 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/269
K: 1988/326
T: 03.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Karşılıksız çek vermek suretiyle dolandırıcılıktan sanık Dursun'un TCK.nun 503/ilk, 80. maddeleri uyarınca 3 ay ve 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, sonradan yürürlüğe giren 3167 sayılı Yasanın 16. maddesi ağır para cezasına yer vermediğinden, TCK.nun 2/2 ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 1985/9-194/525 sayılı kararı ışığında sanığa ağır para cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin, (Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesi)nce 22.1.1987 gün ve 1985/590 esas, 1987/8 karar sayı ile verilen hükmün katılan vekili tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen 6. Ceza Dairesi 30.11.1987 gün ve 8618/10053 sayı ile:
(Uygulanan TCK.nun 503. maddesinde yazılı olan para cezasına hükmolunmaması) isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel mahkeme ise, 10.3.1988 gün ve 51/166 sayı ile TCK.nun 503. maddesinin lehe olduğunu ancak 3167 sayılı Yasada para cezası bulunmaması sebebiyle 503'ten ceza tayin ederken maddedeki para cezasına hükmedilmesinin mümkün olamıyacağını açıklayarak direnmiştir.
Sorun, olayımızda sanığa TCK.nun 503/ilk, 522. maddeleri ile mi, yoksa 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesi ile mi ceza tertip edileceğidir.
TCK.nun 2/2. maddesi karşısında sanık lehine olan yasa uygulanacaktır.
Eğer, 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesinde öngörülen ceza sanık yararına olsa idi, bu madde gereğince ve yalnızca özgürlüğü bağlayıcı ceza düzenlenmesi gerekeceğinden hiç bir tartışma ve tereddüt olmayacaktı.
Oysa; TCK.nun 503/ilk maddesi, 3 aydan 3 yıla kadar hapis ve 4500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasına,
3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesi ise, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını öngörmektedir.
TCK.nun 2/2. maddesinin buyurucu hükmü nedeni ile özgürlüğü bağlayıcı ceza yönünden TCK. 503/ilk maddesinin uygulanması zorunludur.
Kural, bir suçun işlendiği zamandaki yasa ile sonradan yürürlüğe giren yasa birbirinden farklı olduğu takdirde, sanık hakkında lehe olanın uygulanacağıdır.
Olayımızda, eylem her iki yasada da suç olarak netilendirilmiş ve yaptırıma bağlanmış bulunmaktadır.
Olaysal olarak her iki madde sanık hakkında; cezaların dönüştürülmesi'de gözetilerek uygulandığında TCK.nun 503. maddesinin lehe sonuç doğurduğu ortadadır.
Bu itibarla, 503. maddenin tümüyle uygulanması ve maddede öngörülen para cezasınında hükmolunması gerekir. Lehe olduğu bu suretle saptanan maddedeki para cezasının hükmedilmemesi için hiç bir neden yoktur.
Bu itibarla katılan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki istem gibi direnme kararının BOZULMASINA, 3.10.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.