 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1989/122
K: 1989/187
T: 15.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Konya-Ereğli C. Savcılığı'nın 14.7.1986 gün ve 470/27 saylı iddianamesiyle; (sanığın ablasının evine gelip giderken kollarında bilezik, fesinde altınlar bulunan Fatma ile kocası Neşet'i öldürüp bilezik, altın ve paralarını almayı planlayarak olay gecesi gizlice evlerinin bahçesine atlayıp saklanarak beklediği; Neşet'i odasına döndüğünde bıçaklayıp öldürdüğü; Fatma'nın dönmesini beklediği ve onu da bıçaklayıp öldürdükten sonra onun bileziklerini ve altınlarını, Neşet'in de cebindeki paraları aldıktan sonra kaçtığı) iddiasıyla TCK.nun 450/4-5. madde ve fıkraları uyarınca cezalandırılması için kamu davası açıldığı;
Sanığı yargılayan Konya-Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 15.9.1987 gün ve 46/52 sayı ile; sanığın TCK.nun 450/5. maddesi uyarınca İDAM cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği re'sen temyize tabi hükmün sanık tarafından da temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 18.2.1988 gün ve 4602/428 sayı ile;
(Zeynep isimli bir kadını öldürüp parasını alıp firar etmiş olan sanığın olay gecesi de maktüllerin evinin bahçesine gizlendiği, tuvalet için dışarı çıkan maktüle Fadime'nin fesindeki altınları görerek, bunları almak için kadın dışarda iken içeri girip maktul Neşet'ten para istediği; paranın verilmemesinden ve eve geceleyin girerek mesken masuniyetini de ihlal etmesinden ötürü maktül Neşet tarafından polise yakalatacağı uyarısına kızarak Neşet'i öldürdüğü, kapı arkasında bekleyerek odaya dönen maktüle Fadimeyi de işlediği suçun delil ve emarelerini ortadan kaldırmak ve kendisini cezadan kurtarmak için öldürdüğü, sanığın ikrarından anlaşılmıştır.
Sanığın, maktül Neşet'i öldürmekten TCK.nun 450/7-9, maktül Fadime'yi öldürmekten TCK.nun 450/9. maddeleri ile, ikrarı ile de suçun sübuta ve tavsifinin ortaya çıkmasını sağladığından hakkında TCK.nun 59. madde uygulanarak ceza tayini gerekirken TCK.nun 450/5. maddesi uygulanarak yazılı şekilde karar verilmesi..) isabetsizliğinden bozmuştur.
Bozmaya uyan yerel mahkeme, 26.4.1988 gün ve 16/25 sayı ile; 1 - Sanığın, Neşet'i öldürmekten TCK.nun 450/7-9, 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2 - Sanığın, Fadime'yi öldürmekten TCK.nun 450/9, 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına,
3 - TCK.nun 70. maddesi gereğince cezalarının toplanarak İDAM cezası ile hükümlendirilmesine karar vermiştir.
Bu kararda re'sen temyize tabi olup, sanık tarafından da temyiz edildiğinden Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek 6.10.1988 gün ve 2526/3434 sayı ile;
(TCK.nun 450/5. maddesi tek bir cezaya müncer olan mevsuf bir içtima maddesidir ve idam cezasını gerektirmeyen birden ziyade kasten öldürme suçunun, aynı sebep ve saik altında işlenmesi halinde, TCK.nun 448. maddesince mümas iki ayrı muvakkat hürriyeti bağlayıcı ceza, sözü edilen 450/5. madde ile tek bir idam cezasına ifrağ ve bu şekilde tek bir ceza tertip edilir.
Olayda, bidayeten müttehaz ilk hükümde, sanık Ali hakkında iki maktulü öldürme fiilinden ötürü mahkemece söz konusu, mevsuf içtima hükmü tatbik edilmiş ve TCK.nun 450/5. maddesiyle tek bir idam cezası tertip ve tayin olunmuştur.
