 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/374
K: 1988/487
T: 28.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Aynı köylü olup çok samimi arkadaş olan öleni-Mesut Bekç ile sanık Metin Sezer'in, olay günü saat 10.00 sıralarında, sanığın babasına ait yazıhanede buluşup sohbet edip kaset çalıp eğlendikleri, bir ara aynı işhanındaki tanık Alaettin Kılıç'a ait kahveye giderek birlikte çay içip simit yedikten sonra yazıhaneye dönüp sohbete devam ettikleri; müşterek arkadaşları tanık Serap Gelenoğlu'nun telefon açmasıyla onunla telefonla konuşup yazıhaneye davet ettikleri, Serap'ın gelmesiyle birlikte müzik dinleyip konuşup şakalaştıkları, bu şakalaşmalar sırasında, ölenin sanığa "Sen erkek değilsin, hem Arifiye de kavga ederken sen yanımda olduğun halde kavgaya iştirak etmedin." diye takılınca, sanığında "fazla konuşma bana silah çıkartma" diye karşılık verince, ölenin "çıkartsan ne olur." diye söyleyince ona gösteriş yapmak için babasına ait kilitli masayı açarak içerisindeki babasına ait ruhsatlı tabancayı çıkarıp emniyetini açıp öldürülenin yanına dönerek tabancayı şakağına dayayıp "Hadi şimdi konuş" diye söylediği, öldürülenin de "çek bakalım" diye karşılık verdiği, tabancayı bir yukarı bir aşağı kaldırıp indirmek suretiyle şakalaşmayı sürdürdüğü sırada tabancanın ateş aldığı çıkan tek kurşunun ölenin başına isabet edip onu cansız vaziyette yere düşürmesi üzerine, sanığın korku ve paniğe kapılarak çay ocağına koşup ocakçı Alaettin'e; "Alaettin ağabey, ben kazara arkadışımı vurdum" diye söyleyip yakasına yapışarak onu yazıhaneye götürerek yerde yatan arkadaşını gösterdiği ve tanığın "git karakola haber ver" diye önermesi üzerine koşarak karakola gidip olayı haber verdiğ,i gelen polislerin ağır yaralı öldürüleni hastaneye kaldırdıkları, ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak öldüğü;
Sanığın, (.. ben Mesut Bekç arkadaşımı şaka yaparken, tabanca ile korkutmak istiyordum o esnada farkında olmadan elimde bulunan tabanca patladı ve arkadaşımı yaraladım, olayda herhangi bir kastım yoktur, olay kazaen olmuştur..) biçimindeki savunması, olayın tek görgü tanığı Serap Gelenoğlu'nun (Ben mesut ve Metin'in arkadaşıyım, olay günü Metin'i telefonla aradım. Mesut'ta dükkanda imiş, onunla da telefonla şakalaştık, daha sonra dükkana gittim, Metin'in Mesut teyp dinliyorlardı, bende sohpete katıldım, karşılıklı şakalaşıyorduk.. şakalaşma ve konuşmalar sırasında Metin gitti tabancayı aldı kendisi gülüyordu, Mesut'ta gülüyordu, Mesut'un yanına geldi, Mesut, Metin'e (hadi git) anamına gelen "ikile" dedi, Metin elini kaldırırken aniden silah sesi duydum, hadise bu şekilde olmuştur. Mesut'la Metin iyi arkadaştılar, daha evvelki konuşmalarımızda Metin, Mesut'u çok sevdiğini söylüyordu.. olay günü ve olaydan evvel sanık ile maktül arasındaki herhangi bir münakaşa ve kavga cereyan etmedi, benim görgü ve kanaatime göre, sanık maktülü kasten öldürmemiştir. Şaka yaparken olay zuhur etmiştir.) biçimindeki anlatımı; tanık Alaettin Kılıç'ın (.. Sanık Metin Panik içerisinde geldi ağabey bir kaza yaptım, arkadaşımı vurdum dedi ve yakamdan çekti git polise haber ver dedim, o da gidip polise haber verdi.. Mesut'la, Metin olay günü saat ikide çay ocağına geldiler, çay içip simit yediler, olay ise saat 16.00 sıralarında oldu..) tarzındaki ifadesi ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmıştır.
Ölenin babası Bilal Bekç'in de; (Benim olayla ilgili görgüye dayalı bir bilgim yoktur, sanık, ölen oğlumun samimi arkadışıdır. Aramızda herhangi bir husumet yoktu, sanık hakkında şikayetçi değilim.) biçimindeki ifadesiyle bu oluşu doğrulamıştır.
Açıklanan biçimde ceryan eden olayda, henüz 16 yaşında bir çocuk olan sanığın köylüsü ve çok samimi arkadaşı bulunan ölenle şakalaşırlarken çekmeceden aldığı babasına ait tabancayla yanına gelerek, kendisine "hadi şimdi konuş" diye tabancayı tevcih etmesi, öleninde "çek bakayım" diye söylemesi üzerine, şakayı sürdürmek için tabancayı yukarı aşağı kaldırıp indirdiği sırada elinin tetiğe dokunmasıyla çıkan tek kurşunun ölenin sağ şakağına isabet edip yere düşürmesi üzerine büyük bir korku ve panik içerisinde çay ocağına koşarak ocakçıya "ben şakalaşırken kazara arkadaşımı vurdum" diye söyleyip yakasına yapışıp olay yerine getirip ona yerde yatan arkadışını göstermesi, daha sonra koşup karakola gidip haber vermesi; gerek kendileriyle ve gerekse aileleri arasında hiçbir geçimsizlik bulunmaması tabancanın içindeki diğer mermilerle orda bırakılıp elde edilmesi ve öldürme kastını gösteren herhangi bir delil bulunmaması, olayın tedbirsizlikle ölüme sebebiyet mahiyetinde olduğunu göstermektedir.
Bu itibarla C.Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk oyuna karşı olan üyeler; itiraz nedenini benimseyerek kabulü yolunda oy kullanmışlardır.