 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/317
K: 1989/400
T: 18.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 6831 sayılı Orman Yasasına aykırı davranmak suçundan sanık Ömer'in anılan yasanın 91/5 - son TCK.nun 59 ve 647 sayılı yasanın 6. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis ve 12.500 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına verilen cezanın ertelenmesine ve suç aleti baltanın zoralımına ilişkin Ermenek Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 21.4.1988 gün ve 1987/431 - 1988/128 sayılı hüküm sanığın temyizi üzerine 3. Ceza Dairesince incelenerek 7.2.1989 gün ve 7662/847 sayı ile;
".. Sanığın tutanağı sanığın savunması iddianamede tavsif kabul ve uygulamaya göre 14.12.1989 gün yürürlüğe giren 3506 sayılı yasa ile değişik TCK.nun 119. maddesi uyarınca sanık hakında Orman Yasasının 91/5 maddesine göre hüküm kurulan davada sözü edilen değişik yasa maddesi gereğince işlem yapılması lüzumu " isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 24.5.1989 gün v 56/195 sayı ile;
"... Sanığın eylemine uyan 6831 sayılı yasanın 91/5 - son maddesi 3 aydan 9 aya kadar hapis ve 15.000 liradan 90.000 liraya kadar ağır para cezasını öngördüğünden olayda TCK.nun 119. maddesinin uygulama koşulları bulunmamaktadır, biçimindeki açıklamalarla direnmiştir.
Bu hükmün de C. Savcısı ve sanık tarafından süresinde temyizi üzerine dosya C. Başsavcılığının bozma isteyen 2.11.1989 gün ve 91/4 sayılı tebeliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Dosya içeriğine göre;
Sanık, nüfusuna kayıtlı ve fiilen oturmadığı Yerbağı Köyü sınırları içinde kalan ormanda başkaları tarafından önceden kesilerek ormana terk edilmiş Kızılçam ağaçlarını parçalayıp odun yaparken yakalanmış 6831 sayılı yasanın 91/3-son ve TCK.nun 36. maddeleri uyarınca cezalandırılmak üzere hakkında kamu davası açılmıştır.
Sanığın eylemi Orman yasasının 91/5-son maddesine uygun görülerek hüküm kurulmuştur.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık önödemeyi düzenleyen TCK.nun 119. maddesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.
3506 sayılı yasa ile değişik TCK.unun 119. maddesi
"Yalnız para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın yukarı haddi üç ayı aşmayan suçun faili :
1 - Para cezası maktu ise bu miktarı aşağı ve yukarı hadleri gösterilmiş ise aşağı haddini
2 - Hürriyeti bağlayıcı cezanın aşağı haddinin her gün için 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının 1 numaraları bendinde belirtilen aşağı hadler üzerinde karşılayan miktarını
3 - Hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte para cezası da öngörülmüş ise, hürriyeti bağlayıcı ceza için yukarıdaki şekilde belirlenecek miktar ile para cezasının aşağı haddini,
Soruşturma giderleri ile birlikte Cumhuriyet Savcılığınca yapılacak tebliğden itibaren 10 gün içinde merciine ödediği takdirde hakkında kamu davası açılamaz"
2896 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Orman Yasasının 91. maddesinin beşinci fıkrası
".. 14. maddenin A ve B bentleriyle yasak edilen ve yukarıdaki fıkralarda yazılı bulunmayan fiilleri işleyenler bir aydan üç aya kadar hapis ve beşbin liradan otuz bin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.
Son fıkra;
"..14. maddelerdeki suçları suçun işlendiği orman içi köyde oturanlar dışındakilerin işlemesi halinde yukarıdaki cezalar iki misli artırılır"
Hükümlerini içermektedir.
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere eylemin sadece Orman Yasasının 91/5. maddesine uygun bulunması halinde TCK.unun 119. maddesiyle uygulama yapılacağı açıktır.
İncelenen olayda eylem aynı yasanın 91/5 - son maddesine uygun bulunduğuna göre bu durumda da 119. madde hükümleri uygulanabilir mi, çözümlenecek sorun budur.
6831 sayılı yasanın 91. maddesinin son fıkrası veya benzer nitelikteki hükümler yeni bir suç tipi yaratmayan suçun kendisine değil derecesine tesir eden eyleme veya kişiye bağlı ağırlaştırıcı veya hafifletici unsurlardır. Bu unsurlar temel cezanın saptanmasında belirleyici durumunda olduklarından önödeme uygulamasında gözönüne alınmaları gerekir. Çünkü önödemede bulunabilmek için eylemin bütün unsurları itibariyle müstelzim olduğu ceza miktarının (Temel cezanın) 119. maddede öngörülen sınırlar içinde kalması gerekmektedir.
Bu husus değişik bir biçimde 11.4.1983 gün ve 1983/2/2 sayılı içtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır.
Karara göre C. Savcısı herhangi bir nedenle önödeme önerisinde bulunmadan dava açarsa mahkeme iddianamedeki nitelemeye veya değişen suç niteliğine göre önödeme önerisinde bulunmaya mecburdur.
Bir örnekle açıklarsak TCK.unun 518/1. maddesine muhalefetten açılan bir davada suç aynı maddenin 2 veya 3. fıkralarında yazılı suçlardan birisine dönüşürse 518/1. madde önödeme kapsamına girmediği halde mahkeme değişen bu suç niteliğine göre sanığa önödeme önerisinde bulunacaktır.
Temel Ceza ancak suçun niteliği saptandıktan sonra belirlenebileceğinden anılan bu karardan da önödeme uygulamasından eylemin bütün unsurları itibariyle müstelzim olduğu ceza miktarına bakılması gerektiği sonucu çıkmaktadır.
Ancak Müstelzim olduğu Ceza itibariyle 119. madde sınırları dışında kalan bir madde uygulanırken (yaş, takdiri tahfif vs. gibi sebeplerle indirim yapılarak) belirlenen ceza bu kerre 119. madde kapsamına giren miktara inse bile artık 119. maddenin uygulanamayacağı tabidir. İncelenen olayda sanığın eylemi 6831 sayılı yasanın 91/5-son maddesine uygun olup uygulanacak temel ceza 119. maddede öngörülen sınırlar dışında kaldığından sanığa önödeme önerisinde bulunmayan Yerel Mahkemenin uygulaması yerindedir. Direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul üyeleri "TCK.nun önödemeyi düzenleyen 119. maddesi mahkemelerin işlerini azaltmaya yönelik sanık lehine hüküm içermektedir. Artırma yapan fıkralar gözetilmeden ilk fiili ve cezayı belirleyen madde esas alınarak 119. madde kapsamında kalıp kalmadığı saptanmalıdır. Aksi halde uygulama yetkisi bulunmayan C. Savcısı önödeme çıkaramıyacaktır" biçimindeki açıklamalarla Özel daire bozma kararı yönünden oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme Direnme hükmünün ONANMASINA, 18.12.1989 gününde isteme aykırı olarak oyçokluğuyla karar verildi.