 |
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 1988/7-336
K. 1988/368
T. 17.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 3167 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan sanık K`nin, aynı Yasanın 13/1 ve TCY.nın 119. maddesi uyarınca 150 bin lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi`nce 24.06.1987 gün ve 928/900 sayı ile verilen hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine Adalet Bakanlığı`nın yazılı emir istemi üzerine C. Başsavcılığı`nın 14.04.1988 gün ve 363 Y.E. sayılı tebliğnamesiyle; ( Sanık hakkında, teşdit sebebi gösterilmeden ve takdire de dayanmadan 3167 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen para cezasının asgari haddi üstünde hükmedilmesinde isabetsizlik bulunduğundan ) hükmün bozulmasını istemiş; dosyayı inceleyen 7. Ceza Dairesi, 04.07.1988 gün ve 85 sayı ile;
KARAR : ( C. Başsavcılığı`nın yazılı emre dayanan ihbarnamesi içeriği yerinde görüldüğünden Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi`nce verilen 24.06.1987 gün ve 928/900 sayılı kararın CYUY.nın 343. maddesi gereğince bozulmasına ve cezanın çektirilmemesine ) karar vermiştir.
Bu karara karşı C. Başsavcılığı; 04.07.1988 gün ve 85 sayı ile;
( 1 - Teşdit sebebi gösterilmeden ve takdire dayanılmadan maddede gösterilen alt sınırın üzerinde cezaya hükmolunması halinde kesinleşen hükümlere karşı yasaya aykırılıktan sözedilerek yazılı emre dayanan ihbarnameyi kabule değer bulma olanağı yoktur. Eylemi nedeniyle sanığa 3167 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca hükmolunması gereken para cezasının alt sınırı 20.000, üst sınırı ise 200.000 lira ağır para cezasıdır. Yapılan uygulamada yasaya aykırılık yoktur. Eğer üst sınır aşılsaydı CYUY.nın 307/2. maddesine aykırılıktan sözedilebilirdi. Yazılı emir olağanüstü bir kanun yolu olup, ceza tayin olunurken takdire dayanılmadan ve teşdit sebebi gözetilmeden alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edildiği ileri sürülerek CYUY.nın 343. maddesi uyarınca hüküm bozulamaz. Nitekim, YİBK., 14.11.1977 gün ve 1977/3-2 sayılı İçtihadında yasal gerekçe gösterilmeden erteleme isteminin reddine veya kabulüne karar verilmesi halinde yasaya aykırılıktan sözedilerek yazılı emir yoluna gidilemiyeceğine karar vermiştir. Bu karardaki gerekçe itiraz konusu karar için de geçerlidir.
2 - Cezanın çektirilmemesine karar verilmesi de yasaya uygun değildir. Zira suç oluşmuştur. Sanığın hükümlülüğüne de karar verilmiştir. Suç ve cezayı ortadan kaldıran hiçbir neden yoktur. CGK.nun 25.05.1987 gün ve 1987/148-304 sayılı kararı da bu doğrultudadır ) gerekçesiyle itiraz etmiştir.
İncelenen dosya ve kanıtlara göre;
Sanığın, Nişantaşı ... A.Ş. Şubesi`nden aldığı çek karnesinden keşide ettiği 16.04.1987 gün ve 661897 nolu çekin karşılıksız çıkması üzerine adı geçen banka şubesinin 3167 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca sanığa ihtarda bulunarak kendisinde bulunan çek karnelerini geri vermesini istediği, ancak süresi ( 7 gün ) geçmesine rağmen sanığın çek karnelerini geri vermediği anlaşıldığından, Yerel Mahkemece yasal gerekçesi gösterilmeden ve takdire dayanıldığı da belirtilmeden, 3167 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca cezanın alt sınırı olan 20.000 lira aşılarak 100.000 lira ağır para cezası tayin olunmuş ve TCY.nın 119. maddesi uyarınca yarı oranında artırılarak sonuçta 150.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Niteliği itibari ile kesin olan hükme karşı, Adalet Bakanı CYUY.nın 343. maddesi uyarınca yazılı emir yoluna başvurarak; yasal gerekçesi gösterilmeden ve takdire dayanıldığı da belirtilmeden uygulanan maddedeki alt sınırın aşılması nedeniyle hükmün bozulmasını istemiştir.
Yazılı emir istemini kabul eden Özel Daire cezanın çektirilmemesini kararlaştırmıştır.
C. Başsavcılığı, Özel Daire kararına karşı iki noktadan itirazda bulunmaktadır:
1 - Yasal gerekçe gösterilmeksizin ve takdire dayanmadan, uygulanan maddede öngörülen cezanın aşağı haddin aşılmasında kanuna aykırılık bulunmadığını, bu itibarla yazılı emir konusu yapılamayacağını,
2 - Yazılı emre konu yapılabileceği kabul edilse bile; Özel Dairenin cezanın çektirilmemesine ilişkin kararının yasaya uygun olmadığını ve uygulanan maddeye göre cezanın aşağı haddinden tayini gerektiğini, ileri sürmektedir.
Ceza uygulamasında hakim uygulama maddesindeki alt ve üst sınırlar arasında serbestçe takdir hakkını kullanabilir. Ancak takdir hakkını kullanırken Anayasa ve yasaların öngördüğü biçimde yasal gerekçesini göstermeli veya takdire dayandığını belirtmelidir. Takdir hakkının serbestçe kullanılması gerekçesiz uygulama yapılmasına yol açmamalıdır. 09.11.1982 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`nın 141. maddesinde; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." Keza CYUY.nın 32. maddesinde "Bütün hakimlik ve mahkeme kararlarının muhalefet şerhleri dahil gerekçeli olarak yazılacağına" dair hükümleri karşısında gerekçesizliğin kanuna aykırılık olduğu açıktır. O halde mahkemelerin her türlü uygulamalarında yasal gerekçe göstermeleri gerekir. Bu husus kanun yolları denetiminin yapılması için de kararda bulunması gerek ve şart olan yasal zorunluk; bulunmaması hukuka ve kanuna kesin aykırılıktır.
İncelenen dosyada Yerel Mahkeme uyguladığı maddedeki cezanın alt sınırından uzaklaşırken takdire dayanmadığı gibi gerekçe de göstermeyerek kanuna aykırı davranmıştır. Adalet Bakanı CYUY.nın 343. maddesi uyarınca bu durumu yazılı emir konusu yapabilir. Bu bakımdan C. Başsavcılığı`nın ( 1 ) numaralı itirazı yerinde değildir.
Ancak; Özel Daire yazılı emir istemi üzerine incelediği hükmü bozmuş ve cezanın çektirilmemesine karar vermiştir. Halbuki sanığın eylemi sabit olduğuna ve suç oluştuğuna göre, uygulama maddesinde öngörülen alt sınırdan ceza tayini gerekirdi. Bu itibarla ( 2 ) numaralı itiraz yerindedir.
Şu halde ( 1 ) numaralı itirazın reddine, ( 2 ) numaralı itirazın kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere C. Başsavcılığı`nın ( 1 ) numaralı itirazının reddine, ( 2 ) numaralı itirazının kabulüne, CYUY.nın 343. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanığa 3167 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca takdiren 20.000 lira ağır para cezası tayinine TCY.nın 119. maddesi uyarınca yarı oranında artırılarak sonuçta 30.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına 17.10.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.