 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/445
K: 1988/491
T: 28.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Dolandırıcılık suçundan sanık Mehmet'in TCK.nun 503, 522, 523/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca sonuç olarak 10.500 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin (Bozkır Asliye Ceza Mahkemesi)nce 2.12.1987 gün ve 1986/29 esas, 1987/113 karar sayı ile verilen hüküm katılan vekili tarafından eylemin dolandırıcılık olmayıp, resmi evrakta sahtekarlık olacağı gerekçesiyle, temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 8.4.1988 gün ve 4464/4790 sayı ile:
(Sanığın, zirai kredi almak için düzenlenen resmi belgede müdahilin eşi Ramazan hüviyeti ile imza atmak ve kredi almak suretiyle yalan beyanda bulunduğu anlaşıldığı halde, eylemine uyan TCK.nun 343/1. maddesi yerine yazılı şekilde dolandırıcılıktan hükümlülüğüne karar verilmesi) isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 13.7.1988 gün ve 71/82 sayı ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm, katılan vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile temyiz edilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 7.10.1988 gün ve 7312 sayılı tebilğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmiş olmakla; Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 365. maddesinde; (Suçtan zarar gören her şahıs tahkikatın her halinde müdahele yolu ile kamu davasına iltihak edebilir) yazılıdır.
Madde ile getirilen kuralın ışığı altında olayımıza baktığımızda;
Dosyaya göre;
Sanığın, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Bozkır Şubesi'nce düzenlenen 24.11.1985 günlü zirai krediler mukavelename ve taahhütanmesinin düzenlenmeleri sırasında, kendisini Avusturya'da işçi olarak çalışan Ramazan olarak tanıtıp onun yerine imzaladığı ve açılan 100.000 liralık kerdiye yine "Ramazan benim" diye söyleyip, imzalayıp aldığı ve bu sahteciliği öğrenen Ramazan'ın karısı Fatma'nın olayı C. Savcılğına intikal ettirdiği ve kamu davası açılınca da Fatma'nın müdahale talebinde bulunduğu, mahkemenin de müdahilliğine karar verdiği anlaşılmıştır.
Görülüyor ki; suçtan zarar gören müdahilliğine karar verilen Fatma olmayıp, kocası Ramazan'dır. Mahkemenin davaya müdahale hakkı olmayan şahsın müdahilliğine karar vermesi ona teyiz hakkı vermez.
Şu hale göre davaya müdahale hakkı olmayan Fatma'nın temyiz inceleme isteğinin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenle tebilğnamedeki isteme aykırı olarak davaya müdahil olma hakkı bulunmayan Fatma'nın usule aykırı olarak müdahilliğine karar verilmesi ona temyiz hakkı bahşetmeyeceğinden temyiz inceleme isteminin CMUK.nun 315 ve 317. maddeleri gereğince REDDİNE, 28.11.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.