 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/418
K: 1988/532
T: 12.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : 1567 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Ali'nin 3196 sayılı Yasayla değişik aynı Yasanın 3 ve TCY.nın 119. maddesi uyarınca bir milyon beşyüzbin lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi)nce 22.1.1988 gün ve 1988/188 E. 1988/9. K. sayı ile verilen hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 7. Ceza Dairesi, 29.4.1988 gün ve 3773/5563 sayı ile;
(Eylemin, 3005 sayılı yasaya tabi olduğu gözetilmeden sanığın sorgusu yapılmaksızın mahkumiyet hükmü kurulması) isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 12.7.1988 gün ve 354/346 sayı ile; (3005 sayılı Yasa yürürlükte iken TCY.nın 119. maddesinde 2370 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle "yalnız yara cezasını gerektiren suçlarda " C. Savcılığına ön ödeme ihtarı yapma yetkisi getirilmiş, yapılan tebliğata rağmen para cezasının on günlük süre içerisinde masraflarıyla birlikte ödenmemesi halinde kamu davası açılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu düzenleme karşısında sanığa ön ödeme ihtarından itibaren 10 günlük süre tanınmakta ve bu süreye rağmen ödemede bulunulmadığında dava açılmakta, dolayısıyla sanık mevcutlu olarak mahkemeye gönderilmemektedir. Bu itibarla sanığa yüklenen 1567 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçunun yargılanmasının 3005 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yapılması gerekmekte isede, sanık yukarıda açıklanan nedenle mevcutlu gönderilemediğinden CYUY. nın 225. maddesi hükmüne göre meşruhatlı davetiye çıkarılarak duruşmaya gelmese bile hüküm verilmesi yoluna gidilmektedir.
Olayımızda suç tarihi, 30.4.1986 günü olup, 12.5.1987 günlü iddianame ile dava açılmış ve sanık mevcutlu olarak mahkemeye gönderilmemiştir. Sanığa CYUY.nın 225. maddesi uyarınca çıkarılan meşruhatlı davetiye ise 1.6.1987 günü tebliğ edildiği halde duruşmaya gelmediğinden sorgusu yapılamadan hüküm kurulması gerekmiştir) gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümde sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile temyiz edilmesi üzerine dosya C. Başsavcılığı'nın "onama "isteyen 3.10.1988 gün ve 6456 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmiş olmakla; Ceza Genel Kurulu'nda okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Sanığa yüklenen suç 3196 sayılı Yasa ile değişik 1567 sayılı Yasanın 3. maddesine aykırı davranışta bulunmak olup, sadece ağır para cezasını gerektirmektedir.
1567 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçlarının yargılanmasının 3005 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yapılacağına ilişkin bu yasanın 4. maddesi 15.2.1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Buna karşılık, 10.1.19181 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 2370 sayılı yasa ile TCY.nın 119. maddesi değiştirilerek; benzer yaptırım içeren suçlarla ilgili olarak C. Savcılarına önödeme ihtarı çıkarmaya yetkisi getirilmiş, ödemede bulunulduğu takdirde sanık hakkında kamu davası açılmayacağı, aksi halde suç sabit görüldüğü takdirde mahkemece tayin olunacak cezanın yarı oranında artırılacağı" hükmü konulmuştur.
Öte yandan, 4.7.1985 tarihinde yayınlarak yürürlüğe giren 3206 sayılı Yasa ile de CYUY.nın 225. maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenerek, "Tahkikatın mevzuu olan suç gerek yalnız ve gerek birlikte olarak para cezasını, hafif hapis ve müsadere cezalarını müstelzim ise sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hallerde sanığa gönderilecek celpnamede kendisi gelmese dahi duruşmanın yapılabileceği yazılıdır" hükmü konulmuştur.
Bu yasal düzenlemelerin amacı, nitelikleri beriltilen yaptırımları içeren suçların yargılamalarının ivedi olarak sonuçlandırılmasıdır. Olayda C. Savcısı TCY.nın 119. maddesi uyarınca önödeme tebligatı yapmış yerel mahkemede CYUY.nın 225. maddesi gereğince meşruhatlı davetiye çıkarttığı halde sanık duruşmaya gelmediğinden hüküm kurulmuştur.
Öte yanda, TCY.nın 119. maddesinde belirtilen nitelikteki yaptırımları taşıyan suçlarda C. Savcılarına önödeme tebligatı yapabilme olanağı getirilmesi karşısında sanaklar cezanın aşağı haddini ödediklerinde kamu davası bile açılamayacaktır. Yine bu tür suçlar CYUY.nın 225. maddesi uyarınca çıkarılacak meşruhatlı davetiyeye rağmen sanığın gelmemesi halinde bile sorgusu yapılmaksızın sonuçlandırılacaktır. Bu yasal düzenlemeler 1567 sayılı Yasasının 4. maddesinden sonra yürürlüğe girmiş olduğuna göre, aralarında uyumsuzluk bulunması halinde ivedilik amacını gerçekleştireceği de gözönünde tutulduğunda sonraki yasa hükümlerinin uygulanacağı açıktır. Bu itibarla yerel mahkeme direnme kararı isabetlidir. Hükmün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere sanık vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme direnme hükmünün, tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 12.12.1988 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.