 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/150
K: 1990/171
T: 11.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Görevi kötüye kullanmak suçundan sanık Tahir Aktaş'ın beraatine ilişkin İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesince 22.12.1989 gün 318/627 sayı ile verilen hükmün katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi 9.2.1989 gün 8282/481 sayı ile;
"Oluşa, dosya içeriğine, tanık anlatımlarına, müfettiş rapor eklerine göre; Eminönü Belediye BAşkanı olan sanığın, katılanların kapı sahil yolunda 1950 yılında inşa ettirip her türlü resim ve ecrimislini ödedikleri ve ruhsatlı olarak işlettikleri lokantalarının 4.2.1982 gününde mühürlenmesi ve 8.3.1982 gününde işletme ruhsatının iptal edilmesi durumundan yararlanarak katılanlardan Metin ve Şevki'nin Eminönü Belediye Meclis üyesi Kemal Şengün'ü %50 karla ortak edinmek kayıt ve şartıyla tekrar işleteceğini söylemesi üzerine katılanlar Kemal Şengün arasında İstanbul 15. noterliğince 1.6.1984 gün ve 1542 sayılı adi ortaklık sözleşmesinin yapıldığı, sermaye iştiraki olmayarak sadece %25 karla katılanların ortağı durumuna gelen Kemal Şengün'e kar verilmediğini gördüğünde Danıştay 9. Dairesinin 9.6.1974 gün ve 1511/594 sayılı kararı ile itirazı red olunan İstanbul Temyiz Komisyon kararına rağmen, ortaklığı sağlamak maksadıyla, 1982-1985 yıllarını kapsayacak şekilde 11.584.785 lira işgaliye harcı tahakkuk ettirdiği bu baskıya rağmen katılanlarca %50 kar ortaklığının kabul edilmemesi üzerine de tebligat yaptırmadan verdiği sözlü emirle 5.4.1985 günü lokantayı yıktırdığı, daha sonra verdiği izinle 10.7.1985 günü aynı yerde işgaliye adı altında 3. kişilerin gazino ve çay bahçesi kurma ve işletmelerini sağladığı anlaşılmış ve tahakkuk ettirdiği işgaliye harcının, Danıştay 9. Dairesinin 30.10.1987 günlü kararları ile onanarak kesinleşen İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin 20.9.1985 ve 19.2.1986 günlü kararları ile kaldırıldığı tesbit edilmiştir.
Geçici bir tesis olmadığı kesinleşen ilamlarla sabit olan iskana elverişli ve devamlılık arzeden lokantayı, %50 kar ortaklığı olanağı verilmemesi üzerine tahliye ve yıkım için gerekli mahkeme ve Encümen kararlarını almadan keyfi tutum ve davranış sonucu yıktırması ve daha sonra bu arsayı imar durumuna uygun olarak düzenlemesi gerekirken kanun ve düzenin gösterdiği usul ve esaslar dışına çıkarak yetkisi olmadığı halde, ihaleye çıkarmadan dilediği kişilere ve dilediği bedelle izin vermek suretiyle işgaliye adı altında, aynı yere kişilere ve dilediği bedelle izin vermek suretiyle işgaliye adı altında, aynı yere üçüncü kişilerin tesis kurmasını ve işletmesini sağladığı sübuta erdiği, tanıklık ve belgelerle değerlendirildiğinde iddianın inandırıcı ve tüm kanıtların sanığın görevini kötüye kullandığı şeklinde kesin bir sonuca varmaya elverişli bulunduğu ve suçun oluştuğu gözetilmeden, oluşa ve kanıtlara aykırı kabul ve gerekçe ile ve ihtisasa dayalı bir konu olmadığı halde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda verilen rapora dayanılarak sanığın beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden ve oyçokluğuyla hükmü bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise 22.12.1989 gün 318/627 sayı ile; Sanığın