 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/115
K: 1988/213
T: 09.05.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Şemsettin'i tamamüden öldürmekten sanıklar Ekrem, Abdullah, İbrahim ve Mustafa ile Salih'i taammüden öldürmekten sanıklar Köroğlu ve MY.nin hükümlülüklerine dair, (Uşak Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 13.7.1987 gün ve 112-133 sayılı karar, kendiliğinden temyize tabi olup, sanıklar vekilinin de temyizleri üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek 9.2.1988 gün ve 4509-276 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
C. Başsavcılığı'nın, CMUK.nun 322. maddesince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün onanmasını isteyen 15.3.1988 gün ve 35 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Tasarlayarak adam öldürmek suçundan sanıklar, Ekrem, Mustafa, Abdullah ve İbrahim ile Köroğlu ve M.Y. nin TCY. nın 450/4, 59. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine ilişkin hükmü inceleyen Özel Daire;
(Olaydan bir süre önce sanıklardan Ekrem'in amcası oğlu İsmetin ölenlerin akrabası Abdullah'ın karısı ile ilişkisi kurması, buna kızan Abdullah'ın da kendi karısını öldürmesi sebebiyle taraflar arasında husumet doğduğu ve husule gelen çeşitli olaylarla bu husumetin tevali ettiği, hadise günü öldürülenler çalışma maksadı ile tarlalarına giderken onları öldürmeye önceden karar veren ve ihzarat yaparak pusuya giren sanıklarla yandaşlarının hamili bulundukları silahlarla ateş ederek, ölümü gerçekleştirdikleri, ancak her iki ölendeki ölümü tevlit eden yaraları hangi sanığın husule getirdiğinin tesbit edilemediği, Halit, Necmettin, Nurettin, M.Ç. M.G. Hasan'ın 20.5.1976 tarihli ifadeleri, ölü muayene raporu ve dosya kapsamından anlaşılmış olmasına göre CGK.nun Dairemizce benimsenen içtihatları doğrultusunda sanıkların eylemlerinin faili gayrimuayyen olacak şekilde vasıflı adam öldürmek olarak kabulü ve haklarında TCY.nın 450/4. 463, 59. maddeleri tatbik edilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi nedenilye bozulmasına karar verilmiştir.
Bu karara itiraz eden C. Başsavcılığı; (Uşak Ağır Ceza Mahkemesinin 12.6.1979 gün ve 48/104 sayılı kararı ile Salih'i öldürmekten sanıklar Mahmut, H.Y. Mehmet'in TCY.nın 450/4, 463, 59. maddelerine göre cezalandırılmalarına karar verilmiş, Özel Daire 19.12.1979 gün ve 3716/4832 sayılı ilamı ile; "Sanıkların girdikleri pusudan ateş ederek onu başından ve sırtından olmak üzere öldürücü nitelikli yaralar meydana getirerek öldürdükleri dosya içeriğinden anlaşılmış olmasına göre, öldürücü nitelikteki yaraların birden fazla olması, sonucu alıncaya kadar ateşe devam etmeleri, her birinin diğerine destek olmaları, karşısında sanıkların öldürme suçunu hep birlikte doğrudan doğruya beraber işlediklerinin kabülünde zorunluk olmasına rağmen TCY.nun 64/1. maddesi yerine 463/1. madde ile uygulama yapılması nedeniyle bozmuş, bozmaya uyularak verilen hüküm Özel Dairece onanarak kesinleşmiştir.
Sanıkların soğukkanlılıkla öldürme suçunu işlemeye karar verdikleri, karalarında sebat ve ısrar ederek öldürme suçunu hep birlikte işleyip sonucu aldıkları anlaşılmıştır. Bu itibarla TCY.nın 64/1. maddesi uygulanmalıdır) görüşünü ileri sürmektedir.
