 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/162
K: 1990/181
T: 18.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Maktül Mustafa'yı öldürmek ve mağdur sanık Sadullah'ı yaralamak suçlarından sanık Tayyıp'ın TCK.nun 448, 59, 456/2 ve 59. maddeleri uyarınca 20 sene ağır hapis, 1 sene 8 ay hapis, maktül Mustafa'nın öldürülmesi suçuna iştirakten sanık Mehmet'in TCK.nun 448, 65/3 ve 59. maddeleri uyarınca 10 sene ağır hapis, sanık Mehmet'e müessir fiilde bulunmak suçundan mağdur sanık Sadullah'ın TCK.nun 456/4, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 18.000 lira ağır para cezalarıyla cezalandırılmalarına sanık Mehmet'in mağdur sanık Sadullah'ı öldürmeye teşebbüs suçundan sanıklar Hanife, Sait ve Vezir'in atılı suçlardan beraatlerine ilişkin (Eyüp ikinci Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 3.4.1989 gün ve 1987/139-1989/26 sayılı hüküm katılan ve sanıklar vekilinin temyizi üzerine, 1. ceza Dairesi'nce incelenerek 21.11.1989 gün ve 2643/3280 sayı ile;
1 - Hüküm, Sadullah'ın vicahında tefhim edilmiş olduğundan tebligat üzerine vekilinin süresinden sonra vaki temyiz talebinin reddine,
2 - Müdahil Emine, Mehmet hakkında Sadullah'a yönelen eylemine ait beraet hükmünü temyiz edemeyeceğinden bu hususu kapsayan istemin reddine,
3 - Sanıklar Tayyıp'ın mahkumiyetine ve Hanife'nin beraatlerine ilişkin hükümlerinin onanmasına,
4 - Mehmet'le ilgili hükme gelince;
Mağdur Sadullah'ın karısı Fazile'nin Mehmet'in karısı Tayyıp'ın da annesi olan Hanife ile kavga ettiklerini öğrenen Mehmet ve Tayyıp'ın, bu hadise için kırısı tedip etmesini temin amacıyla pazar yerindeki Sadullah'ın yanına gidip tartıştıkları, sertleşip kavgaya dönüşen tartışmada baba oğul Çeliklerin Sadullah'a saldırdıkları, Sadullah'ın kiloluk demir ile Mehmet'e vurduğu, Fazile'nin kardeşi ve Sadullah'ın da kaynı olan maktül Mustafa'nın bu kavgada Sadullah safında yer alıp katılması üzerine bu kez Mehmet ve Tayyıp'ın maktül Mustafa ile kapıştıkları bu safahatta Tayyıp'ın bıçak istimal ederek Sadullah ve Maktulü ayrı ayrı yaraladığı anlaşılmış Sait, muhsim, M.C. isimli tanıkların şahadetleri çelişkili görülmekle beraber bu şahadetin bir kısmına itibar edilmesi ve sanık Mehmet'in maktülü tutup Tayyıp'ı bıçakladığı hususunun benimsenmesi halinde dahi aniden hareketlenen bu kavga ortamı ve hırsı içerisinde Mehmet'in bu hareketi maktül Mustafa'nın mukavemetini kırıp oğlu Tayyıp'a hedef oluşturarak onu bıçakla vurmasını temin kastıyla ve öldürme eylemini kolaylaştırmak için yaptığı açığa çıkmadığından öldürme cürmünün maddi saiki olarak kabulü ile sorumluluk tesbiti makul ve hukuk normuna uygun bulunmadığından bu sanığın eylemini ölümle nitecelenen kavgada maktüle el uzatmak olarak tavsif ve uygulama yapılması hakça ve adil olacak iken yazılı şekilde hüküm tesisi,
İsabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 13.2.1990 gün ve 6/15 sayı ile;
Sanık Mehmet'in oğlu Tayyıp ve eşi Hanife ile birlikte Sadullah'ın yanına gidip kavgayı başlatması, kavga sırasında Tayyıp'ın yanında yer alarak ona cesaret ve güç vermesi ve tutması öldürme suçuna iştirak niteliğindedir" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de C. Savcısı ve sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 17.5.1990 gün ve 1438 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : incelenen dosyaya göre;
