili madde delillerin elde edilmesi sanığın hazırlık soruşturmasındaki ikrarıyla gerçekleşmiş olmasına göre, bu halin sanık lehine TCK.nun 59. maddesinin uygulanmasını gerektireceğinin düşünülmemesi"
İsabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 13.3.1990 gün 49/49 sayı ile;
"Sanık, hazırlıktaki ikrarını duruşmada kabul etmemiştir. Bilezikler bulunmasaydı, yan delil elde edilemeyecek ve mücerret ikrarı da hükme esas alınmayacaktı. Ayrıca maktüle, dokuz aylık hamile olup sanık hakkında TCK.nun 59. maddesinin uygulanmasına yönelik atifete mazhar bir kişi de değildir."
gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de, re'sen temyize tabi olduğundan dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının onama istemli 25.5.1990 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Dosya kapsamına göre,
Evinin avlusunda cesedi bulunan maktülenin kolundaki altın bileziklerin alındığı anlaşılmış olay yerine gelen ve öldürülenin akrabası olan sanığın aşırı tepki göstermesinden kuşku duyularak evinde arama yapılmış, suç unsuruna rastlanmamıştır.
Sanık, karakolda alınan ifadesinde suçu inkar etmiş, ertesi gün jandarma karakolunda alınan ikinci ifadesinde, C. Savcılığı ve Sulh Ceza Hakimliğindeki beyanlarında suçu ikrarla, borçlarını ödemek için kafasına baltayla vurduğu maktüleyi öldürdükten sonra kolundaki bilezikleri alarak sattığını söyleyen sanık duruşmada yüklenen suçu inkar etmiştir.
Sanığın TCK.nun 450/8. maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin Yerel Mahkeme kararı TCK.nun 59. maddesinin uygulanması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında, sübut ve yukarıda açıklanan oluşta ihtilaf olmayıp, uyuşmazlık TCK.nun 59. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğine ilişkindir.
TCK.nun 59. maddesi mahkemenin takdirine bağlı hususlardan olmakla beraber, bu takdir hakkının kullanılmaması nedeniyle gösterilen gerekçenin makul ve makbul olması, hukuk kaidelerini zedelemeyecek, yasanın amacına aykırı düşmeyecek ve vijdanları rahatsız etmeyecek bir mahiyet taşıması, hak ve nesafet kurallarına uygun olması gerekmektedir. Bu madde yalnız suçun işlenişine göre cezanın verilmesini önlemek ve failin kişiliğine uygun biçimde cezanın şahsileştirilmesini sağlamak amacını gütmektedir. Sadece suçun işleniş biçiminin ağırlığından sözedilerek TCK.nun 59. maddesinin uygulanmasından vazgeçilemez. Aksi hal, olaya göre değil kişiliğe göre uygulanması gereken 59. maddenin amacına aykırıdır.
Ayrıca ikrarı ile suçun ortaya çıkmasını ve suç vasfının tayinini sağlayan sanık hakkında TCK.nun 59. maddesinin uygulanması gerektiği Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Özel Dairelerin yerleşmiş ve duraksanmasız uyguladığı esaslardır.
İncelenen dosyada, olayın görgü tanığı yoktur. Bileziklerin, kuyumcuya sanık tarafından satılmasındaki suçun sanık tarafından işlendiğinin kesin kanıtı değildir. Maktüle, bir başkası tarafından öldürülmüş ve bilezikler sanık tarafından satın alınmış veya ölmeden önce rızasıyla öldürülen tarafından verilmiş olabilir. Sanık, kendisi lehine olacak haksız tahrik gibi şartları oluşturmak ve bunları kabul ettirmek olanağına sahipken böyle yapmamış, suç delillerini ve cesedi gizlememiş ikrarı ile olayın ortaya çıkmasını ve suç vasfının belirlenmesini sağlamıştır.
Bu nedenle, takdiri indirim nedenlerini sanırlamamış olan yasa koyucunun iradesi doğrultusunda TCK.nun 59. maddesinin uygulanması oluşa, hak ve adalete daha uygun olacaktır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler, mahkemece gösterilen gerekçeye göre direnme hükmünün onanmasına doğrultusunda oy kullanmışlardır.
 
SONUÇ : Açıklanan nedenler; isteme aykırı olarak kendiliğinden temyize tabi bulunan Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 25.6.1990 günlü ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 15.10.1990 günü yapılan ikinci müzakerede 2/3 ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • İcra Hukuk Mahkemesi Görevsizlik Kararı Talebi 
  • 28.03.2024 23:57
  • TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat zamanaşımı ve anayasa mahkemesi 
  • 28.03.2024 19:53
  • ihalenin feshi davasının kabulu kesinleşmeden icra takibine konu edilebilir mi? 
  • 28.03.2024 19:42
  • [Sözleşmeler hukuku] İhtarname 
  • 23.03.2024 05:49
  • [Boşanma davaları] Boşanma davası 
  • 22.03.2024 13:52


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini