 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/234
K: 1988/319
T: 26.09.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Tasarlayarak birden çok kişiyi öldürmek suçundan sanık Sait ve Ali'nin yakalanamayan sanık Mehmet ve daha sonra ölen Tayfun'la birlikte maktülleri öldürdükleri anlaşıldığından eylemlerine uyan TCK.nun 450/4-5, 59, 31 ve 33. maddeleri gereğince müebbet ağır hapis cezası ve fer'i cezalarla cezalandırılmalarına 6136 sayılı yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ilişkin olarak Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi'nce 17.3.1987 gün ve 5/31 sayı ile verilen hüküm re'sen temyiz incelenmesine tabi olup, sanıklar vekillerince de temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen 1. Ceza Dairesi, 18.11.1987 gün ve 3238/4044 sayı ile:
A- Olay yerinde iki tip silaha ait boşkovan elde edilmiş olmasına göre, maktullere karşı suç işlemekte irade birliğine varan dört sanıktan hangisinin ateş ettiği ve öldürme fiilini gerçekleştirdiği tesbit edilememiş olması muvacehesinde sanıkların eylemlerinin asli faili belli olmayan suçun fer'i faili olarak kabulü ve haklarında her maktülden dolayı TCK.nun 450/4, 65/3, 59. maddeleri tatbik edilmek suretiyle tecziyelerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
B- Kabule göre TCK.nun 450/5. maddesinin uygulama yeri bulunmadığının teamül edilmemesi) isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme ise, 26.2.1988 gün ve 12/18 sayı ile:
Otopsi zaptının incelenmesinde, maktül M.B ye 9 tane kurşun isabet ettiği ve herbirinin ölüme sebebiyet verecek nitelikte olduğu ve yine maktül Ekrem'in 7 el silah atışına hedef olduğu ve kurşunlar neticesi öldüğünün tesbit edildiği görülmüştür.
Yine otopsi zaptında maktül M.B.nin iki tanesi elbiseleri çıkarılırken düşmek şartıyla ve 3 tanesi de vucuttan çıkarılan 5 mermi çekirdiği bulunmuş
ve maktul Ekrem'in vücudundan da bir adet mermi çekirdeği çıkarılmıştır. Maktullere isabet eden mermi sayısı 16'dır.
Olay yerinde 11 adet boşkovan bulunmuştur. Bu boş kovanlar ve çekirdekler Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na gönderilmiş, 9 adedinin 7.62 mm. çapında bir tüfekten ve iki adedinin de başka bir tüfekten atıldığı, ancak mermi çekirdeklerinin deforme olmaları nedeniyle tek veya ayrı ayrı silahlardan atılmasının tesbit edilemeyeceği bildirilmiştir. İncelemeler olay yerinde ele geçirilen boş kovanlar ile mermi çekirdekleri üzerinde yapılmıştır. Ele geçmeyen boş kovanlar da olabilir.
Ceza Genel Kurulu'nun 30.1.1982 gün ve 424/19, 1. Ceza Dairesi'nin 27.12.1978 gün ve 4119/4714, 20.3.1984 gün ve 1132/1195 sayılı içtihatları da gözönüne alındığında, haklarında ısrar kararı verilen her iki sanık ile firar eden diğer iki sanığın aralarındaki düşmanlık nedeniyle, maktülleri öldürmek maksadı ile dönüş yollarına pusu kurdukları, maktülleri ellerindeki iki tip silahlaki bunlardan birisi G-1 otomatik tüfek, diğeride kaleşnikof ile maktüllerin vücutlarındaki giriş delikleri ve olay yerinde bulunan boş kovanların toplamı ile sanıkların çok miktarda hep birlikte ateş ettikleri hatta tanık anlatımlarında maktüllerin kesin ölüm neticesini almak için yanlarına gelerek, yakın mesafeden, yerde yatmakta olan maktüllere ateş ettikleri, maktüllerdeki yaraların hemen hemen tamamının yakınının öldürücü nitelikte olması, sanıkların sonucu alıncaya kadar hepsinin ateşlerini sürdürmeleri ve birbirine destek oldukları ve öldürme suçunu hep birlikte doğrudan doğruya beraber işledikleri ayrıca sanıkların ellerindeki silahların iki tip silah olduğu ve Adli Tıp Raporu'nda da iki tip silah mermisi tesbit edildiği anlaşılmış ve bu nedenle sanıklar asli faili belli olmayan suçun fer'i olarak kabul edilmemişlerdir.
