 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/210
K: 1988/278
T: 20.06.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hırsızlık ve TCK.nun 145. maddesine muhalefet suçlarında sanık olarak Üsküdar 2. Asliye Ceza ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığ 3. Nolu Askeri Mahkemeleri'nde yapılan yagrılamaları sonunda, beraatine karar verilen Fatih'in tutuk kaldığı günler için 466 sayılı Yasaya göre vaki tazminat isteği üzerine lehine maddi ve manevi tazminat tayin ve takdirine dair (Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 28.11.1986 gün ve 6/6 sayılı karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 21.9.1987 gün ve 6282-7846 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Direnmeye dair aynı mahkemeden verilen 7.12.1987 gün ve 5-3 sayılı son kararın Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 25.4.1988 gün ve 6/1389 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Hırsızlık ve TCK.nun 145/1. maddesine aykırılık suçlarından dolayı haksız yere tutuklu kaldığı günler için 466 sayılı Yasa uyarınca kendisine maddi ve manevi tazminat verilmesi isteği ile Fatih tarafından açılan dava üzerine yapılan inceleme sonunda; anılan Yasanın 2/son maddesi uyarınca "Dava dilekçesinin yasal şart ve belgeleri kapsamadığı" nedeniyle reddine ilişkin karar, Özel Dairece; (Dava dilekçesine, beraat kararının bir örneğinin eklendiği gibi manevi tazminat yönünden başka bir belge istenmesinin sözkonusu olamayacağı gözetilmeden, sübut delillerinin bildirilmediğinden bahisle dilekçenin reddine karar verilmesi, yasaya aykırıdır) biçimindeki gerekçesiyle bozulmuş, mahkeme ise; tazminat istemini dayanağı belgelerin neler olabileceğini açıklayarak ilk hükümde direnmiştir.
466 sayılı Yasaya göre, tazminat istemine ilişkin dilekçesinin yasal şart ve belgeleri kapsamadığı nedeniyle reddi yolundaki kararın temyiz yeteneği yoktur. Çünkü:
466 sayılı Yasanın 2/B maddesinin "yukarıdaki fıkrada yazılı hususları kapsamayan dilekçe, mahkeme kararı ile reddolunur" şeklindeki hükmü karşısında bu suretle dilekçesi reddolunan kimse eksikliklerini tamamlayarak (yasal süre içnide olmak kaydıyla) yeniden başvurma hakkına sahiptir. Bu nedenle bu tür kararlar kabili itirazdır.
Aynı Yasanın 3. maddesinde ise esasa ilişkin kararın nasıl verileceği açıklandıktan sonra "...Bu karar aleyhine tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir" hükmü getirilmiş olup temyiz edilebilir kararın esasa ilişkin olan bu 3. maddede belirtilen şekilde verilmiş bulunan kararlar olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmiştir.
Bu itibarla dava dilekçesinin reddine ilişkin yerel mahkeme kararı hakkındaki ilk temyiz dilekçesinin, itiraz dilekçesi olarak kabulü ile gereğinin mahallinde merciince yapılması gerektiğine, bu kararın kabili temyiz bulunmadığına, 20.6.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.