 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/130
K: 1989/184
T: 15.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Karşılıksız çek vermek suretiyle dolandırıcılık suçundan Altındağ 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24.4.1979 gün ve 1979/132-1979/200 sayılı kararı ile TCK. nun 503/1, 522,523/1. maddeleri uyarınca bir ay hapis ve 166 lira ağır para cezasına hükümlü Sadık'ın sabıka kayıdının Adli Sicilden silinmesine dair vaki talebinin kabulüne ilişkin anılan mahkemesince 25.1.1989 gün ve 1989/20 müteferrik sayılı kararı karşı vaki itirazın kabulü ve Altındağ 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin sözü edilen kararının kaldırılmasına dair, Merci Altındağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 26.1.1989 gün ve 37/34 sayılı karar aleyhine Adalet Bakanlığı'ndan verilen 15.2.1989 gün ve 8636 sayılı yazılı emre binaen bu işe ait dava evrakı, C. Başsavcılığı'nın 20.2.1989 gün ve 238 Y.E. sayılı ihbarnamesiyle 19.3.1985 tarihinde kabul edilen 3167 sayılı yasa ile çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin Korunması dolandırıcılık suçu olmaktan çıkarılarak özel kanuna bağlanmış bulunması dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etmekten ibaret olan sanığın eyleminin, 647 sayılı yasanın 7. maddesinin (b) bendinde tadat edilen dolandırıcılık suçu dışında bırakılmış bulunduğu ve bu hususun Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 29.12.1988 gün ve 1988/12810-14203 sayılı ilamı ile de kabul edilmiş olduğu cihetle, anılan madde uyarınca TCK.nun 2/2. maddesi muvacehesinde, itirazın reddi yerine yazılı olduğu şekilde karar ittihaz edilmiş bulunulmasında isabet görülmemiştir... görüşü ile CMUK.nun 343. maddesi uyarınca bozulması istenmiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 9.3.1989 gün ve 1407/2129 sayı ile; (Yazılı emre dayanan C. Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya münderecatına göre yerinde görüldüğünden kabulü ile karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Sadık hakkında Altındağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen kesinleşen 26.1.1989 gün ve 37/34 sayılı kararın CMUK. 343. maddesi gereğince bozulmasına) karar vermiştir.
Bu karara karşı C. Başsavcılığı, 13.4.1989 gün ve 31 sayı ile;
(1-647 sayılı Yasanın 7/B maddesinde; dolandırıcılık yüz kızartıcı suç niteliğinde görülerek adli sicildeki hükümlülük kaydının silinmesi mümkün olmayan suçlardan olduğu açıkça belirtilmiştir.
2 - Mahkumiyet hükmüne konu teşkil eden 30.12.1978 keşide tarihli ödeme vasıtası olarak verilen belge incelendiğinde, keşide yeri bulunmadığı mevcut hali ile TTK.nun 692. maddesindeki zorunlu unsurları taşımadığı görülmektedir.
3 - Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 1.6.1987 gün ve 7-95/321 sayılı örnek kararına uygun örneklemeye gerek görmediğimiz Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin müstekar uygulamalarında; TTK.nun 692. maddesindeki unsurları taşımadığı için çek sayılmayan belgeyi düzenleyen, veren ve bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığının belirlenmesi halinde sanığın eylemi, 3167 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçunu değil, unsurları bulunduğu takdirde dolandırıcılık suçunu oluşturacağı kabul edilmiştir.
Eylemin bugün işlendiği varsayımı ile hareket edilse bile 19.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3167 sayılı Yasanın 16. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü tesis edilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle TCK.nun 503. maddesine uygun olarak tesis edilen mahkumiyet hükmü, TCK.nun 2/2. maddesi gözetilerek sonradan yapılan yasal düzenleme ile 3167 sayılı Yasa kapsamı içinde mütalaa edilmesinin yasaya ve emsal uygulamalara ters düştüğü kanısındayız.
Bu nedenle özel daire kararının kaldırılması ve hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya, Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel kurulu'nda okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Ceza Genel Kurulu, 1.6.1987 gün ve 95/301 sayı ile; (..karşılığının bulunmadığı anlaşılsa dahi TTK.nun 692/5. maddesinde belirtildiği şekilde "keşide yeri" veya keşidecinin ad ve soyadının yazılı olduğu yerde herhangi bir yer adı yazılmadığından 692/son maddeye göre bu yerde keşide edildiğini kabule olanak bulunmayan ve dolayısıyla 693. madde gereğince çek sayılmayan belgeyi düzenleyerek müdahile veren sanığın eylemi, 3167 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçunu değil, unsurları gerçekleştiği takdirde dolandırıcılık suçunu oluşturacağına) karar vermiştir.
Ceza Genel Kurulu'nun bu kararı ışığı altında olaya baktığımızda
Sanığın TCK.nun 503/1, 522, 523/1. maddeleri uyarınca hükümlülüğüne konu teşkil edip karşılığı bankada bulunmayan 30.12.1978 keşide tarihli çek incelendiğinde; üzerinde "keşide yeri" nin yazılı olmadığı görülmüştür.
Bu haliyle bu belgeyi; TTK.nun 692/5. maddesine uygun biçimde düzenlenmiş bir çek olarak kabul etmek ve dolayısıyla çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkındaki 3167 sayılı Yasa kapsamında bir "çek" saymak mümkün değildir.
Açıklanan şu hale ve hükümlünün adli sicildeki sabıkasının dolandırıcılık suçuna ilişkin bulunmasına ve 674 sayılı Yasanın 7/B maddesinde, dolandırıcılık, yüz kızartıcı suç niteliğinde görülerek, adli sicilden hükümlülük kaydının silinmesi mümkün olmayan suçlardan olduğu belirtilmiş bulunmasına ve yazılı emrin "Sanığın sabit olan eyleminin hukuki nitelikte olduğu" nedenlerine dayandırılmayıp, "sonradan yürürlüğe giren 3167 sayılı Yasa ile dolandırıcılık suçu olmaktan çıkarıldığı" gerekçesine dayandırılmış bulunmasına göre yazılı emrin kapsamı dışında bir incelemeyle eylemin hukuki nitelikte olup olmadığını saptamaya şu aşamada usuli olanak bulunmamasına göre Özel Daire kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı'nın itirazının kabulü ile 6. Ceza Dairesi'nin 9.3.1989 gün ve 1407/2129 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, 15.5.1989 gününde 2/3'yi geçen çoğunlukla karar verildi.