Partisi üyesi olduğu söylenen Kemal Şengün'ü yararlandırma amacı ile katılanlara bakkı yaptığı, kaçak yapıyı özel bir amaçla yıktırdığı saptanamadığı, kaldı ki 6785 sayılı İmar yasasının olayda uygulama yeri bulunmadığı, yıkım için 775 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca Encümenden yıkım mahkemeden tahliye kararı alınmasına gerek bulunmadığı, 1580 sayılı yasanın 15/11 ve 99. maddeleri uyarınca bu yetkiyi kullanabileceği ve 2464 Sayılı YAsanın 52. maddesi uyarınca da yıkımdan sonra ihalesiz geçici tesis kurulmasına izin verebileceği gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümde katılanlar vekili ve C.Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya C.Başsavcılığının "Onama" istekli 10.5.1990 gün 4/1692 SAyılı Tebliğnamesiyle, 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Olayın geliştiği tarihlerde Eminönü Belediye Başkanı olan sanığın, katılanlar tarafından Kumkapı sahil yolunda 1950 yılında inşa edilip, her türlü resim ve ecrimislini ödeyerek, ruhsatlı olarak 4.2.1982 tarihine kadar işlettikleri lokantalarının, bu tarihte mühürlenmesi ve 8.3.1982 tarihinde de işletme ruhsatının iptal edilmesi nedeniyle, lokantanın yeniden faaliyete geçirilmesi yolunda kendisinden istekte bulunan katılanlara, Kemal Şengün'ü %50 oranla ve en az beş sene süreli olmak üzere kar ortağı yapmak koşuluyla faailetine izin verileceğini söylediği, bunun üzerine katılanlarla Kemal Şengün arasında İstanbul 15. Noterliğince 1.6.1984 gün ve 15427 sayılı adi ortaklık sözleşmesinin yapıldığı, sermaye katılımı olmayan sadece % 25 karla katılanların ortağı durumuna gelen Kemal Şengün'e % 50 kar verilmediğini ve sözleşmenin bir yıl süreli yapıldığını gören sanığın, daha önce Danıştay 9. Dairesinin 9.6.1974 gün 1511/594 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen İstanbul Temyiz Komisyonu kararına rağmen, katılanlara baskı yapmak ve ortaklığı sağlamak amacıyla 1982-1985 yıllarını kapsayacak biçimde 11.584.785 lira işgaliye harcı tahakkuk ettirdiği, bu baskıya rağmen katılanlarca % 50 kar ortaklığının kabul edilmemesi üzerine, Encümenden yıkım, mahkemesinden tahliye kararı almadan, verdiği sözlü emirle 5.4.1985 günü sabit tesis niteliğindeki lokantayı yıktırdığı, daha sonrada verdiği izinle 10.7.1986 günü kamu malı niteliğindeki projesinde yeşil alan olarak belirlenmiş bu sahaya geçici tesis kurdurarak üçüncü kişilerin gazino ve çay bahçesi işletmelerini sağladığı iddia, bunu doğrulayan tanıklar Hikmet Bozanoğlu, Kemal Şengün, Settar Özer, İzzet Bozkurt'un aşamalarda tutarlılık gösteren anlatımları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkeme katılanlara ait lokantanın yıktırılmasında ve üçüncü kişilere gazino ve çay bahçesi işletilmek üzere verilmesinde sanığın yasal yetkisini kullandığı, özel bir saikle hareket ettiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle suçun sübuta ermediğini kabul ederken, Özel Daire yukarda açıklanan oluşun, yüklenen suçu oluşturduğu görüşüyle hükmü bozmuştur.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın konusu suçun, sübuta ermediği ve açıklanan oluşun yüklenen suçun yasal unsurlarını oluşturup oluşturmadığı hususlarıdır.
Sonuca ulaşabilmek için olayı iki yönden irdelemek gerekir.
