Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1990/136
K: 1990/158
T: 04.06.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Sanık Muharrem'in TCY.nın 513/2, 522; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 33.750 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Çorum-Ortaköy Sulh Ceza Mahkemesi)nce verilen 23.11.1989 gün 209/156 sayılı hükmün C. Savcısı tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Daire,i 9.4.1990 gün 2675/3530 sayı ile;
"Muhtar olan sanığın, köy tüzel kişiliğine ait taşınmaza, görevi ile ilgili olmayarak diğer köylüler gibi tecavüz etmesi nedeniyle hakkında Memurun Muhakemat Yasası uygulanmayacağı, eyleminin TCY.nın 513/2. maddesineuygun bulunduğu, suçun gerçek kişiye karşı işlenmemiş olması ve kendi fiiline karşı görevli bulunmaması nedeniyle TCY.nın 251. maddesi uygulanamayacağından tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmeyerek hükmün onanmasına" karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 15.5.1990 günn 33 sayı ile;
"TCY.nın 251. maddesinin uygulanabilmesi için "cürmün bir kimse aleyhine işlenmesi gerektiği" öğesi dar yorumlanmamalıdır. Köy muhtarları, köye ait taşınmazları korumakla görevlidirler. Muhtarların, köy mallarına tecavüzleri halinde, korumakla görevli oldukları yerlere elattıklarının kabulü ile TCY.nın 251. maddesi uygulanmalıdır." gerekçesiyle itiraz ederek Özel Daire onama kararının kaldırılmasını ve hükmün bozulmasını talep etmiştir.
Dosya, birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Köy muhtarı olan sanığın, şahsı adına köy merasına tecavüz ettiği olayda TCY.nın 251. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 13.3.1989 gün 535/96 sayılı kararında açıklandığı üzere, köy tüzel kişiliğinin malı olup köylünün ortaklaşa yararlandığı yerlere tecavüz eden ve köy orta malını korumakla görevli olan köy muhtarları hakkında, genel bir hüküm olan TCY.nın 240. maddesinin tatbiki olanaksız olup, aynı Yasanın 513. maddesi ile uygulama yapılması gerekmektedir.
Ceza Yasasının 251. maddesinde; "bir memur VAZİFE ESNASINDA bir kimse aleyhine bir cürüm işlerse kanunda yazılı olmayan hallerde o cürme kanunen terettüp eden ceza üçte birden yarısına kadar artırılır" hükmü yer almaktadır.
Maddenin, yasaya konuluş amacı, memurluk durumunun suçun unsurlarından veya açıkça cezayı arttırıcı sebeplerden sayılmadığı bütün hallerde, memurun görevliye ilgili bulunan suçlardan dolayı cezasının arttırılmasıdır. Sonucu bakımından bütün suçlar, suça hedef olan varlığın sahibi bulunan kişi aleyhine işlenmiş demektir. Esasen hukuk düzeni kişiyi korumak üzere kurulmuş bir düzendir.
O halde, 251. maddenin yasaya konuluşu ile güdülen amaç karşısında, kişinin canına, malına ırz ve namusuna şeref ve haysiyeti aleyhine işlenebilecek bütün cürümlerde anılan hüküm uygulanmalıdır.
Maddede yer alan "bir kimse" tabiri ile, mağdur açısından özel-tüzel kişi ayırımı yapılmamıştır. Böyle bir ayırımada gerek yoktur. Çünkü, mülkiyet kime ait olursa olsun, devlet memuru yüklenen suçu görev esnasında işlemiş ise, cezası artırılacaktır. Yani maddenin uygulanabilmesi için, suçun "görev sırasında" işlenmesi gerekir. Suçun memuriyet görevi ile ilgili olması aranmayacak, görev yapılırken işlenip işlenmediği araştırılacaktır.
Köy muhtarının yasa gereğince her zaman görevli olması, tüm eylem ve işlemlerinde memur sayılmasını gerektirmez. Örneğin ırza geçme suçunu işlemesinin, hırsızlık yapmasının görevi ile ilgisi yoktur. Fakat bu suçların muhtarlık görevinin ifası; örneğin alınan karar gereği imece usulü çalışılırken veya yetkili makamlarca verilen bir emrin tebliği, yakalanan bir suçlunun görevlilere teslimi sırasında işlenirse TCY.nın 251. maddesi uygulanacaktır.
Olayımızda sanık yasal bir görevi ifa ederken meraya tecavüz etmemiş, kişisel çıkarı için köy merasını sürmüştür. Bu nedenle, olayda "görev esnası" koşulu gerçekleşmediğinden TCY.nın 251. maddesiyle cezanın arttırılması olanaksızdır. İtirazın değişik bu gerekçeyle reddine karar verilmelidir.
 
SONUÇ : Yukarda açıklanan değişik gerekçeyle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 4.6.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini