 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/5-306
K: 1989/367
T: 27.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
765/m.431
DAVA : Sanık Hasan'ın, 8.11.1980 doğumlu mağduru kaçırıp ırzına tasaddide bulunmak suçlarından TCK.nun 431 , 59, 415/1 , 59 ve 74 ncü maddeleri uyarınca 4 sene 2 ay ağır hapis ve 1 sene 8 ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına ilişkin, ( Altındağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi )nden verilen 2.3.1989 gün ve 1988/159-1989/28 sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine 5. Ceza Dairesince incelenerek 16.8.1989 gün ve 2827/3804 sayı ile;
".....Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine Ancak;
Sanığın 8 yaşı içindeki mağduru evlerinin bitişiğindeki inşaata sokmasının ırza tasaddide bulunmak için yer tedariki niteliğinde bulunduğu nazara alınmadan sanığa TCK.nun 431 inci maddesinin de uygulanması suretiyle ceza tayini..."
İsabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 28.9.1989 gün ve 1988/159-1989/28 sayı ile;
"....Küçük mağduru bulunduğu yerden alarak onu kendi hakimiyet sahasına kaçırıp alıkoyan sanığın eyleminde kaçırma suçu oluşmuştur..." biçimindeki açıklamalarla direnmiştir.
Bu hükmün de sanık vekili tarafından süresinde temyizi üzerine dosya C. Başsavcılığının bozma isteyen 20.10.1989 gün ve 5016 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu;
KARAR : Yerel Mahkemenin 2.3.1989 gün ve 1988/159-1989/28 sayılı hükmü Özel Dairece bozulmakla ortadan kalktığı, böylelikle de infaz yeteneğini yitirdiği halde, bu hükmün ırz ve namusa tasaddide bulunmak suçuyla ilgili kısmının kesinleştirilerek infaza verilmesi ve direnme kararında da aynı suçtan hüküm kurulması yasaya aykırı olduğundan "kesinleştirme ve infaza verme işlemleri hukuki değerden" yoksundur.
Dosya içeriğine göre;
Evi önünde oynamakta olan sekiz yaşındaki mağduru, çalıştığı bitişik inşaata çağıran sanığın onun ırz ve namusuna tasaddide bulunduğu anlaşılmaktadır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında tasaddi suçunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık kaçırma suçuna ilişkindir.
TCK.nun 431 inci maddesinde yazılı suçun oluşması için 12 yaşından küçük olan bir kimsenin şehvet hissiyle kendi egemenlik alanından sanığın egemenlik alanına nakledilmesi gerekir.
İncelenen dosyada mağdurun 12 yaşından küçük ve sanığın da şehvet hissiyle hareket ettiği saptanmışsa da, mağdurun kendi egemenlik alanından, sanığın egemenlik alanına nakledildiği söylenemez. Çünkü, mağdurun götürülüp tasaddi suçunun istendiği inşaat, onun evine bitişik ve oynadığı yere 10-12 metre uzaklıktadır. Olay sırasında üst katlarında başka işçilerin de çalıştığı bu inşaatın duvarları ve pencereleri yapılmadığı için dışarıdan içerisi rahatlıkla görülebilmektedir. Bu nitelikteki bir yer sanığın egemenlik alanı olarak kabul edilemeyeceği gibi mesafe açısından da mağdurun egemenlik alanı içinde kalmaktadır. Sanığın eylemi açıkta gerçekleştiremeyeceğini düşündüğü tasaddi suçunu çevrede bulunanlardan gizlemek ve gerçekleştirmek amacına yönelik yer tedariki niteliğindedir.
Bu nedenle Özel Daire bozma kararı yerinde olduğundan Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyesi mağduru kendi güvenlik alanından sanığın güvenlik alanına nakledildiğini belirterek Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanması yönünden oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, bozma gerekçesine göre sanığın tahliyesine 27.11.1989 gününde isteme uygun olarak çoğunlukla karar verildi.