Eşi Hanife'nin komşuları Fazile ile çocuk yüzünden kavga ettiklerini öğrenen sanığın yanında oğlu Tayyıp ve eşi Hanife olduğu halde karısını uyarması için Fazile'nin eşi Sadullah'ın pazarlık yaptığı yere gittikleri aralarında başlayan tartışmanın sertleşip kavgaya dönüşmesi üzerine baba oğul Çelikler'in Sadullah'a; Sadullah'ın da kiloluk demirle sanığa vurduğu, bunu gören maktülün yakını Sadullah'ın yanında yer alıp kavgaya katılması üzerine, sanık ve Tayyıp'ın bu kez Sadullah'ı bırakıp maktülle kapıştıkları, olay yerindeki tezgahtan bir bıçak alan Tayyıp'ın maktül ve mağduru ayrı ayrı yaraladığı, üç bıçak darbesi alan maktülün bihahare öldüğü tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında sübutta bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, sanığın eyleminin ölümle sonuçlanan kavgada maktüle el uzaztmak mı, yoksa öldürme suçuna iştirak mi olduğuna ilişkindir.
TCK.nun 464. maddesinde; "Yukarıdaki maddede yazılı ahval müstesna olmak ve ferden irtikap edilmiş cürümler münasebetiyle hükmedilecek daha ağır cezalara halel gelmemek şartıyla, bir kavgada bir şahıs ölmüş olur yahut yaralanmış bulunursa o şahsa karşı kavga esnasında el uzatmış olanlardan her biri aşağıdaki tertzip daresinde cezalandırılır..." hükmü yer almaktadır.
Maddenin bu açık hükmünden anlaşılacağı üzere, kavga her türlü müessir fiilden ayrı bir suçtur. Bu suçun oluşması için en az üç kişinin olması gerekir. Çünkü kavganın cezalandırılması bir kişinin ölmüş veya yaralanmış olması koşuluna bağlanmıştır. Ölen veya yaralanan kavga edenlerden birisi olması şart değildir kavgaya yabancı (örneğin, kavgayı ayırmaya çalışan) bir kişi de olabilir. Yeterki bu kişi kavga sırasında ve kasten yaralanmış veya ölmüş olsun,
Kavganın ani veya az çok önceden hazırlanmış olması uygulama açısından önemli olmadığı gibi, kavgaya başka katılma ile başlamış kavgaya sonradan katılma arasında da fark yoktur. Ancak, ölüm veya yaralamadan evvel kavgadan çekilmiş olanlar hakkında 464. madde uygulanamaz.
Kavga sırasında öldürme veya yaralama suçlarının faillerine yardım kastıyla olmaksızın öldürülen veya yaralanan kişiye vurmak, tutmak veya itmek gibi benzer eylemler öldürme veya yaralama suçlarına iştirak değil kavgada öldürülene veya yaralanana "el uzatma" suçunu oluşturur.
İncelenen olayda sanığın kavga sırasında kaptıkları maktülün mukavemetini kırıp oğlu Tayyıp'ın öldürme eylemini kolaylaştırmak kastıyla hareket ettiği saptamadığından ve Tayyıp'ın da tek başına öldürmeyi gerçekleştirdiği anlaşıldığından sanığın aniden gelişen kavga ortamında maktülle kapışmaktan ibaret eyleminin kavgada ölene el uzatmak olarak nitelendirilmesi gerekir.
Bu nedenle Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tutuklu sanık Mehmet'in tahliyesine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu değilse tahliyesinin temini için C. Başsavcılığı'na müzekkere yazılmasına, 18.6.1990 gününde istem gibi yasal çoğunlukla karar verildi.