Dosya kapsamı, tanıklar Ferman ve Mustafa'nın beyanı, otopsi zaptında belirtilen maktüllerdeki öldürücü yaraların nitelikleri, sanıkların pusuda birlikte bulunmaları hepsinin çok miktarda ateş etmeleri, birbirine destek olmak suretiyle fiilini doğrudan doğruya beraber işledikleri hususunda heyetimizde tam vicdanı kanaat hasıl olmuştur. Gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Re'sen temyiz incelemesine tabi olan bu hüküm de, sanıklar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olduğundan dosya C.Başsavcılığı'nın "Daire kararı doğrultusunda bozma" isteyen 11.5.1988 gün ve 1673 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmiş olmakla, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
Dosya içeriğine göre: 7.7.1978 günü maktüller (M.B.) ve Ekrem yanlarında tanıklar Ferman ve Mustafa olduğu halde, hayvan alımı için geldikleri Ballı Köyünden saat 18.00 sıralarında Sason'a dönerlerken, yollarına pusu kuran ve aralarında uzun zamandır husumet bulunan sanıklar Ali, Sait, Mehmet, ve Tayfun'un bulundukları yerden açılan ateş sonucu, birçok yerlerinden öldürücü yara alarak ölmüşlerdir.
Olay yerinde bulunan 11 adet boş kovanın, iki ayrı harf tüfeğinden atıldığı, Adli Tıp Kurumu Fizik incelemeler Balistik Şubesinin 10.1.1986 gün ve 37577 sayılı raporu ile belirlenmiştir.
Olayın görgü tanığı olan Ferman ve Mustafa, olaydan bir gün sonra jandarma görevlilerince alınan ve uyum gösteren 8.7.1978 tarihli ifadelerinde "Olay anında kendilerinin maktüllerinin önünde yürüdüklerini, silah sesi gelince yere yattıklarını, daha sonra kaçtıkları yukarıdaki yerden bakınca, silahların patladığı yerden sanıklar Ali, Sait, Mehmet ve Tayfun'u ellerinde silahla gördüklerini" söylemişlerdir.
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 23.11.1981 gün ve 214/385, 31.10.1983 gün ve 199/367, 8.4.1985 gün ve 325/197 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi; dayanışma içinde hareket ederek, olay yerinde silahlı olarak bulunmak suretiyle birbirlerine cesaret verdiği anlaşılan sanıkların 4'ünün ateş ettiği kesinlikle belirlenemediğine göre, asli faili belli olmayan öldürme suçunun faili olarak kabulünde zorunluluk bulunduğu halde; maktüllerin yakın akrabası olan adı geçen tanıkların "sanıkların dördünüde ateş ederken gördüklerine" ilişkin fenni bulgulara aykırı sonraki beyanlarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de:
TCK.nun 450. maddesinde adam öldürme cürmünün mevsuf halleri gösterilmiştir. Bu maddenin her bir bendinde sayılan haller başlı başına idam cezasını gerektirmektedir. Burada konumuzla ilgisi yönünden anılan maddenin 4 ve 5. bentlerine kısaca değinilmesinde yarar vardır.
4. bent, öldürme fiilinin tasarlanarak (teammüden) işlenmesi halini; 5. bent ise mevsuf olmayan aynı saikle birden ziyade kasten adam öldürme halini kapsamaktadır. Birden ziyade kimsenin öldürülmesinde ne öldürülenlerin sıfatlarından ve ne de eylemin işleniş biçiminden doğan bir teşdit sebebi yoktur. Yeter ki birden ziyade kimse kasten öldürülsün ve öldürme fiilleri aynı sebep ve sair altında işlenmiş bulunsun. 450. maddede adam öldürmenin mevsuf şekilleri sayılı ve sınırlı olarak on bent halinde gösterildiğine göre, kanun koyucunun amacı her biri idam cezasını müstelzim birden ziyade adam öldürme suçlarının işlenmesi halinde her bir adam öldürmeden ayrı ayrı uyduğu bentlere göre ölüm cezası tayini gerektiği yolundadır. Olayımızda olduğu gibi, birkaç şahsa karşı bir bendin birden ziyade ihlal edilmiş bulunması halinde de aynı şekilde uygulama yapılması zorunluluğu vardır. Bu itibarla Özel Daire kararında belirtildiği gibi, sanıkların her maktülden dolayı TCK.nun 450/1. maddesinin iki defa uygulanması suretiyle cezalandırılmasına karar verilmemesi de yasaya aykırı, sanıklar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Ceza Kurulu'nun 25.1.1980 gün ve 528/29 sayılı kararı da aynı mahiyettedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki isteme uygun şekilde, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 26.9.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.