 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1988/1-470
K. 1988/514
T. 5.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
765/m.464
Adam öldürmek suçundan sanık Fevzi'nin TCK.nun 448/51/2, 59., bu suçun işlendiği sırada müzaheret ve muavenetle icrasını kolaylaştırarak iştirak etmekten Halil'in aynı Kanunun 448, 65/3, 51/2, 59., Cihat'ın 448, 65/3, 51/2, 55/3 ve 59. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine ilişkin, ( Salihli Ağır Ceza Mahkemesi )nden verilen 24.12.1987 gün ve 1987 /260-343 sayılı hükmün, sanıklar ve müdahiller vekillerinin temyizi üzerine, 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek 18.4.1988 gün ve 1988/790 -1655 sayı ile;
KARAR : Sanık Fezi hakkındaki hükmün onanmasına karar verdikten sonra"...maktülün Fevzi'nin karısına laf atıp sarkıntılıkta bulunduğu sanığın ikazına rağmen fiiline devam ettiği bu sebeple her 3 sanığın maktulü dövmek hususunda irade birliği vardıkları, olay günü maktule ait taksiye yolcu olarak binerek, hadise yerine geldikleri, sanık Fevzi'nin tuvalete gideceğini söyliyerek taksiyi durdurduğu, Cihat'ın vasıtanın kontak ahantarını aldığı birlikte maktülü dövmeye başladıkları, sanık Fevzi'nin çantasına gizlediği tüfeği çıkarıp maktule ateş etmek istediği diğer sanıkların engellemek istemelerine rağmen muvaffak olamadıkları ve olay yerinden kaçmaya başladıkları sanık Fevzi'nin hamili ve tekmil dosya münderecatından anlaşılmış olmasına göre sanık Halil ve Cihat'ın müessir fiilden sorumlu tutulmaları gerekirken asli faille aralarında öldürme suçunu işleme hususunda anlaşmanın mevcut olmadığı nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi...."
İsabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme; "...sanıkların kastı müessir fiil olsaydı Fevzi'ye ait olan ve içinde av tüfeği bulunduğu kolayca anlaşılan çantayı getirmesine engel olurlar ve arabanın kontak anahtarını almazlardı. Maktülü daha önce döven sanık Fevzi'nin dövmek için sanıklara ihtiyacı olmadığına göre, öldürme hususunda irade birlikleri vardır..."biçimindeki açıklamalarıyla direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar ve müdahiller vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 26.10.1988 gün ve 3271 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığına gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Dosya içeriğinden anlaşılacağı gibi maktul Rasim'in sanık Fevzi tarafından öldürüldüğü saptanmış ve mahkumiyetine ilişkin hükmü özel dairece onanarak kesinleşmiştir.
Yerel Mahkeme, sanıklar Halil ve Cihat'ın öldürmede sanık Fevzi'ye yardım ettiklerini kabulederek direnmişse de, özel daire bozma kararında ayrıntılı olarak açıklandığı gibi sanık Fevzi'nin sanıklar Cihat ve Halil'e maktül Rasim'in karısına laf atıp sarkıntılıkta bulunduğu, yaptığı uyarılara karşın eylemini sürdürdüğünü ve onu öldüreceğini söylemesi üzerine diğer sanıkların buna karşı çıkıp mani oldukları, ancak Fevzi'nin "Arabı maktul çağıralım, biraz döver bırakırız" önerisini kabul ederek dövme hususunda irade birliğine vardıkları bu amaçla çağırıp taksisine müşteri olarak bindikleri, yolda durdurup dövmeye başladıkları sırada Fevzi'nin çantasında gizlediği av tüfeğini çıkarttığı, sanıklar Halil ve Cihat'ın kendisine burada da engel olmak istemelerine karşı Fevzi'nin onları silahla tehdit edip bertaraf ettikten sonra maktülü öldürdüğü aksi kanıtlanmayan savunmaları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bu itibarla sanıklar Halil ve Cihat öldürme eyleminde herhangi suretle sorumlu tutulamazlar. Ancak öldürme ile arasında kesinti bulunmayan kavgada maktülü yumrukla dövdükleri sabit olduğundan bu eylemleri ölümle biten kavgada ölene el uzatma niteliğinde olup, TCK nun 464/1. maddesine muhalefet suçunu oluşturur. Bu nedenle Özel Daire bozma kararına uyularak haklarında belirlenen yasa maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme direnme kararının istem gibi BOZULMASINA, 5.12.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.