İncelenen dosya ve kanıtlara göre:
Olaydan önceki bir tarihte sanıklardan Ekrem'in amcasıoğlu olan ismet'in ölenlerin akrabası Abdulllan'ın karısı ile ilişki kurduğu, Abdullah'ın karısını öldürdüğü iddiasıyla yargılandığı, bu nedenle tarafların mensubu bulundukları iki aşiret arasında husumet oluştuğu, giderek husumetin keskinleştiğini, olay günü öldürülenler Salih ve Şemsettin'in çalışmak üzere ayrı ayrı tarlalarına gittikleri sırada onları öldürmeye önceden karar veren sanıkların iki ayrı grup halinde pusuya yattıkları ve birinci gruptaki Ekrem, Abdullah ve İbrahim ile Mustafa'nın Şemsettin'e, ikinci gruptaki Köroğlu M.Y. ile haklarında hüküm kesinleşen Mahmut, Mehmet H.Y. nin Salih'e uzun namlu silahları ile birçok kez ateş ederek ölü muayene raporunda belirtildiği üzere Şemsettin'de göğüs nahiyesi ile sağ bacakta, Salih'de ise baş ve göğüste her biri tekbaşına ölümü tevlit edecek nitelikteki yaraları husule getirerek öldürdükleri, öldürücü yaraların hangi sanık tarafından meydana getirildiğinin saptanamadığı "ölenlerdeki her iki yaranında müstakil ve müşterek tesiri ile ölümün meydana geldiği" dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 23.11.1981 gün ve 214/385 sayılı kararında açıklandığı üzere; Şeriklerden illi değeri haiz hareketi yapanlar arasında bu hareketlerin hukuki ve maddi değerine göre "asli", "fer'i" iştirak ayrımını( TCK. 64 ve 65. maddeler) bu ayrım olası görülemiyorsa (olayımızda böyledir) 463. maddenin uygulanması ilkesini Ceza Kanunumuz kabul etmiştir. Bu durumda faillere indirimli ceza uygulanmalıdır.
O halde asli fail kimdir?
Faillerden herhangi birinin hareketi tek başına ele alındığında "kanuni suç tipinde " tarif edilen, hareket ve sonucu yaratan (öldürmede ölümü vücuda sokan kimse) asli faildir.
Bu unsurlara göre 463. maddede öngörülen fail, asli fail değildir. Zira sonuç olan "ölümü" vücuda sokan kimdir. belli olmamaktadır.
Fer'i fail için "filli yapma" sözkonusu olmadığına göre; 463. maddedeki fail fer'i failde değildir.
Öyleyse 463. madde nedir? Faili kimdir?
Bu maddede düzenlenen failin belli olmaması hali değildir. Hepsi irtikap eden "tetiğe basan" sıfatında olan kişilerden öldürmede hangisinin hareketinin hedefle özdeşleştiğinin, bütünleştiğinin, ölümü vücuda soktuğunun saptanmaması halidir.
Öyleyse suç; suç ortaklarının faaliyetlerinin yan yana icrası sırasında oluş ve sonuç bunlardan herhangi birine kesin ve tek olarak bağlanmayacak şeklide oluşmuşsa, müstakil fail belli değildir ve eşit ceza sorumluluğu vardır. Verilecek ceza fiillerinin ortalamasıdır.
Kişinin, asli fail olarak sorumlu tutulması için gerekli iradi hareket var, illiyet bağı da tahakkuk etmiştir, ancak sonuç (ölüm) kimin eseridir kesin olarak saptanamıyorsa TCK.nun 463. maddeyi uygulamak zorunluluğu vardır.
Tasarlayarak (taammüden) adam öldürme suçlarında da diğer vasıflı adam öldürme suçlarında olduğu gibi TCK. 463. madde uygulanması gerektiği hususunda Ceza Genel Kurulu'nun yerleşmiş emsal kararları vardır.
463. maddenin uygulama şartları gözönüne alındığında; hepsinin ateş ettiği kabul edilen sanıklardan her iki öldürülendeki ikişer adet öldürücü yaraların o maktule ateş eden sanıklardan hangisi veya hangileri tarafından meydana getirildiği kesinlikle saptamadığından C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 9.5.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.