|
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/353
K: 1988/564
T: 26.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Tehdit suçundan sanık Bekir Karalar'ın, TCK.nun 191/1, 647 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince sonuç olarak 9.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına dair Sarayönü Sulh Ceza Mahkemesince 15.4.1988 gün ve 15/104 sayı ile ve 'kesin" olarak verilen karar aleyhine Yüksek Adelet Bakanlığınca düzenlenen 9.6.1988 gün ve 685 sayılı ihbarnamede:
(Tüm dosya münderecaatına nazaran, sanığın ailevi geçimsizlik dolayısıyla müşteki ile aralarında çıkan kavga sırasında ona hitaben "senin dilini keserim" şeklinde fevren söylediği anlaşılan sözlerde teammüt unsurunun bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar ittihaz edilmiş bulunmasından isabet görülmediğinden CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) nın talep edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2.Ceza Dairesi, 15.6.1988 gün ve 3894/3641 sayı ile:
(Yazılı emre dayanan ihbarname münderecaatı yerinde görüldüğünden, Sarayönü Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 15.4.1988 gün ve 15/104 karar sayılı hükmün CMUK.nun 343. maddesi gereğince BOZULMASINA ve sanık hakkında tayin olunan cezanın çektirilmesine) karar verilmiştir.
Bu karar aleyhine 13.7.1988 gün ve 93 sayı ile itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığınca:
(Yazılı emir olağanüstü bir temyiz yoludur. Yüksek Bakanlığın bu olağanüstü yola başvurabilmesi için, kanuna muhalefet halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekir. Kanuna muhalefet hallerinin ise uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ile belirtilmiş, hakimin takdirine ait fiili meselelerden dolayı yazılı emir yoluna gidilmeyeceği açıklanmıştır.
Dosya münderecaatına göre sanığın tehdit suçunu işlediği olayda bir tartışmanın bulunup bulunmadığı, tartışmanın kavgaya dönüşüp dönüşmediği suçun kasten mi yoksa tehevvüren mi işlendiği, taammüt unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tayin ve takdirinin mahkemeye ait olduğu, kavganın varlığı veya yokluğunun suçun unsurunun oluşturmadığı gözetilerek yazılı emir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin kararında ısrar hakkında ortadan kaldıran bu kanun yoluna itibarla cezanın çektirilmesine mahal olmadığına karar verilmesi kanuna aykırı görüldüğünden, 2. Ceza Dairesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesi) talep olunmuştur.
KARAR : Yokluğunda ve kesin olarak verilen hükmün sanığa tebliğ edilmediği görülmüştür.
14.12.1988 gün ve 20019 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3506 sayılı yasanın 6. maddesiyle, 647 sayılı yasanın 4. maddesi "uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbirdir.
Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez şeklinde değiştirilmediği gibi; Geçici madde 1 de "647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 4. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanması sebebiyle kanun yollarına başvurulmamış hükümlere karşı, hükümlü, müdahil ve C.Savcısı ceza infaz edilmiş, olsa bile, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 ay içerisinde kanun yollarına başvurabilirler" hükmüne de yer verilmiş olduğundan, anılan yasa uyarınca işlem yapılmasının sağlanmasına imkan verilmesi için, dava dosyasının incelenmeksizin mahalline gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava dosyasının mahalline gönderilmesinin sağlanması için C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.12.1988 gününde ve oybirliğiyle karar verildi.