Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/171
K: 1988/187
T: 25.04.1988

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek suçundan Bekir'in yapılan yargılaması sırasında; (Kayseri 3. Asliye Ceza Makemesi) ile, Kayseri Valiliği İl İdare Kurulu arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için gönderilen dosya, C. Başsavcılığı'nın Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararının kaldırılmasını isteyen 14.4.1988 gün ve TM/235 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yaralamaya neden olmak suçundan sanık Bekir hakkında yapılan idari soruşturma sonunda, Kayseri İl İdare Kurulu, 1.3.1988 gün ve 29 sayı ile:
(Sanığın Kayseri Belediyesi'nde 1475 sayılı İş Kanununa tabi şoför "işçi" olarak çalıştığı anlaşıldığından hakkında Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna göre karar verilmesine yer olmadığına) karar verilmesinden sonra, Kayseri C. Savcılığı'nın 10.12.1987 gün ve 2177 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılması üzerine, yargılamayı yapan Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi, 21.12.1987 gün ve 689/881 sayı ile:
(Sanığın, Belediyeler Kanununun 102. maddesine göre Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna tabi olduğu gözönünde tutularak mahkemenin durmasına).
Karar vermiş, böylece Kayseri İl İdare Kurulu ile, Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.
Dosya içeriğine göre:
Kayseri Belediyesi Özlük İşleri Müdürlüğü'nün 9.2.1988 gün ve 1591/88 sayılı yazılarında "1475 sayılı İş Kanunu gereğince belediyelere şoför olarak atandığı ve Fen işleri Asvalt Şantiyesinde halen 2990 lira yevmiye ile çalıştığı" bildirilen sanığın, tamir için götürdüğü Belediyeye ait damperli kamyonun damperini kaldırdığı, sırada, tamirci arkadaşı Paşa'nın "20 gün iş ve gücüne engel olacak" şekilde yaralanmasına sebep olduğu iddia edilmektedir.
Bu konuda çoğunluk görüşüne esas alınan yasa maddeleri, Yargıtay kararları ve bilimsel görüşler aşağıda özetlenmiştir.
Türk Hukukunda "memur"u tarif eden tek metin TCK.nun 279. maddesi değildir. 1982 Anayasamızın 128; 1961 Anayasasının 117; 647 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4; 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 13. maddeleri de memur tanımı yapmaktadırlar. Fakat bu tanımlar ilgili oldukları hukuk dalında geçerli olduklarından, Ceza Kanunu tatbikatında uygulanamazlar.
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 25.11.1985 gün ve 1-410/595 sayılı kararında da açıklandığı gibi "TCK.nun 279. maddesine göre memur, Devlete ait hukuki iktidar ve selahiyeti kullanarak hukuki tasarruf veya fiilin icrasını iktidar ve selahiyeti kullanarak hukuki tasarruf veya fiilin icrasını gerçekleştirenlerle, bu hukuki tasarruf ve fiilin icrasına kamu hukuku usulüne uygun bir şekilde iştirak ve yardım edenlerdir. Her kamu kurumu müstahdemi Ceza Kanunu tatbikatında memur sayılmaz. Müstahdemlerin, Ceza Kanunu tatbikatında memur sayılabilmeleri için teşrii, idari veya adli bir kamu görevi görmeleri şarttır"
Genel ilke bu olmakla birlikte kuruluşlarına ilişkin yasalarda özel hüküm bulunduğu için (mesela, Tekel Genel Müdürlüğü'ne ilişkin (4036 sayılı Yasanın 26. maddeleri), TCK.nun 279. maddesi kapsamında "memur" sayılmalarına olanak bulunmayan bazı iktisadi Devlet Kuruluşu mensupları, Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna tabi tutulmuşlar; Ancak 8.6.1984 gün ve mükerrer 18435 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listede gösterildikleri ve anılan Kararnamenin 4. maddesinde "özel hukuk hükümlerine tabi tutulacakları" belirtildiği (başka bir deyişle kendilerini Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna tabi kılan yasa hükümleri değiştiriliği) için, bu Kararnamenin yürürlüğe girmesinden sonra, kurulumuş memurlarının görevlerinin ifası sırasında veya görevlerinden, dolayı işledikleri suçlara ilişkin olarak, genel hükümlere göre takibat yapılması gerekmektedir.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Mesela "hakim" olmadıkları halde, CMUK.nun 154/4. maddesi gereğince "zabıta amirleri" hakkında, adli görevlerine ilişkin suçlardan dolayı "hakimlerinin görevlerinden dolayı tabi oldukları muhakeme usulü tatbik olunur." Hakimlerin tabi oldukları muhakeme usulünü belirleyen yasa hükümlerinde sonradan yapılan değişiklikler ne olursa olsun CMUK.nun 154/4. maddesi hükmü değiştirilmediği veya Anyasa Mahkemesince iptal edilmediği sürece, "zabıta amirleri", hakimlerin görevlerinden dolayı tabi oldukları muhakeme usulüne tabi tutulmaya devam edilecektir. Uygulamalar da bu yoldadır.
