Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/285
K: 1988/316
T: 26.09.1988

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Alıkoymak ve ırza geçmek suçlarından sanık Metin ırza geçmek suçundan beraatine, alıkoymak suçundan TCK.nun 430/2,433,59,647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri gereğince 22.500 lira ağiır para cezasıyla cezalandırılmasına ve verilen cezanın ertelenmesine; serpil Ruhsatçının, ırza geçme suçuna iştirakten beraatine, alıkoyma suçuna asli faili olarak iştirakten TCK.nun 430/2, 433,59,647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri gereğince 22.500 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına; sanıklardan Selahattin Özkan'ın beraatine ilişkin Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesince 19.11.1985 gün ve 103/552 sayı ile verilen hükmün, müdahiller vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 5. Ceza Dairesi, 19.12.1987 gün ve 3151/966 sayı ile:
(Yapılan yargılama, toplanan kanıtlara, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre müdahilin sanıklardan selahattin Özkan'ın beraatine yönelik itirazlarının reddi ile, bu sanık hakkındaki hükmün tebliğname gibi ONANMASINA;
Metin ve Serpil Ruhsatçı'ya ait temyize gelince;
Topalanıp karar yerinde açıklanan kanıtlara, gerekçe ve takdire göre sair itirazların reddine, ancak;
1 - Mağdure atma aşamalarda özde değişmeyen bir şekilde sanık ile rızasıyla cinsi minasebette bulunduğunu ve kızlığının bu sanık tarafından bozulduğunu söylemiş, sanık da C. Savcılığındaki 16.2.1985 günlü ifadesinde bu hususu aynen doğrulayarak, mağdureyle rızası altında ilişkide bulunup kızlığını bozduğunu açıkça ifade etmiş bulunması karşısında eylemle sübutunu kabul ile sanığın mayibiyetini gerektirecek şekilde mağdure ile cinsel ilişkide bulunmak suçundan hükümlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle beraatine karar verilmesi,
2 - Serpil Ruhsatçı'nın gönlü ile kaçan mağdureyi sanıkla birlikte evine kabulden ibaret eyleminin olaya fer'an iştirak olarak nitelendirilmesi ve hakkındaki cezadan TCK.nun 65/5. maddesi ile indirme yapılması gerekirken asli fail olarak kabulü) İsabetsizliğinden bozmuş;
yerel Mahkeme, 20.5.1987 gün ve 110/210 sayı ile, (2) nolu bozma nedenine uyarak gereğini yapmış; (1) nolu bozma nedinen ise:
(Sanık Metin Usandım, hazırlık soruşturma sırasında alınan 15.2.1985 tarihli ifadesinde" mağdurenin ırzına geçmediğini; C. Savcılığında alınan 16.2.1985 tarihli ifadesinde "mağdurenin ırzına geçtiğini" 28.2.1985 tarihli ifadesinde ise, "ırza geçme iddiasını kabul etmediğini, mağdurenin babası ile o şekilde ifade vermek durumuna saldığını, sonradan mağdureyi doktora götürüp kız olmadığını anlayınca evlenmekten vazgeçtiğini" bildirmiş ve duruşmada da aynı savunmayı tekrar etmiştir.
Sanığın savunması mahkemece inandırıcı görülmüştür. Bakire olduğunu kabul ederek bir kızı evlenme maksadıyla kaçıran kişinin, kaçıran kişinin, evlenme niyeti devam ettiği bir sırada, kaçırma ve alıkoymayı kabul ettiği halde, onunla cinsel ilişkide bulunmadığını söylemesi, hayatın olağan akışına uygun değildir. Böyle bir iddianın muktakbel eşine ve karşı kendi durumunu zorlaştıracağını düşünmesi gerekir. Diğer taraftan, bu iddiadan sonradan vazgeçmesi de yine hayatın olağan akışına uygun değildir. Ancak, bu vazgeçme sanığın savunmasında bahsettiği sebeple olağan görülebilir. Bu hususlar sanığın savunmasını doğrulamaktadır.
Sanığın mağdureyi daha önce babasından istediği ve vermemesi üzerine onu kaçırdığı konusunda kuşku yoktur. Bu bakımında, mağdurenin ağabeyinin telkinine uyarak ve evlenmeyi gerçekleştirmek için, ilk iddiasından vazgeçerek cinsel ilişkiyi kabul etmesi değildir. Sanık, evlenme muameleleri yürütürken, mağdurenin kız olmadığına dair resmi rapor alınması ve mağdurenin anlatımı nedeniyle öğrenince kendisini özel doktora muayene ettirmiş ve kız olmadığının tesbiti nedeniyle evlenmekten vazgeçmiştir) gerekçesiyle direnmiştir.
