 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/161
K: 1989/226
T: 12.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Sanığın Manisa Devlet Hastanesi mutemedi bulunduğu sırada hastane personelinin 1983, 1984, 1985 ve 1986 yıllarının muhtelif aylarına ait maaş bordrolarını düzenlerken, personelin aylık ücret, yan ödeme, zam ve tazminatlar ile sosyal haklarını, bordrolarda tam ve doğru olarak tahakkuk ettirdiği ve bu tahakkuk tutarlarından, kanuni kesintileri tam ve doğru olarak hesaplamak suretiyle şahıslar itibariyle ele geçen net paraları tesbit ettiği halde, maaş bordrosu sahifelerinin dikey toplamlarını alırken, tazminatlar sutunu toplamını fazla gösterdiği, bordrosunun son sahifesinin alt yatay toplamını alırken, aylık genel tahakkk toplamlarınıda aynı miktarda fazla gösterdiği, kesintilere ait dikey sutun toplamları tam ve doğru olarak gösterilmiş bulunduğundan tahakkuk toplamında yaratılan fazlalık, şahıslara yapılan net ödeme sütunu toplamıda aynı miktarda fazla gösterilmek suretiyle bordroların alt yatay toplamları arasında denge sağladığı; bu suretle düzenlenen bordrolar ile bu bordrolara göre düzenlediği veriler emirlerini saymanlığa verdiği, saymanlık görevlilerinin, kendisine itimat ederek gerekli incelemeleri "dikey sütün toplamlarını" yapmadan imzalamalarından yararlanarak, anılan yıllar içerisindeki değişik bordrolarla toplam 1.003.175 lirayı zincirleme bir biçimde kendisine mal ettiği, anlaşılmıştır.
KARAR : Açıklanan şu hale ve sanığın sözü edilen parayı edinmesinin düzenlediği belgelerin aldatıcı nitelikte olmalarından ileri gelmeyip, saymanlık görevlilerinin görevlerini savsayıp bordrolardaki dikey toplamları kontrol etmemelerinden kaynaklandığına ve sanığın yaptığı sahte işlemlerin saymanlıkça yapılacak olan ve basit bir kontrolle kolayca ve kesin bir biçimde meydana çıkacağından, suça konu olan maaş bordrolarında aldatıcılık yetenği yoktur.
Sanığın zincirleme bir biçimde yaptığı sahtecilik aldatıcılık yeteneği bulunmaması nedeniyle oluşan eylemin TCK. 240, 80. maddesinde tanımlanan görevi kötüye kullanmak olarak nitelendirilmesi gerekir.
Bu itibarla C. Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk oyuna katılmayan üyeler; sanığın sabit görülen eyleminin, TCK. 339/1, 80. maddelerindeki sahtecilik suçunu oluşturduğu görüşü ile itirazın reddi yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle C.Başsavcılığının 17.5.1989 gün ve 5/40 sayılı itirazının KABULÜNE ve Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkemenin 13.6.1988 gün ve 1987/191 esas, 1988/98 karar sayılı hükümlülük kararının, sanığın sabit görülen eyleminin TCK. 240, 80. maddelerinde yazılı görevi kötüye kullanmak suçunu teşkil ettiği noktasından BOZULMASINA 12.6.1989 gününde 2/3 geçen çoğunlukla karar verildi.