 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/521
K: 1989/55
T: 20.02.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hakaret suçundan sanık Kadir Ş., Mehmet Ö. ve Fuat G. hakkında açılan kamu davasının, TCK.nun 462/2, 489 ve 99. maddesi hükümleri gözönünde tutularak vaki feragat nedeniyle düşürülmesine dair, İslahiye Sulh Ceza Mahkemesince, 7.4.1988 gün ve 778/189 sayı ile verilen hükmün, yerel C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen 2. Ceza Dairesi, 8.11.1988 gün ve 5806/6078 sayı ile:
(2253 sayılı Kanunun 24. maddesindeki suçtan zarar gören kimsenin vazgeçmesinin kamu davasını düşürmeyeceği hükmünün küçüklerin korunması, onları suç işlemeye sevk edep sebep ve amillerin sağlıklı şekilde tesbiti amacına matuf olduğu, hazırlık soruşturması sırasındaki vazgeçmenin açılan kamu davasının düşürülmesine yol açmayacağı gözetilerek duruşmanın sonuçlandırılması, suçun subutu halinde ceza verilmeyerek kanunun 10. maddesindeki tedbirlerin uygulanıp uygulanmayacağının takdiri gerekirken suç tarihindeki tedbirlerin uygulanıp uygulanmayacağının takdiri gerekirken suç tarihinde onbeş yaşını bitirmedikleri anlaşılan sanıklar Kadir Ş. Mehmet Ö. Fuat G. haklarında yazılı şekilde düşme kararı verilmesi) isabetsizliğinden bozmuştur.
Bu karara karşı, 1.12.1988 gün vce 128 sayı ile itiraz yoluna başvuran C. Başsavclığınca;
(2253 sayılı Kanunun 23. maddesindeki "kücükler hakkında şahsi dava açılmayacağı, 19. maddesinde küçüklerin işlediği suçlarda hazırlık soruşturmasının C. Savcısı veya yardımcıları tarafından yapılacağı, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi halinde tedbirlerin uygulanabileceği", 18. maddesinde "bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde CMUK.nun hükümlerinin uygulanacağı" belirtilmiştir.
Bu nedenle küçüğün, CMUK.nun 344. maddesinde yazılı suçlardan birini işlediğine usulüne uygun şekilde muttali olan C. Savcısı takipte kamu yararı gördüğü ve kanuni şartların bulunması halinde küçük sanık hakkında kamu davası açacak, aksi halde takipsizlik kararı verecek, gerekirse kanunda yazılı tedbirlerin uygulanmasını talep edebilecektir.
Yukarıda izah edildiği üzere, müştekinin usulüne uygun şikayeti üzerine küçük sanıklar hakkında soruşturmaya başlamış ve soruşturma ikmal ve kamu davası açılmadan evvel müşteki şikayetinden feragat etmiştir. Bu feragat nedeniyle kanuni şartlar oluşmadığından sanıklar hakkında kamu davası açılmayarak kararı verilmesi gerekirdi.
Şikayetten feragat, şikayetin varlığını ortadan kaldıracağından ve vazgeçilen dava açılamayacağından, ortada usulüne uygun açılmış bir kamu davası mevcut değildir.
Hazırlık tahkikatı sırasında küçükler hakkında dava ve şikayetten vazgeçilemeyeceğine, vazgeçmenin bir hüküm ifade etmeyeceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, yasal şartların bulunmaması halinde dahi küçükler hakkında kamu davasının açılmasını zorunlu kılan bir hüküm de yoktur.
Aksinin kabulü halinde küçük sanıklar hakkında her halükarda kamu davası açılmasının zorunlu olduğu anlamı çıkar ki, buna iştirak mümkün değildir.
2253 sayılı Kanunun 24. maddesi usulüne uygun olarak açılmış kamu davasının ortadan kaldırılamayacağını hükme bağlamış hazırlık tahkikatı sırasında takipsizlik kararı verilmeyeceğine dair bir hüküm serdetmemiştir. Olayımızda, sanıklar hakkında usulüne uygun açılmış bir kamu davası mevcut değildir.
C. Savcısının zuhulen dava açmış olması, açılmış olan davaya kanuna uygunluk vasfını kazandırmayacağı, kamu davası açılmadan önce vaki feragat nedeniyle davanın takip ve neticelendirme olanağı kalmadığı cihetle verilen düşme kararında neticeten bir isabetsizlik bulunmadığından Özel Daire bozma kararının kaldıralarak, yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi) talep olunmuştur.
Dosya içeriğine göre;
Sanıklardan Kadir Ş. 1.1.1973, Mehmet Ö. 7.6.1974, Fuat G. 1.4.1973 doğumlu olup suç tarihinde (14.10.1987), ondört ve onbeş yaşı içindedirler.
Islahiye C. Savcılığına başvurarak "evine telefon eden sanıkların eşine ve kızına hakaret ettiklerini" ileri sürmesi üzerine başlayan hazırlık soruşturması sırasında müştekinin, 18.11.1987 tarihli dilekçesiyle şikayetinden vazgeçmesine, rağmen sanıklar hakkında kamu davası açılmış; müşteki, son soruşturma aşamasında da "şikayetçi olmadığı" söyleyince, yerel Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
2253 sayılı yasanın 24. maddesinde "kovuşturma yapılabilmesi dava şikayete bağlı suçlarda, suçtan zarar gören kimsenin vazgeçmesi kamu davasını düşürmez. Ancak, yargılama sonunda suçun sabit olması halinde ceza uygulanmaz. Bu hal, 10 maddede yazılı tedbirlerden birinin uygulanmasına mani değildir" hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm, küçüğü suç işlemeye sevk eden sebep ve amilleri isabetle teşhiş ederek sonucunda onu koruyacak tedbirleri almak ve aldırmak amacına yönelik özel bir düzenlemedir. (C.G.K.nun 19.12.1988 gün ve 6-489/543 sayılı kararı)
Anılan maddenin gerekçesinde, kovuşturma yapılması dava ve şikayete bağlı bir suç işleyen küçükler hakkında da "ancak ilgililerin müracaatı üzerine" C.Savcılığınca takibata başlanabileceği belirtilmişse de; bu şekilde takibata başlandıktan sonra ne şekilde işlem yapılacağı 2253 sayılı yasanın 19. maddesinde hükme bağlanmıştır.
Bu madde ile "kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermesi" halinde dahi C. Savcılığına, küçük sanıklar hakkında tedbir uygulanması için dava açmak yetkisi verilmiştir. Takipsizlik kararı vermeden dava açmakla, takipsizlik kararı verildikten sonra dava açılması arasında sonucu itibariyle bir fark mevcut değildir.
Açıklanan hususlar gözönünde tutulduğunda, sanıklar hakkında açılan davada, müştekinin vazgeçmesine rağmen yargılamaya devamla, suçun sübutu halinde sanıklara ceza verilmeyerek, 2253 sayılı Yasanın 10. maddesinde yazılı tedbirlerin uygulanıp uygulanmayacağının takdirinde zorunluluk bulunduğundan, C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE 20.2.1989 gününde ve oybirliğiyle karar verildi.