14. Nisan 1930 gün ve 1471 sayılı Resmi Gazete'de yayınlarak yürürlüğe giren ve halen yürürlükte bulunan 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 102. maddesinde "Belediye Reisi ile bilumum belediye memurları ve Müstahdemleri vazifelerinden münbais veya vazifelerinin ifası esnasında hadis olan cürümlerden dolayı; Memurin Muhakematı Kanunundaki ahkama tabidir." hükmüne yer verilmiş; 1255 sayılı T.B. Millet Meclisi Tefsir kararında da "...memurin Muhakematı Kanunu hükümlerinin yalnız Memurin Kanununun 1. maddesinde tarif edenlerle münhasır olmayıp, tariften hariç bulunanlar hakkında dahi tatbik edileceği, Belediye Kanununun bu açık hükmüyle takviye edilmiş bulunduğu şüphesizdir" denilmek suretiyle Belediyeler Kanununun 102. maddesiyle, Memurin Muhakematı Hakkında Kanuna istisnai bir hüküm getirildiği açıkca belirtilmiştir.
Anılan yasanın Belediyelerde icrai vazifeler başlıklı 5. Faslında yer alan A- Belediye Heyetleri, Memur ve Müstahdemleri Ana başlıklı, Belediye başamirleri, Memur ve MÜstahdemleri başlıklı 88. maddesinde de "Belediyelerde reis ve lüzumu kadar muavinden sonra daire başamirleri şunlardır:
Yazı İşleri Müdürü veya başkatip, Hesap işleri müdürü veya muhasebeci, Sıhhat işleri müdürü, başkatip veya tabip, Baytar müdürü, baş baytar veya baytar, Fen İşleri müdürü başmühendis veya mühendis, Teftiş heyeti müdürü, başmüfettiş veya müfettiş, Lüzumu halinde zat ve hukuk işleri müdürleri veya müşavir avukat,
Belediye şubelerine başamirler şunlardır:
Başkatip, muhasebeci, baştabip veya tabip, başbaytar veya baytar, başmühendis veya mühendis.
Bunların emri altında lüzumu kadar yazı veya hesap, fen, sıhhat, baytariye, idare, teftiş belediye zabıtası veya itfaiye memurları ile ketebe, müstahdemler ve amele bulunur.
Bunların adet, maaş ve kadroları bütçe ile tesbit ve tasdik edilir. "denilmek suretiyle "Ketebe, Müstahdem ve Amele" lerin de, Belediye görevlileri arasında mütalaa edildiği açıklanmıştır.
22.6.1939 gün ve 4239 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 3645 sayılı Kanunla kurulan İETT. İdaresi mensupları, kuruluş yasasındaki özel hüküm dolayısıyla, "Belediye memur ve müsahdemleri" arasında mütalaa edilmemekte, başka bir deyişle Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun kapsamına girmektedirler.
Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 22.6.1987 gün ve 52/64 sayılı kararında da :
"Kısa adı İETT. olan İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü; 3645 sayılı Kanunla kurulmuş olup, anılan Kanunun 2. maddesine göre hükmi şahsiyeti haiz ve İstanbul Belediyesi'ne bağlı bir genel müdürlüktür. Aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca özel hukuk hükümlerine göre idare olunan İETT. : Arttırma, Eksiltme ve İhale Kanunu ile Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve Belediye Nizamnamesi hükümlerine tabi bulunmamaktadır.
Ne varki, İETT. İstanbul Belediyesi'ne bağlı olduğundan, 1580 sayılı Kanunun 102. maddesine göre mensuplarını belediye memurları gibi mütalaa edilerek, işledikleri suçlardan dolayı Memurin Muhakematı Kanununa tabi olup olmadıkları konusunda kuruluş konusunda bir açıklık bulunmamaktadır.
