 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/225
K: 1989/289
T: 09.10.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hırsızlık suçundan sanık Ç.E.'nin TCK.nun 493/2, 522, 55/3. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesince 19.4.1988 gün 60/166 sayı ile verilen hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayaı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 13.10.1988 gün ve 8519/11008 sayı ile,
(Müşteki bütün ifadelerinde aracın kapısını kilitlediğini hatırlamadığını ileri sürmüş, sanıklarda kolaylıkla kapıyı açtıklarını savunduklarına göre kuşku sanık yararına ilkesinden hareketle TCK. 491/2. madde yerine yazılı madde ile uygulama yapılması..) isabetsizliğinden bozmuş ve temyiz etmeyen sanık S.D.'yide, bozmadan yararlandırmıştır.
Yerel Mahkeme ise; 22.12.1988 gün ve 339/495 sayı ile;
(Kapının durumunu en iyi bilecek kişi suçu işleyendir. Şikayetçinin anlatımına dayanılarak eylem nitelendirilemez. Sanıklar hükmü temyiz etmeyen diğer sanık S.D. aracın kapısını kolaylıkla açtıklarını ileri sürmemişler, kilitli kapıyı bıçakla açtıklarını ileri sürmemişler, kilitli kapıyı bıçakla açtıklarını açıkça ve ayrıntılı biçimde belirtmişlerdir. Kuşkulu bir durum bulunmamaktadır.) biçimindeki gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de, üst C. Savcısı tarafından suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında 3506 sayılı yasa ile değişik 647 sayılı yasanın 4. maddesinin uygulanmaması nedeniyle temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay C. Başsavcılığının bozma isteyen 1.3.1989 gün ve 817 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca incelenip 3.4.1989 gün ve 74/132 sayı ile yokluğunda verilen kararın sanığa tebliği ile iadesi için dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilerek C. Başsavcılığına verilmesi üzerine sanığa tebligat yapılarak dosya kurula gönderilmekle Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Dosyaya göre;
Müşteki A.Ö. aşamalardaki tüm beyanlarında otosunun kapısını açık bırakıp bırakmadığını bilmediğini ve açılırken bir zorlama yapılmadığını söylemiştir.
Sanık Ç.E. ile hükümlülük kararını temyiz etmeyen sanık S.D.'nin hazırlık aşamasında ve duruşmadaki ifadelerinde; apartman önüne park edilen müştekiye ait kamyonun sağ kapısını sustalı bıçak ile zorlayarak açıp torpido gözünde bulunan eşyaları çaldıklarını beyan etmişler; ancak, duruşmanın son celsesinde esas hakkındaki diyecekleri sorulduğunda, aracın açık olduğunu savundukları;
Kamyon üzerinde olay sonrası yapılan incelemede düzenlenen 25.8.1987 günlü tutanakla müştekiye ait 06 - Pal - 71 plaka sayılı kamyonet üzerinde yapılan görgü ve tesbitte; kapılarında herhangi bir zorlama izine rastlanmamıştır. Muhtemelen anahtar uydurmak suretiyle veya kapıların açık olmasından dolayı meçhul hırsızların şoför mahalline girerek hırsızlık olayını gerçekleştirdikleri saptanmıştır.
Görülüyorki; müşteki tüm ifadelerinde kamyonunun kapısını kilitlediğini hatırlayamadığını ve otosunda hasar ve zorlama olmadığını beyan etmiş ve müştekinin bu beyanı görgü ve tesbit tutanağı içeriği ile doğrulanmıştır.
Bu durum ve sustalı bıçakla yapılacak zorlamada kapı üzerinde bıçak izi husule gelmesinin muhakkak olması karşısında, sanıkların son celsede geri aldıkları hazırlık ifadelerinin gerçeği yansıttığının kabulü mümkün değildir.
O halde müştekinin değişmeyen samimi ifadesi, bu ifadeyi doğrulayan görgü ve tesbit tutanağı içeriğine göre TCK. 491/2. maddesi uyarınca hükümlülük kararı verilmesi gerekir.
Bu itibarla Üst C. Savcısının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün açıklanan bu nedenle ve 3506 sayılı yasa ile 647 sayılı yasanın 3 ve 4. maddelerinde yazılı kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın sınırının bir yıla çıkarıldığı göz önünde tutulmayarak suç tarihinde 18 yaşını bitirmeyen sanıklara verilen bir yıl hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yazılı tedbirlerden birisine çevrilmemesinin yasaya aykırılığından dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Tebliğnamedeki istem gibi direnme hükmünün yukarıda açıklanan iki nedenden BOZULMASINA, ve bozmadan hükmü temyiz etmeyen sanık S.D.'nin de yararlandırılmasına 9.10.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.