 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/175
K: 1988/306
T: 27.06.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hırsızlık suçundan sanık Yalçın'ın TCK.nun 491/ilk, 522;p 647 sayılı yasanın 6. maddeleri gereğince yedi ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, cezanın ertelenmesine ilişkin (Beykoz Sulh Ceza Mahkemesi)nden 27.5.1987 gün ve 649/402 sayı ile verilen hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen 6. Ceza Dairesi 11.3.1988 gün ve 696/3053 sayı ile :
(Telefon konuşmasının TCK.nun 491/ilk fıkrasında gösterilen taşınabilir mal olarak kabulünün mümkün olmayacağı gözetilmeden mağdurun telefon hattına saplama yaparak konuştuğu kabul edilen sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi) isabetsizliğinden bozmuştur.
Bu karara karşı 19.4.1988 gün ve 51 sayı ile itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığınca:
(TCK.nun 491/ilk maddesinde basit hırsızlık: Her kim, diğerinin taşınabilir malını rızası olmaksızın faydalanmak için bulunduğu yerden alırsa cezalandırılır diye tarif edilmektedir.
Öğretide de birşeyin hırsızlık konusu olabilmesi için üç vasfı bulunması gerekeceği kabul edilmektedir. Bunlar "mal" olması, "taşınabilir olması" ve "başkasına ait olması"dır.
Olayımızın konusu teşkil eden "İzinsiz telefon konuşması" acaba bu tanıma girecek midir? Bunu anlayabilmek için mal ve taşınabilir malın ne olduğunu incelemekte yarar var sanıyoruz.
Türk Hukuku Lügatı'nda mal : "mülkiyet mevzuu olabilen bütün maddi eşya ile mameleke girebilen bütün haklar" olarak tanımlanmakta, menkul mal ise: "kıymet ve mahiyetine halel gelmeksizin bir yerden diğer yere naklolunabilen mallar" olarak anlatılmaktadır.
Türk Ceza Yasasında hırsızlığa konu olabilecek taşınabilir malların neler olduğu tek tek sayılmamış, bunun tayin ve tesbit çağın ve tekniğin gereklerine göre uygulayıcıya, özellikle yüce Yargıtay'ın nazarda taşınabilir bir mal olarak kabul edilmez gibi göründüğü ve önceleri bazı tereddütler bulunduğu halde, Yüce Yargıtay'ımız müterakki yorum kaidelerine uygun olarak konuya açıklık getirmiş ve elektirik çalmayı TCK.nun 491/ilk maddesine uygun hırsızlık suçu olarak kabul etmiş bulunmaktadır.
Prof. Dr. Sulhi Dönmezer "Şahıslara Karşı ve Mal Aleyhine Cürümler" adlı eserinde, bir şeyin hırsızlık cürmü bakımından mal olarak telakki edilebilmesi için mutlaka sulb katı olması gerekmez gaz ve mayi şeklindeki şeylerde hırsızlığın mevzuu olabilir" demekte; gene bir çok müellifler : elektrik enerjisi motor enerjisi ve çağın gereği ortaya çıkan daha bazı tür enerjilerin de hırsızlık suçunun konusu olabileceği belirtilmektedirler.
izinsiz olarak ve saplama suretiyle yapılan telefon görüşmesi ile, elektirik enerjisi arasında konumuz açısından büyük bir benzerlik bulunduğunda kuşku yoktur. Zira her ikisi de elle tutulur gözle görülür neslelek olmadığı halde, insanların hizmetine sunulan teknik harikaları olup, her ikisinin de izinisizi kullanılmasıyla bir taraf, diğerinin rızası hilafına yarar sağlarken, diğer taraf zarara uğramaktadır.
Ceza hukukunda kıyas yapılmayacağı ilkesi ile, bu konularda zaruret haline gelen yorum getirmeyi birbirinden ayırt etmek gerekmetedir. Aksi halde yasaların daha terferruatlı ve her konuda uzun listeleri içeren yapıtlar haline getirilmesi gerekecektir.
Özel Daire, benzer olaylar nedeniyle birçok defalar izinsiz yapılan telefon konuşmalarını hırsızlık olarak kabul etmişken itiraza konu yaptığımız son kararında görüşünü değiştirmiştir.
Arz ve izah olunan sebeplerle, sanığın hırsızlık suçunu işlediğini kabul etmek gerekceğinden Özel Daire bozma kararının kaldırılarak, usul ve yasaya uygun görülen Yerel Mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi) talep olunmuştur.
Dosya içeriğine göre:
Müteki Kadir'in evine giden telefon hattına, sanığın saplama yaparak kendi evine hat çekip, müşteki adına kayıtlı......numaralı telefono kaçak olarak uzun süre kullandığı; müştekinin son aylardaki, telefon faturalarının çok kabarık geldiğini görerek araştırma yapılmasını istemesi üzerine, hatları inceleyen PTT. görevlilerince bu durumun görülüp, tutanakla saptandığı anlaşılmaktadır.
