 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/367
K: 1989/1
T: 30.01.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Sahtekarlıktan sanık Hüseyin'in, TCK.nun 342/1, 59/2. maddeleri uyarınca bir sene sekiz ay süreyle ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin (Giresun Ağır Ceza Mahkemesi)nce 13.5.1987 gün ve 1985/140 esas, 1987/92 karar sayı ile verilen hüküm sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen 6. Ceza Dairesi, 27.6.1988 gün ve 1663/8416 sayılı ile:
Yapılan yargılamaya, kanıtlara ve gerekçeye göre, başkaca temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanığın senet üzerine imza atmamış ve mağdurun başka senetteki imzaladığı pulu sahte senede yapıştırarak suçu işlemiş bulunması karşısında bono üzerinde imza bulunmadığından, Türk Ticaret Yasası anlamında resmi bir belge bulunmadığı ve fakat bu belgenin hukuki sonuç doğurucu nitelikte olduğu gözetilerek TCK. nun 345. maddesine uyduğu düşünülmeden aynı Yasanın 324/1. maddesi ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozmuştur.
Daire kararına karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı ise, 20.7.1988 gün ve 102 sayılı ile:
(Sanık, müşteki Bilal'in kendisine hiç bir borcu bulunmadığı halde, beş milyon lira borcu olduğuna dair bir belge düzenleyerek, müştekinin imzaları bulunan pulları ele geçirip, düzenlediği bu senede yaptırmak suretiyle meydana getirdiği bonoyu tahsile koymak suretiyle sahtecilk suçunu işlemiştir.
Toplanan kanıtlardan, müşteki anlatımlarından ve Adli Tıp Meclisi'nin mütalaalarından, senedin sahte olarak düzenlendiği anlaşılmış olup, Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce de sahteciliğin varlığı kabul edilmiştir.
Ancak, senedin sanık tarafından imzalanmamış, müştekinin imzasını içeren pulların, suça konu senede yapıştırılmış olması nedeniyle, düzenlenen bu belgeyi özel belge niteliğinde kabul ederek TCK. nun 345. maddesiyle cezalandırılması gerektiğini belirtmiştir.
TCK.nun 349. maddesinin 2 ve 3. fıkraları ile; poliçeler ve ciro suretiyle nakli kabil olan yahut hamiline ait olmak üzere yazılan ticari senetler emre ve hamiline yazılı olarak tanzim edilen kambiyo senetleri ile emtiayı temsil eden evrak, resmi evrak olarak kabul edilmiştir.
Suça konu sahte senet ise, borçlunun alacaklıya veya emrine, belli bir bedeli, belli süre sonunda ödemeyi taahhüt ettiğini gösteren, ticari bir senet niteliğinde olup; biçimi ve kapsamı itibarı ile bono niteliğinde bir senettir. Senedin müşteki yerine sanık tarafından imzalanmamış olması, bono niteliğini ortadan kaldırmayacaktır.
Sanık sahte olarak düzenlediği senede müştekinin imzalarını içeren pulları ele geçirip yapıştırarak, pulların dışına taşabilecek şekilde tanzim tarihi atmak suretiyle senetteki borcuna ve imzanın kendisine ait olmadığı yolundaki müşteki iddialarını bertaraf edecek ve müşteki için daha ağır sonuçlar doğurabilecek hile yollarını seçmek suretiyle kandırıcılık niteliğine sahip bono düzenlemiştir.
Senedin sanık dışında bir başkası tarafından imzalanmış olması halinde dahi şartları varsa senedin bono olma özelliğine halel gelmeyecektir.
Kaldı ki; TTK.na göre düzenlenmiş bir bononun, borç miktarı, vade gibi şartlarından, yapılan değişikliklerle ilgili sahtecilik suçlarında da TCK.nun 342/1. maddesiyle uygulama yapılmaktadır.
Sanığın, müştekiyi 5 milyon lira borçlu göstermek suretiyle düzenlediği sahte bonoyu kullanmak suretiyle TCK. nun 349. maddesi yollamasıyla TCK.nun 342/1. maddesine uyan resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği anlaşıldığından, hükmün bozulmasına ilişkin yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerekir) biçimindeki görüş açıklaması ile dosya 1. Başkanlığa gönderilmiş olmakla Ceza Genel Kurulu'nda okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanık Hüseyin'in; alacaklısı kendisi, borçlusu Bilal, (katılan) borç miktarı beş milyon, düzenleme tarihi 30.1.1984, vade tarihi 30.1.1985 olan ve bu haliyle TTK.nun 688. maddesinde yazılı unsurları içeren emre yazılı senedi (bonoyu) kendi el yazısıyla doldurup katılanın imzalarını taşıyan pulları başka yerden kaldırıp bononun altına yapıştırılıp iğfal kabiliyetini haiz bir emre yazılı sahte senet haline getirip tahsile koyduğu anlaşılmıştır.
Sanığın düzenlendiği senedin "bononun" sahte olduğu ve iğfal kabiliyetini haiz bulunduğu hususunda yerel Mahkeme, Özel Daire ve C. Başsavcılığı arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, sanığın sabit görülen eyleminin TCK.nun 342/1. maddesine mi, yoksa TVK. 345. maddesine mi muhalefet teşkil ettiği noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda da açıklandığı üzere, sanık TTK.nun 688. maddesinin öngördüğü öğeleri içeren emre yazılı sahte senet düzenlemiş ve sahte olarak düzenlediği bu senede daha fazla iğfal kabiliyeti kazandırmak düşüncesiyle "sahte imza" atmayıp, katılanın imzalarını taşıyan pulları başka yerden kaldırıp ustalıkla düzenlediği senede yapıştırıp ve pulların dışına taşar bir biçimde düzenleme tarihi de koyup iğfal kabiliyetini haiz bir senet haline getirip tahsile koymuştur. Bu suretle gerçekleştirilen eylemde "sahte emre yazılı senet düzenlemek" suçu olmuştur.
Sahte düzenlenen emre yazılı senedin düzenleyenin dışında bir başkası tarafından imzalanması veya olayımızda olduğu gibi, borçlunun imzasını taşıyan pulların başka yerden kaldırılıp yapıştırılması halleri dahi, diğer öğeleri tamamsa, bu senedin "emre yazılı senet bono" olma niteliğini değiştirmez. Kambiyo senedinin geçerli olması için, imzanın muhtevayı kapsar nitelikte olması yeterli olup mutlaka pul dışında olması gerekmez.
Bu itibarla itirazın kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı'nın 20.7.1988 gün ve 102 sayılı itirazının kabulüne ve 6. Ceza Dairesi'nin 27.6.1988 gün ve 1663/8416 sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve Giresun Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.5.1987 gün ve 1985/140 esas ve 1987/92 karar sayılı hükmünün ONANMASINA, 31.10.1988, 28.11.1988 günlü bir ve ikinci müzakerelerde yasanın öngördüğü çoğunluk elde edilemediğinden, 30.1.1989 günlü 3. müzakerede çoğunlukla karar verildi.