Şöyle ki:
1 - Olay tarihinde Belediye Başkanı olan sanığın Encümenden yıkım, Mahkemesinden tahliye kararı almadan lokantayı yıktırarak, planına uygun kullanılmasını sağlamak yerine, üçüncü kişilere gazino ve çay bahçesi işletilmek üzere işgaline izin vermesi eyleminin yasalara uygun bulunup bulunmadığı,
2 - Açıklanan bu eylem yasalara uygun bulunsa bile, sanığın katılanlara zarar, ortak alınmasını önerdiği Kemal Şengün'e çıkar sağlamak Özel saiki ile hareket edip etmediği,
hususları, sorunun çözümüne açıklık kavuşturacaktır.
Sanığın açıklanan bu eylemlerinin yasal olup olmadığını saptayabilmek için 66785 sayılı İmar Yasasının 1., 21. ve 22. maddeleri ile 775 Sayılı Gecekondu yapımı hakkında yasanın 18. maddelerine bakmak gerekir.
6785 Sayılı İmar Yasasının 1. maddesine göre "Belediye sınırları içindeki resmi ve hususi bütün yapılan bu kanun hükümlerine tabidir."
Aynı Yasanın 21. maddesinde; ".. mal sahibine yukarda belirtilen şekilde yapılacak tebligat üzerine azami 15 gün içerisinde boşalttırılmadığı takdirde mahalli sulh hukuk hakimliğinin belediyeden yazılacak tezkere üzerine vereceği izinle zabıta kuvvetiyle boşaltılıp.."
22. maddede ise, ".. keyfiyet mal sahibine tebliğ tarihinden üç gün içinde Belediye Encümenine bildirilerek yıkma kararı istenir.."
Hükümlerini içerirken,
775 Sayılı Gecekondu yapımı hakkındaki yasanın 18. maddesinde ise;
"Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra Belediye sınırları içinde veya dışında belediyeler ..yerlerde yapılacak daimi veya geçici bütün izinsiz yapılar inşa sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun hiç bir karar alınmasına lüzum kalmaksızın Belediye zabıtası tarafından derhal yıktırılır"
Hükmünü taşımaktadır.
775 Sayılı Gecekondu yapımı hakkındaki yasa 30 Temmuz 1966 gün ve 12362 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanarak yürürlüğe girdiğinden, yıkım konusu olan lokantanın daha önceki tarihte (1950 yılı) inşa edilmiş ve faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle 775 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamıdışında kalmaktadır. Zira maddede yasanın yürürlüğe girdikten sonra yapılacak izinsiz yapıları kapsadığı açıkça belirtilmektedir.
O halde olayı 6785 Sayılı İmar Yasasının 21. ve 22. maddeleri çerçevesinde değerlendirmek zorunludur. Bu maddelere göre de Belediye Encümeninden yıkım, Sulh Hukuk Mahkemesinden tahliye kararı almak gerekir.
Sanık Belediye Başkanı bu yasal düzenlemelere uymamıştır. Eyleminin yasalara uygun olduğu söylenemez.
Kaldı ki yukarıda açıklanan oluş kısmında belirtildiği gibi, lokantanın mühürlenmiş ve işletme ruhsatının iptal edilmiş olmasından yararlanarak, kendine yakın Kemal Şengün'ün kar ortağı yapılmasını sağlamak amacıyla 1982-1985 yıllarını kapsayacak şekilde 11.584.785 lira işgaliye harcı tahakkuk ettirilerek, katılanlar üzerinde baskı kurmak istemesi, bunu sağlayamayınca lokantayı yıktırıp, 3. kişilere aynı biçimde vermesi yakını Kemal Şengün'e çıkar sağlamak özel (kast) ile hareket ettiğini göstermektedir.
Bu itibarla sanığın üzerine yüklenen görevi kötüye kullanmak suçu yasal unsurlarıyla oluşmuştur ve sabittir. Direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, katılanlar vekili ve C.Savcısının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak direnme hükmünün bozulmasına 11.6.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.