 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1988/9-223
K:1988/233
T:20.06.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SUÇ ORTAKLIĞI
- GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMADA CEZAYI ARTIRICI DURUM
* ÖZET:Banka teminat mektubunu düzenleyen sanıklar özel hukuk hükümlerine tabi bir bankanın yetkilileridir. Teminat mektubu bir garanti aktidir ve kambiyo senedi sayılmaz.
Bu nedenle, resmi değil özel evrak niteliğinde benimsenmesi gerekir.
(765 s. TCK. m. 64, 510)
Hizmet sebebi ile emniyeti suistimalden sanıklar Coşkun, Salim. G... ve Ali Ş...'nün hükümlerine dair, (İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesin)den verilen 26.5.1987 gün ve 46-258 sayılı karar, katılan vekili ile sanıklar vekillerinin temyizleri üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce incelenerek 30.3.1988 gün ve 58~-3573 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
C. Başsavcılığı'nın, CMUK.nun 322. maddesince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün onanmasını isteyen 10.5.1988 gün ve 68 sayılı itiraz namesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanıklar Coşkun, Salim, Mehmet ve Ali Şükrünün, TCK.nun 64. maddesi delaletiyle 510, 80, 522. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine ilişkin kararın Özel Dairece; (Dava konusu olay Bankası Şubesi Müdürü olan sanık Coşkun ile aynı Şube şeflerinden sanık Salim 'in görevleri sebebiyle düzenledikleri, mahkemeler ve resmi daireler huzurunda muteber evraktan madut banka teminat mektubun 'dan kaynaklanmış bulunmasına, incelenen dosya münderecatından, düzenlenen teminat mektuplarının sahte olduğu anlaşılmasına ve TCK.nun 349/1. maddesinde bu gibi evrak tanzimine mezun olan kimselerin memur addedileceği belirtilmiş olmasına göre, adı geçen sanıklarla şeriklerine isnat edilen eylemlerin mezkür madde delaletiyle 339. madde çerçevesinde değerlendirilmesi icap eden bir suç teşkil edeceğinden, görev ciheti nazara alınmaksızın duruşmaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi; yasaya aykırıdır) gerekçesiyle sair cihetleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı;
(Banka teminat mektubunu düzenleyen sanıklar özel hukuk hükümlerine tabi bir bankanın yetkili şube müdürü ve aynı şubenin şefidir, dolayısıyla banka teminat mektubu düzenleme yetkileri olup görevlerinin fonksiyonu icabıdır, teminat mektuplarına Bankalar Kanununun tanıdığı yetkiyi aşarak düzenlemeleri ve kendi iş kayıtlarından numara vermemeleri teminat mektuplarının geçerliliğini ortadan kaldırmadığından ve bilahare teminat mektuplarının önemli kısmının paraya çevrilmiş olması ve böylece bankadan karşılık paranın tahsil edilmiş olması dolayısıyla sanıkların mahkemece kabul edilen suçları oluşmuş bulunmaktadır.
Teminat mektuplarının mahiyet itibariyle Borçlar Kanununun 110. maddesinde sözü edilen üçüncü şahsın fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti akti olduğu Yargıtay uygulamalarında kökteşmiş içtihat halindedir. Kambiyo senetleri içerisinde de yer almamıştır. Bu itibarla;
Bir an sahte olarak düzenlendikleri kabul edildiğinde dahi resmi evraktan madut olmadıklarından hususi evrak mahiyetindedir) biçimindeki açıklamalarla Özel Daire kararının kaldırılmasını ve esasın incelenmesiyle Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesini istemiştir.
Görüldüğü üzere sorun; sanıkların sıfatının ve belgenin mahiyetinin saptanması ile çözümlenecektir.
Esas itibariyle ... Bankası, Özel Hukuk Hükümlerine tabi bir "anonim şirket"; mensupları da memur statüsünde olmayan "hizmet mukaveleli" kişilerdir. Düzenledikleri sahte teminat mektupları ise "bir garanti sözleşmesi" olup TCK.nun 349. maddesinde yer alan "resmi evraka eşit sayılan evraktan değildir. Çünkü bu tür belgenin resmi evraka eşit sayılabilmesi için koşulsuz soyut sonuç doğurucu ve elden ele dolaşır (tedavülü mümkün - Ciro ile nakledilebilen) niteliklerde olması gerekir. Halbuki olayımızda Olduğu gibi teminat mektubunda bu nitelikler yoktur... TCK. 349. madde de yer alan . . resmi memur gibidirler" "...resmi varaka hükmündedir" biçimindeki şahıs ve belge hakkındaki kabuller; şahsın memur, evrakında resmi evrak olduğunun ifadeleri değildir. Sadece uygulanacak cezayı belirlemeye yönelik hükümlerdir. Bu itibarla Özel Daire kararındaki düşünce paylaşılamamış, itiraz namedeki görüşün, açıklanan nedenlerle yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle itirazın kabulüyle Özel Daire kararının kaldırılmasına, işin esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk oyuna katılmayan Üyeler: Özel Daire 'nin bozma kararı gerekçesini benimseyerek itirazın reddi yolunda oy kullanmışlardır.
Çoğunluk oyuna katılmayan 9. Ceza Dairesi Başkanı A. SARACOĞLU; esasa ait incelemenin de Ceza Genel Kurulunda yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı'nın 10.5.1988 gün ve 68 sayılı itirazın kabulü ile Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 30.3.1988 gün ve 1988/585-3573 sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve işin esasının incelenmesi için dosyanın bu daireye gönderilmek üzere C. Başsavcılığı'na verilmesine, 20.6.1988 gününde 2/3'ü geçen Çoğunlukla karar verildi.