Bu durumda, TCK.nun 450/5. maddesinin bünyesinde kanunen ve esasen tek bir idam cezası haline gelmiş olan ve uygulanan 450/5. maddeye göre herbiri maktül yönünden muvakkat hürriyeti bağlayıcı olması gereken her bir ceza, aleyhe temyiz olmadıkça, iki ayrı idam cezasına iblağ edilerek sanık aleyhine gidilemez ve sanık hakkıda her bir maktülü keza ayrı ayrı vasıflı şekilde öldürmüştür denilerek iki ayrı idam haline getirilemez. Bidayeten 450/5. maddeyle yasal olarak tertip edilmiş tek bir idam cezası, aleyhe temyiz olmaması nedeniyle sanık lehine müktesep hak oluşturur ve bu bir tek idam cezası sonradan iki ayrı idam cezası şeklini alamaz.
Bu itibarla, istisnai ve özel bir mevsuf içtima maddesi olan TCK.nun 450/5. maddesiyle tek bir idam cezası tertip edilip, aleyhe temyiz olmaması nedeniyle sanık lehine müktesep hak haline gelmiş plan söz konusu tek bir idam cezasının sonradan iki ayrı idam cezası şeklinde tertip ve tayin ve dolayısıyla ,tamamen yekdiğerinden ayrı hukuki müesseseler olan sanık lehine oluşmuş tek bir idam cezasını mucip özel mevsuf içtimadan sanık aleyhine olarak genel maddi içtimaya müncer şekilde sanık hakkında bir değil iki ayrı ceza verilmesi, bir idam cezası yerine iki ayrı idam ceza hükmedilmesi suretiyle hüküm kurulması...) isabetsizliğinden bozmuştur.
Yerel mahkeme ise, 14.2.1989 gün ve 69/7 sayı ile;
(Sanık hakkında verilen ilk karar TCK.nun 450/5. maddesi gereğince idam cezasıdır. Eğer bir müktesep haktan bahsedilecekse sanığın mutesep hakkı idamdır. Çünkü, ilk kararda TCK. 59. madde uygulanmamıştır. Bu karar aleyhe temyiz olmamasına rağmen sanık hakkında TCK.nun 450/7-9 yine 450/9 ve 59. maddelerinin uygulanması geretiği nedeni ile karar bozulmuş, mahkememizce bu karara uyularak iki idam cezası verildikten sonra TCK.nun 59. maddesi uygulanmıştır. Aleyle bir durum yoktur. İlk karar idam olmasına rağmen uyulan kararda iki defa müebbet ağır hapis cezası verilmiştir. ancak, suç ve cezaların içtimaına dair 70. maddesi gereğince birden ziyade müebbet ağır hapis halinde idam cezası verileceği öngörüldüğünden suçun tavsifinden ayrı ve zorunlu olarak TCK.nun 70. maddesi uygulanmıştır. Mahkememizce ilk hükümde yer verilmeyen takdire tahfif hükmünün geriye işletilmesine yasal olanak yoktur) gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
CMUK.nun 326/son maddesine göre; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet Savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz..."
Yerel mahkemenin, 15.9.1987 gün ve 46/52 sayılı ilk kararında; sanığın Neşet ve Fadime'yi aynı sebep ve saik altında öldürmekten dolayı TCK.nun 450/5. maddesi uyarınca tek bir idam cezası tertip ve tayin edilmiş ve re'sen temyiz incelemesine tabi olan bu hüküm yalnız sanık tarafından temyiz edilmiştir.
Bu durumda, TCK.nun 450/5. maddesinin bünyesinde kanunen ve esasen tek bir idam cezası haline gelmiş olan ve uygulanan 450/5. maddeye göre her bir maktül yönünden muvakkat hürriyeti balayıcı olması gereken her bir ceza, aleyhe temyiz olmadıkça iki yarı idam cezasına iblağ edilerek sanık aleyhine gidilemez ve sanık hakkında her bir maktülü ayrı ayrı vasıflı şekilde öldürmüştür denilerek TCK.nun 59. maddesi uygulanmadan belirlenen ceza ile (İDAM) bu maddenin uygulanmasından sonraki ceza aleyhe temyiz olmadığı halde gene (İdamdır) ve bu uygulama ile müktesep hak ihlal edilmemiştir demek hukuken ve mantıken mümkün olmadığından iki ayrı idam haline getirilemez.
Zira; ilk kararda TCK.nun 450/5. maddesine göre tertiş edilmiş tek idam cezası aleyhe temyiz olmedığı için sanık lehine kazanılmış hak haline gelmiştir. Bu nedenle bu tek idam cezası sonradan verilen karar iki ayrı idam cezası haline getirilemez. Aksi düşünce CMUK.nun 326. maddesi ile getirilen ilkeye aykırı olur.