Bu hükümde müdahiller vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile teyiz edilmiş olduğundan, dosya Ceza savcılığının "Daire Kararı doğrultusunda bozma" isteyen 11.9.1987 gün ve 3539 sayılı tebliğnamesiyle birinci Başkanlığa gönderilmiş olmakla, Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Dosya içeriğine göre:
Sanık Metin Usandam, uzun bir süredir sevdiği ve babasından istetdiği mağdurenin, bir başkasına verilme ihtimali olduğunu öğrenince suç tarihinde onaltı yaşı içinde olan mağdureyi rızasıyla kaçırıp, Bursa'da oturan ablası Serpil Ruhsatçı'nın evine götürerek, orada 2 gün alıkoymuştur.
Mağdure-müdahil Fatma Sevgeloğlu, aşamalarda özde değişmeyen ifadelerinde "sanıkla kaçmadan bir ay kadar önce, sanık tarafından rızasıyla ırzına geçilip kızlığının bozulduğunu; kaçırdıktan sonra ablasının evinde de sanığın kendisiyle bir çok defa cinsel ilişkide bulunduğunu" belirtmiştir.
C. Savcısına verdiği 16.2.1985 tarihli ifadesinde "mağdure ile rızası ile cinsel ilişkide bulunduğunu, kızlığını da bozduğunu" açıkça kabul eden sanık; sonraki ifadelerinde "mağdureyle hiçbir zaman cinsel zamanda bulunmadığını, ağabeyi Mustafa Sevgeloğlu, mağdureyle karıkoca oldukları yolunla ifade verdikleri takdirde babasının evliliğe rıza göstereceğini söylediği için suçu kabullendiğini; sonradan yapılan muayenesinde kız çıkmassa mağdurenin, bir kaç yıl önce başkasıyla cinsel ilişkide bulunduğunu itiraf etmesi nedeniyle evlenmekten vazgeçtiğini" ileri sürmüşse de;
Tanık Mustafa Sevgeloğlu'nun "sanığa, evlenmeyi temin için kızkardeşinle ilişkide bulunmadığı halde bulunmuş gibi ifade vermesini söylemediğini"; mağdurenla kızlık muayenesini yaptığı ileri sürülen Doktor olayı hatırlayamadığını" belirtmeleri karşısında, sanık metin mağdureyle mahsuyetini gerektirecek arzda cinsel ilişkide bulunucak suçundan da mahkumiyetine karar verilmesinden sorumluluk verilmediğinden müdahiller vekilinin temyiz itirazının bu nedenle kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Üye Sami Selçuk:
(Yerel Mahkeme hükmü, Yüksek Dairece ikrarın kesin kanıt olduğu görüşüyle ve bir bakına varsayımıyla bozulmuştur. yerel Mahkeme bu ikrarı yöntemince tartışılıp reddetmesiydi, elbette gerekçe yokluğu nedeniyle bu hüküm bozulacaktı, Ancak Yüksek Daire, ikrarı, takdiri bir kanıt olarak değil kesin ve tersi ileri sürülemeyecek bir kanıt olarak görmüş ve kararı bozmuştur. Oysa ikrar da tanıklır gibi takdiri bir kanıt olup, bunun değerlendirilmesi C. yargılama Yasasının 254. maddesine göre duruşma yapan yargı organına aittir. Nitekim, bozma üzerine Yerel Mahkeme sanığın C. Savcısı önündeki ikrarını değerlendirmiş ve niçin benimsenmediğinin nedenlerini de Yargılama Yasasının 247 maddesinde uygun biçimde yöntemince ve mantıklı biçimde açıklamıştır. Kanıtlamanın gereliliği kuralı, takdiri kasıtlarda hukukun ve mantığın gereği olduğundan, bu takdiri onun en iyi kullanacak olan duruşmayı yapan yargı organına bırakılmıştır. Bunun denetlemesi yalnızca yargılama kurallarına uymamakla sınırlıdır. O nedenle Yargıtayın bu sınırları ve C. Yargılama Yasasının 322. maddesinde sayılan durumları açarak, duruşma yapmadığı halde kanıt değerlendirmesi yapması ve ilk mahkemenin yerine geçerek, beraat yerine hükümlülük kararı vermesi yetki aşımı nedeniyle fakat bir işlemdir. Bu nedenlerle Yerel mahkeme karşısında onanmalıdır) diyerek, bu yolda oy kullanmıştır.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Tebliğnamedeki isteme uygun şekilde, Yerel Mahkeme direnme hükmünden bozulmasına, hükmün bozmaya uyularak verilen bölümün incelenmesinin sağlanması için dava dosyasının 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere C. Başsavcılığına tevdiine, 26.9.1988 gününde ve üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini