 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/302
K: 1989/361
T: 20.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Kastın aşılması suretiyle adam öldürmek suçundan sanık Atillanın TCY.nın 452/2, 51/2, 59. maddeleri uyarınca 1 sene 4 ay 20 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Erzincan Ağır Ceza mahkemesince 21.2.1989 gün ve 66/13 sayı ile verilen hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 1. Ceza dairesi 27.6.1989 gün ve 1188/2121 sayı ile,
("Olay tarihinde Belediye başkanlığından izin alarak belediye bahçesinde meşrubat vermek istediği ve havuz başına masa koymak isterken öldürülen hücumuna uğradığı hakeret maruz kalıp dövüldüğü" oluşa uygun şekilde Yerel Mahkemecede kabul edilen sanık Atillanın tarafsız görgü tanıkları Mehmet, Bünyamin Hamzanın beyanlarından olay sırasında etkili eylemde bulunmak kastı ile hareket etmediğinin anlaşılması, hastanede muayenesi yapıldıktan sonraevine gönderilen ve bu olaydan dört saat kadar sonra cuma namazını kıldığı sırada fenalaşarak "akut istemik kalp hastalığından" ölen ve kronik kalp hastası olan öldürülen Arif hakkında adli Tıp Genel kurulunca düzenlenen 8.12.1982 gün ve 94 sayılı raporda "ölenin hastanede yatmayıp namaz kılma şeklinde bedeni sarfına sebebiyet veren hareketlerine hastalığın artmasında katkısının bulunacağının da belirtilmiş olduğu gözönünde alındığında beraatine karar verilmesinde zorunluluk olduğu halde yazılı şekilde cezalandırılması isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme ise 7.9.1989 gün ve 74/79 sayı ile, önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümde sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile temyizi üzerine dosya C. Başsavcılığının daire kararı doğrultusunda bozma isteyen 23.10.1989 günü ve 3000 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : İncelenen dosyaya göre
Belediye bahçesinde oturanlara meşrubat satmak için Belediye başkanlığından izin alan ve bu amaçla, bahçedeki havuz başına masa yerleştirmeye başlayan sanığın bu hareketini gören ölen Arif sanığa saldırarak vurmaya başlamış kendini savunmak durumunda kalan sanık ise elinin iç kısmı ile karşılık vererek ölene karşı koymaya çalışmıştır. Araya girenlerin müdahalesi ile yatışan olaya polis el koyarak her ikisini de karakola götürmüş ifadelerine başvurup sağlık ocağına göndererek raporların aldırmış sağlık ocağından tekrar karakola döndüklerinde fenalaşan öleni hastaneye sevketmiş herhangi bir bulguya rastlanamayınca hastaneden ayrılan ölen cuma namazı kılmak üzere sıcak ve havasız bodrum katta bulunan mescide gitmiş namaz kıldığı sırada fenalaşarak "akut istemik kalp hastalığından" ölmüştür.
Oluşun yukarda açıklanan biçimde başlayarak gelişip sonuçlandığı iddia savunma tanık anlatımları otopsi tutanağı, adli tıp 1. ihtisas kurulunun 15.4.1987 gün ve 2.9.1987 günlü raporları ile Adli Tıp Genel Kurulunun 8.12.1988 günlü raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Sanık ile ölen arasındaki olay sabah saat 09.00 sıralarında vuku bulmuş ölüm ise cuma namazı sırasında ve bu olaydan 4 saat sonraki bir zaman diliminde meydana gelmiştir. Ölenin olay öncesine dayalı kronik kalp hastası olduğu müdavim hekim Coşkun'un anlatımı ve bu husustaki belgelerden anlaşılmaktadır.
Ölen sanıkla aralarında vukubulan olaydan sona karakolda maruz kaldığı rahatsızlanmaya aldırmaksızın Cuma namazına giderek bedeni güç sarfına sebebiyet veren davranışlarda bulunmuştur. Her ne kadar sanık ile ölen arasındaki olayın vukuundan ölümün meydana geldiği ana kadar geçen zaman dilimi başlıbaşına TCY.nın 452/2. maddesine uyan suçun oluşmayacağını kabule yeterli olmamakla beraber geçen bu zaman dilimi içerisinde ölenin bedeni güç sarfına yolaçacak biçimdeki hakeretleri (sıcak ve havasız mescitte namaz kılma, karakol hastane ev ve mescit arasındaki yürüyüşleri stres oluşturacak veya var olan stresi artıracak özelliği kuşkusuz polis karakolundaki durumu) ölende önceden var olan ve failce bilinmeyen sebebi olumsuz biçimde harekete geçirerek failin fiili ile meydana gelen ölüm olayı arasındaki nedensellik "illiyet" bağının kesilmesine yol açmıştır. TCY.nın 452/2. maddesinin uygulanabilmesi için fail tarafından yapılan etkili eylemin ölende önceden varolan ve failce bilinmeyen sebebi olumsuz biçimde harekete geçirerek ölümü doğurması gerekir. Failin etkili eyleminden sonra uzunca sayılabilecek bir zaman dilimi geçmiş ve bu zaman diliminde oluşan başka olayların doğurduğu ortam nedeniyle ölüm meydana gelmişse, etkili eylem ile oluşan başka olayların doğurduğu ortam nedeniyle ölüm meydana gelmişse etki eylem ile oluşan ölüm arasında nedensellik (illiet) bağı kurulamayacağından failin uygulanan madde ile sorumlu tutulmasını kabul etmek olanaklı değildir.
Bu itibarla sanığın eylemi ile ölüm arasındaki zaman diliminde oluşan olaylar nedensellik (illiyet) bağını kestiğinden açıklanan bu değişik gerekçe ile özel daire bozması isabetlidir. Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere sanık vekilinin temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Yerel Mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu değişik gerekçe ile BOZULMASINA 20.11.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.