Bu itibarla sanığın temyiz itirazarının kabulü ile re'sen de incelemeye tabi bulunan direnme hükmünün bu nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk oyuna karşı olan Üye ihsan ÖZKAYA ve onun görüşüne katılan üyeler;
(Vasıflı adam öldürmek suçundan firari iken, TCK.nun 450/7-9 ve 450/9 madde ve bent koşulları içerisinde iki kişiyi öldürmekten sanık Ali hakkında yerel mahkeme TCK.nun 450/5. madde ile tesis edilen hükümde sanığa tayin ve tertip edilen ceza ölüm cezasıdır.
Oysa, TCK.nun 450/5. maddesi birrden ziyade kasden adam öldürme suçlarında kabili tatbik bir madedir.
Sanığa hükmolunan cezanın niteliği itibariyle ilk hüküm müdahil tarafından temyiz konusu yapılmamış bu hüküm sanığın ve re'sen temyiz incelemesine tabi tutulduğunda;
Özel Dairece;
1-a) Sanığın maktül Neşet'i ölüdrmekten TCK.nun 450/7-9,
b) Eşi Fadime'yi öldürmekten 450/9. madde ile tecziyesine karar vermek gerekirken 450/5. madde ile mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Suçun sübutu ve özellikle vasfının tayini sanığın ikrarına müstenit bulunduğu cihetle, bu hususun takdibir tahfife yol açacağının düşünülmemesi nedeniyle bozulmuş,
Bozma kararına uyan ve o çerçeve dahilinde hüküm kuran mahkeme,
a) Sanığın, Neşet'i öldürmesinden TCK.NUN 450/7-9, 59. made ile müebbet ağır hapis,
b) Fadime'yi öldürmekten 450/9, 59. madde ile müebbet ağır hapsine içtima hükümlerini tatbik ile TCK.nun 70. madde ile yeniden ölüm cezasına hükmolunmuştur. Sorun, bozmadan sonra, sanığa iki idam cezası mı? yoksa başka bir cezamı verilmiştir. Kanaatımızca TCK.nun 70. madde ile yapılan uygulamada, usul ve kanuna uymayan bir cihet görülmemiştir.
Şöyleki, TCK.nun suç ve cezaların içtimaına ilişkin 6123 sayılı Yasa ile değşik 70. maddesi birden ziyade müebbet ağır hapse mahkumiyet halinde ölüm cezası verileceği hükmünü öngörmüştür. Bu madde emredici bir hukuk kuralıdır.
Bu nedenle sonuç ceza kanuni zorunluluktan tevellüt etmiştir.
Bozma kararında TCK.nun 450/5. madde içinde iki bağımsız adam öldürmenin mündemiç bulunduğu kabul edilmiştir. Zira bu madde nevi şahsına münhasır bir içtima maddesidir. Aksi halde suç niteliği yönünden bozmaya yer verilmez, bu husus kararda tenkit konusu edebilirdi.
CMUK.nun 326/2. madde ve fıkra hükmünde de suç niteliğinin aksine cezanın nevi ve miktarının kazanılmış hak teşkil edeceği öngörülmüştür.
Kazanılmış hakkı TCK.nun 59. madde ile ugyulama sonucu hasıl olacak cezaya hasretmek, öte yandan suç niteliğinin kazanılmış hak olarak kabulüne yasal olanak yoktur.
Cabibi dikkat olan sanığa iki bağımsız hüküm ile verilen ceza idam değil müebbet ağır hapis cezasıdır.
Sonuç olarak;
Sanığa verilen cezanın nevi itibariyle ilk hüküm temyiz etme gereğini duymayan müdahilin karşı temyizi bulunmadığından söz edilerek suç niteliğini kazanılmış hak kabul eden ve TCK.nun 59. maddesini geriye yürüterek müdahilin düşünmediği ve aleyhine hukuki sonuç doğuracak biçimde uygulamya gidilmesi görüşüne karşıyım...) gerekçesiyle direnme hükmünün onanması yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle tebilğnamedeki isteme aykırı olarak direnme hükmünün BOZULMASINA, 15.5.1989 gününde 2/3'yi geçen çoğunlukla karar verildi.