 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/1-286
K: 1989/342
T: 13.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
765/m.452/1,51
Hasan'ı kasten öldürmekten sanık Fevzi'nin, TCK.nun 448, 51/1, 59, 31, 33, 36. maddeleri uyarınca 15 sene ağır hapis ve fer'i cezalarla cezalandırılmasına ilişkin, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 30.1.1989 gün ve 213/11 sayı ile verilen hüküm re'sen temyize tabi bulunmakla beraber sanık vekili tarafından da temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 27.4.1989 gün ve 1355/1415 sayı ile;
( 1- Semt sinemasında bulundukları sırada maktulün, önünde eşi ile birlikte oturan bir hanıma sarkıntılıkta bulunduğu iddiası ile maktul ile hüviyetleri saptanamayan hanım ve eşinin yaptıkları tartışmaya sinema müdürü müdahale ederek barıştırmış ve sarkıntılıkta bulunulan hanım ve eşi sinemayı terketmelerine rağmen, sinema çıkışında sanık maktule, "yaşlı bir adamsın, sarkıntılık etmeye utanmıyormusun, bir daha bu sinemaya gelme" diyerek bir tokat atmış ve bu suretle sanığın başlattığı olayda maktulün, sanığın üzerine yürümesi ile sanığın üzerinde taşıdığı vasıfsız bıçağı maktule bir kez vurup sol uyluk ön yüzde 2 cm. boyunda yaralamış ve olanağı varken eyleminde ısrar etmeden başka bir anlatımla tek darbe ile yetinerek olay yerinden kaçmıştır. Darbenin arteria femoralisi kesmesi sonucu dış kanamadan ölmüştür. Bu hususun sanığın savunmaları, otopsi tutanağı ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmış olması itibariyle, sanığın maktulün hayati nahiyelerinden yaralamaması ve birden fazla darbe vurma olanağı varken tek darbe ile yetinmesi ile uyluk nahiyesini seçmesi karşısında öldürme kastının varlığını ileri sürmek mümkün değildir. Bu oluşa göre sanığın müessir kastı sonucu öldürmek başka bir ifade ile kastı aşan cürümden, TCK.nun 452/1. madde ile hükümlülüğüne karar verilmesi gerekirken, kasten öldürdüğünün kabulü ve yazılı maddelerle cezalandırılması,
2- Sinema çıkışı, kendisini ilgilendirmediği halde maktule "yaşlı bir insansın, kadına sarkıntılıkta bulunmaya utanmıyormusun" diyerek yumruk vurması suretiyle olayı başlatan sanığın tahrikten yararlanamayacağının düşünülmemesi... ) isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel mahkeme ise, 10.7.1988 gün ve 184/182 sayı ile, ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükümde re'sen temyize tabi olup sanık vekili tarafından da süresinde verilen dilekçe ile temyiz. edilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın 11.10.1989 gün ve 2813 sayılı bozma isteyen tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmiş olmakla; Ceza Genel Kurulu'nda okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosyaya göre:
Öldürülen Hasan'ın semt sinemasında film seyrederken, sanığın önde oturan bayanın sandalyesine değmesi üzerine kimlikleri saptanamayan bayan ve kocası ile öldürülen arasında çıkan tartışmaya sinema müdürü tanık Mesut'un müdahale edip kendilerini yatıştırdığı; bir süre sonra sinemadan çıkan ölene aynı sinemada bulunan semt kabadayısı sanığın ( ... yaşlı bir adamsın, sarkıntılık etmeye utanmıyormusun, bir daha sinemaya gelme... ) diyerek bir tokat attığı, üzerine gelen öleni, sanığın sol uyluk ön yüzünden 2 cm. uzunluğunda bir yara husule getirerek yaraladığı, hastaneye götürülürken yaralının dış kanama sonucu öldüğü saptanmıştır.
11.7.1988 günlü ekspertiz raporuna göre; suçta kullanılan bıçak ağaç saplı, 15 cm. uzunluğunda, tek ağızlı bir mutfak bıçağıdır.
Açıklanan şu hale ve sanığın öldürmeye elverişli bulunan bıçağıyla maktulün hayati önemi haiz bölgelerini hedef alıp vurup öldürmesi mümkün iken böyle yapmayıp, hayati önemi haiz olmayan ayak bölgesini hedef alıp 2 cm. uzunluğunda yara husule getirecek biçimde vurması ve hiçbir mani sebep bulunmamasına rağmen hareketine son verip olay yerine gelenlere, "şahıs vuruldu, hastaneye götürün" diye bağırması ve firar etmeyerek karakola kendiliğinden "sinema önünde yaralanan şahsı ben bıçakladım" diye teslim olup bıçağını vermesi, ölümün sol uyluk ön yüz ortasına isabet edip sol arteria femoralisi 2 cm. uzunluğunda kesen tek darbe sonucu dış kanamadan meydana gelmiş bulunması ve aralarında öldürmeyi gerektirecek herhangi bir nedenin de olmaması sebepleriyle kastının öldürmek olmadığı, eylemin TCK.nun 452/1. maddesine mümas "katil kastı ile olmayan darp ve cerh veya bir müessir fiilden telefi nefis" suçunu oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Kimlikleri saptanamayan şahıslarla, öldürdüğü şahıs arasında cereyan eden ve kendisini hiç bir suretle ilgilendirmeyen olayın mahiyetini dahi bilmeden sırf kabadayılık yapmak için öldürülene yaklaşıp "kadına sarkıntılıkta bulunmaya utanmıyormusun" diye tokatlaması ve akabinde de bıçakla yaralamış bulunması gözönünde tutularak olayda sanık lehine tahrik sebebi bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla sanık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile re'sen de temyize tabi bulunan direnme hükmünün belirtilen her iki nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki isteme uygun olarak direnme hükmünün BOZULMASINA, 13.11.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.