Oluş ve sübutta Özel Daire ile, C. Başsavcılığı arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, sanığın eyleminin "hırsızlık" suçunu oluşturup oluşturmadığı yönündedir.
Konunun Genel Kurulumuzda müzakeresi sırasında ortaya atılan ve çoğunluk görüşüne esas alınan bilimsel görüşler aşağıda özetlenmiştir.
a - Bir çok kanunlar, bu meyanda İsviçre, Alman, Fransız ve Yeni italyan Kanunları hırsızlığı tarifeden maddelerinde, kanunumuzda mevcut "mal" tabiri yerine "şey" tabirini kullanmışlardır. İhata ve genişlik iki tabir arasında herhangi bir fark yoktur.
Fransız Temyiz Mahkemesi, 2 Temmuz 1954 tarihli kararlarıyla, evine konan elektirik saati üzerinde bazı muameleler icra ederek sayacının haraketini yavaşlatan ve hatta geriye doğru işleten şahsı hırsızlıktan mahkum etmiştir. (Naci Şensoy Basit Hırsızlık ve Mevsuf hırsızlıklar, 1963, T.S. 30 ve devamı).
b - Elektrik ister bir enerji, ister bir mayi olsun, teraküm ettirmek kendisine muayyen bir istikamete sevk etmek, kuvvet hareket, ziya gibi mütenevvi şekilde kullanılmak suretiyle hususi mülkiyet konu olabili bir maddedir. Bu sebep dolayısıyladır ki elektrik, Fransız Ceza Kanununda hırsızlığı tarif eden 379. maddesi manasında bir "yeş" dir. Zira bu madde tabiat sahasında insan faaliyetinin temellük edebileceği kabili tatbiktir (Garçon, Code Penal Annotte, S. 1141).
C - Türk Ceza Kanununun "Mal Aleyhine Cürümler "başlığını kullanarak, yalnız mülkiyet haklarının değil, fakat mala ilişkin sair hakların da korunduğu belirtilmiştir.
Bütün cisimler ve ekonomik değer taşıyan ve mülkiyete elverişli olan diğer bütün varlıklar hukuki bakımından "mal" sayılırlar.
.....Bizce yanlız elektrik enerjisi değil, termik, nükleer ve benzeri enerjiler de mala kavramına dahil edilebilirler. Bunun için gerekli şart, bu enerjilerin ekonomik değeri haiz olmalarıdır. Örneğin, merkezi bir ısıtma tesisinden verilen termik enerjiyi haksız olarak kendi dairesine getirerek, dairesini ısıtan kişide hırsızlık suçunu işlemiş sayılır (Manhzini'ye atfen Hasan Erman, İ.Ü. H.F.M. 1975 S. 1-2, Sah. 133).
d - Günlük dile göre, alemde insanın dışında kalan her cisim "şey" sayıldığı halde, hukuki bakımından mamelek haklarının konusunu teşkil edebilecek her "şey"in bu anlama geldiği malumdur. Daha açık deyişle bütün cisimler ve ekonomik değer taşıyan ve mülkiyete elverişli olan diğer bütün hukuki varlıklar hukuki bakımdan "şey" sayılırlar (Fransesco Antoliseİ, Genel Olarak Mameleke Karşı İşlenen Suçları A.Ü.H.F.D. 1962, S. 65 Çeviren Uğur Alacakaptan).
Yukarıda açıklanan bilimsel görüşler birlikte değerlendirildiğinde: Alınıp -satılabilmesi, başkalarına devredilebilmesi ve mirascılarına intikal edebilmesi nedeniyle mamelek haklarına dahil olan ve belli bir numara verilerek kişileştirilen; ekonomik değeri haiz olması yanında tıpkı sayaçtan geçirilen elektrik akımı gibi, kendisi aracığılı ile yapılan her konuşma, süre adet ve konuşulan yerle bağlantılı olarak elektronik cihazlarla ölçümlenip, P.T.T. İdaresinde adına kayıtlı kişiden para talep hakkı doğuran müştekiye ait telefon hattına, onun rızası olmadan saplama yapıp, kendisine ait cihazla irtibatlandırmak suretiyle, kaçak olarak kendi malı imişcesine kullanmaya başlayan ve olay ortaya çıkıncaya kadar kendi yaptığı konuşmalar dahil, bu hattan yapılan tüm konuşmaların bedelini de müştekiye ödeten sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğundan C. Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile, 6. Ceza Dairesi'nin 11.3.1988 gün ve 696/3053 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA konunun 6.6.1988 günü yapılan birinci müzakeresinde yasal çoğunluk sağlanamadığından, 27.6.1988 günü yapılan ikinci müzakerede ve oyçokluğu ile karar verildi.