Ancak, gerek 3645 sayılı Kanununun yukarıda belirtilen hükümleri, gerek 1580 sayılı Kanunun 102. maddesindeki hükmün birlikte incelenmesinden, İETT. nin İstanbul Belediyesi'ne bağlı olmasına karşın ayrı bir tüzel kişilği bulunmasına, özel hukuk hükümlerine göre yönetilmesine, mensuplarının İstanbul Belediyesince atanmamasına binaen, İETT., memurlarının, belediye memur ve müstahdemi olmadıkları ve 1580 sayılı Kanunun 102. maddesi kapsamında bulunmadıkları, sonuç olarak "Memurin Muhakematı Kanunu kapsamına girmedikleri ortaya çıkmatadır." denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır.
Sözcüklerinde "istihdam edilen kişi; bir iş sahibinin yanında çalışan işçi İdare Hukukunda: devlet işlerinde ücretle kullanılan ve memurların hukuk ve yetkisinden istifade etmeyen kimse" olarak tarif edilen (Hüseyin Özkan, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü; Remzi Alpdündar, Yeni Hukuk Sözlüğü; Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü) müstahdem, 14.7.1965 gün ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile yürürlükten kaldırılan ve Belediyeler Kanunundan önce yürürlüğe giren 18.3.1926 gün ve 788 sayılı Memurin Kanununun 1. maddesinin ikinci fıkrasında da "Devlet işlerinde ücretle kullanılan ve memurin siciline mukayyet bulunmayan ve memurun hukuk ve selahiyetinden müstelif olmayan kimse" şeklinde tarif edilmiştir.
Sıddık Sami Onar, 1942 yılında yayınlanan "İdare Hukuku" adlı kitabında (Cilt 1, S. 894) "Memurin Kanunumuz, yardımcılardan bir kısmını müstahdem namı altında toplamış bulunmaktadır. Bu kanunun, f. maddesinin ikinci fıkrasındaki müstahdem tarifi, devlet işlerinde ücretle çalışan bir kısım mütehassıslarla işçiliri ihtiva etmekle beraber, yardımcılar bunlardan ibaret değildir. Arızi olarak ve muvakkaten bir amme hizmeti ifa eden ve Devlet kadrosuna girmiş bulunmayan imtiyaz sahibi, mütahhit ve mültezim gibi kimselerin bu kategoriye konulmaları lazım gelir. Yardımcıların hukuki vaziyeti, memurların aksine subjektif ve akdi bir vaziyettir" demek suretiyle "müstahdem" kavramına açıklık getirmiştir.
657 sayılı Yasanın 4. maddesinde "işçiler hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz" denilmiş olmasının konumuzla bir ilgisi bulunmamaktadır.
1475 sayılı Kanunun 1. maddesinde işçi "Bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişi" şeklinde tarif edilmiştir. Bu tarihten ve yukarıda yaptığımız açıklamalardan açıkca anlaşılacağı üzere, "işçi" lerin gerek 657 sayılı Yasa ve gerekse TCK.nun 279. maddesi açısından memur sayılmalarına imkan olmamakla birlikte, Belediyler Kanununun 102. maddesinde sözü edilen "müstahdem"lerin önemli bir bölümünü oluşturduğu kuşkusuzdur.
İşin sürekli, ya da süreksiz oluşu, işçi kavramını etkilemez (1475 sayılı Yasa m. 8). Kısa bir süre çalışmış olmak durumu da işçi sayılmasa engel değildir. Aslında memur bulunan bir kimsenin dahi, iş sözleşmesi gereğince bir başka kimsenin işyerinde çalışması durumunda son kez anılan çalışması yönünden içşi sayılması gerekir (Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi, 1984, S. 77).
657 ve 1475 sayılı Yasaların yürürlüğe girmesinden sonraki tüm kararlarında Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerimiz, "işçi" statüsünde de bulunsa, ve hatta geçici nitelikli de olsa Belediyelerde çalışan odacı, şoför, itfaiyeci ve benzeri durumundaki kimselerin tümünün "müstahdem" sayılmaları nedeniyle, Belediyeler Kanununun 102. maddesi gereğince Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanuna tabi tutulmaları gerektiğini belirtmişlerdir ve istikrar kazanmış bu uygulamadan dönülmeyi gerektirecek yasal bir neden bulunmamaktadır.
Açıklanan hususlar gözönünde tutulduğunda, Kayseri Belediyesinde 1475 sayılı İş Kanununa tabi şoför olarak çalışan ve görevi esnasında suç işlediği anlaşılan sanık Bekir hakkında da Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun hükümleri gereğince işlem yapılması gerektiğinden Kayseri İl İdare Kurulu görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme aykırı şekilde, Kayseri İl İdare Kurulunun 1.3.1988 gün ve 29 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, dosyanın adı geçen kurula gönderilmesinin sağlanması için C. Başsavcılığı'na tevdiine, 25.4.1988 gününde ve üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.  
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini