 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/3
K: 1988/101
T: 14.03.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Dolandırıcılıktan sanık Adnan Çelik'in hükümlülüğüne dair Nazilli Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 26.1.1987 gün ve 595-13 sayılı karar, sanık vekilinin tezyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 8.12.1987 gün ve 8274-10367 sayılı ilamı ile onanmıştır.
C.Başsavcılığının, CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün düzeltilerek onanmasını isteyen 5.1.1988 gün ve 2 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dolandırıcılık suçundan sanık Adnan Çelik'in, TCK.nun 503/1, 522. maddeleri gereğince dört ay hapis ve 2000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin hükmü, sanık vekilinin temyizi üzerine inceleyen Özel Daire :
(Oluşa ve dosya içeriğine göre eylemin emniyeti suistimal niteliğinde olduğu gözetilmeden sanığın yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi) isabetsizliğinden bozmuş:
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece sanığın TCK.nun 510, 522. maddeleri gereğince bir yıl dört ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, ancak CMUK.nun 426. maddesi hükmü gözöününde tutularak kazanılmış hak nedeniyle dört ay hapis ve 2000 lira ağır para cezasıyla cezelandırılmasına ilişkin hüküm, Özel Dairece incelenerek onanmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığına:
(TCK.nun 503. maddesinde yaptırım olarak hem hapis, hem de para cezası yer almıştır. TCK.nun 510. maddesinde ise, sadece özgürlüğü ceza öngörülmüş olup para cezası maddede yer almamıştır. Sanığın eyleminin TCK.nun 510. maddesine uygun bulunduğu kabul edilmiştir.
TCK.nun 11. maddesinde belirtildiği gibi, hapis cezası ve ağır para cezası ayrı tür cezalardır. Nitelik, konu, infaz biçimi ve zamanaşımı, gibi yönlerden tamamen birbirinden farklıdır. 647 sayılı yasanın 4. maddesinde iki ceza arasında muadeletin kabul edilmesi iki cezanın farklılığını ortadan kaldırmamaktadır.
TCK.nun 510. maddesinde para cezasının yer almamış olmasına göre, sanığın kazanılmış hakkından söz edilerek hapis cezası yanında para cezasına hükmedilmesini kabul etmek, TCK. un 1. maddesinde yer alan kanunilik ilkesine aykırı düşer. Maddede yer olmayan bir ceza ile uygulama yapılmış olur.
Kazanılmış hak, tür ve miktar itibariyledir. Gerek TCK.nun 503. maddesinde gerekse TCK.nun 510. maddesinde hapis cezası yer almış olmasına göre, kazanılmış hakkı sadece bu ceza yönünden dikkate almak gerekir. TCK.un 510. maddesinde yer almayan para cezasının uygulanabilrliğini kabul etmek, kazanılmış hak karamına aykırı düşer.
Belirtilen nedenlerle, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi, ancak bu husus yeniden Yargılamayı gerektirmemekle, 2000 lira ağır para cezası kaldırılarak, hükmün CMUk.nun 322. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmesi) talep edilmiştir.
18.22.1986 gün ve 26/35 sayılı İçtihada Birleştirme kararında "Ceza Kanununun cezalardan bahseden ikinci babının 11. maddesi suçları cürüm ve kabahat olarak bir taksime tabi tuttuktan sonra herbirine ait ayrı nevi ve mahiyette mevzu cezaları saymış ve bu sayışta cezaların birbirine nisbetle ağırlıkları derecesine göre bir sıra gözetilmiştir" denilmektedir.
Anılan İçtihadı Birleştiren kararına uygun şekilde, Ceza Genel Kurulunun 2.2.1953 gün ve 19/13 sayılı kararında da "para cezasının hürriyeti bağlayıcı hapis cezasından daha hafif bulunduğu" vurgulanmıştır.
CMUK.nun 326/son maddesi hükmüne göre "Hüküm yalnız sanık tarafından veya lehine C.Savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki, hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
Görüldüğü gibi, "aleyhe bozma yasağı, başka bir deyişle "kazanılmış bak", hükmün yalnız sanık tarafından veya onun lehine C.Savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmesi ve bu hükmün bozulması üzerine sanığın, önceki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır bir ceza verilmesi halinde söz konusu olabilecektir.
TCK.nun 503/1, 522. maddelerinin uygulanması suretiyle sanığın önceki hükümle tayin edilen "dört ay hapis ve 2000 lira ağır para cezası" nın: bozmadan sonra TCK.nun 510. ve 522. maddelerinin uygulanması suretiyle tayin edilen "bir yıl dört ay hapis cezası" ndan daha hafif olduğunu kabul de zorunluk bulunduğundan, C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 14.3.1988 gününde ve oybirliği ile karar verildi.