 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/103
K: 1988/207
T: 09.05.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Onbeş yaşından küçük mağdurun ırzına geçilmesi suçuna katılmaktan sanık Hatice Öztürk'ün TCY. 414/1, 80, 418/2, 59. maddeleri uyarınca mahkumiyetine ilişkin hükmü inceleyen Özel Daire;
(Medeni Kanunun hükümlerine göre, velayet hakkında birlikte sahip olan ananın babayla beraber kızları mağdureyi Rafet Balcı'ya isteyerek ve bilerek vermiş oldukları aşamalarda sanık anne Hatice Öztürk'ün açıklamaları ile anlaşılmakla onanmasına) karar vermiştir.
Bu karara itiraz eden C.Başsavcılığı, (Medeni Kanunun 152. maddesi kocanın aile birliğinin reisi, 152. maddesi ise karının, kocanın muavini ve müşaviri olduğunu kabul etmektedir. Türk toplumunun büyük kesiminde kadının müşavir olarak herhangi bir hakka sahip olmadığı da bilinen bir gerçektir.
Kadının bu tür suçlara velayet hakkını kötüye kullanmak suretiyle iştiraki, velayet haklarının tek başına kendisinde olduğu hallerde münhasır olmalıdır. Sanık Hatice aşamalarda kızlarını gayriresmi olarak evlendirdiklerini söylemesine karşın temyiz layihasında bu evlendirmede hiçbir hak ve yetkisi sahip olmadığını açıkça belirtmektedir.
Bu itibarla kadın ve erkeğin aynı duruma sahip olmadıkları kabul edilerek, ceza uygulamasında bu özel durumun gözönüne alınması gerekirken, ana olan ve bir köy yerinde sekiz çocuklu bulunan sanık Hatice'nin diğer sanıklarla birlikte aynı şekilde cezalandırılması hak ve nisfet kurallarına ters düşeceği, adalet duygularını inciteceği görüşünü ileri sürerek Özel Daire onama kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını istemektedir.
İncelenen dosyaya göre;
Sanığın itiraz kapsamı dışında kalan kocası Kadir Öztürk'le beraber suç tarihinde 15 yaşından küçük kızları mağdure Ayten Öztürk'ü diğer sanık Rafet Balcı ile ilerde resmi nikah yapılacağına inanarak gayriresmu olarak evlendirdikleri ve bu şekilde mağdurenin ırzına geçilmesi suçuna iştirak ettiği iddia ve kabul edilmişse de;
Mağdure anlatımında, kendi isteği anne ve babasının muvaffakatı ile gayriresmi olarak Rafet Balcı'yla evlendiğini, yedi yıl süre ile karı-koca hayatı yaşadıklarını, Rafet Balcının rıza ile ırzına geçip kızlığını bozduğunu bildirmektedir.
Sanık Hatice Öztürk'ün anlatımları değişkenlik göstermekle beraber, sanık baba Kadir Öztürk, tüm aşamalarda kızı mağdureyi kendisinin evlendirdiğini söylemekte eşinin bu olayda herhangi bir sorumluluğu ve reyi bulunduğunu belirtmemektedir.
Sanık Hatice temyiz dilekçesinde ise, köy kadını olan kendisinin olayda söz sahibi olmadığını, tek söz sahibinin eşi Kadir olduğunu kızının evlenmesi olayı ile iradi olarak ilgilenmediğini ileri sürmektedir.
Yukarıda açıklanan oluş ve savunmalarına göre, sanık Hatice Öztürk'ün kızı Ayten'in gayriresmu evlendirmesi olayına iradi olarak katılmadığı ve olayda kırsal kesim yaşam koşulları, eğitim ve kültür düzeyi itibariyle bir etkinliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Sanık Hatice'nin kocası Kadir ile irade birliği içinde olmadığı, gayriresmi evlendirmeye bilinçle ve eylemli olarak katılmadığı saptandığından C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Kurul üyelerinden A.Savgili, A.Saysel, V.Safaş, sorunun olaya özgü ele alınmayarak ülke genelinde değerlendirilmesini ve bu meyanda M.K. 263-268. maddelerine göre kadının babayla birlikte velayet hakkına sahip olmasına rağmen anlaşamadıkları takdirde babanın reyinin geçerli olacağı ilkesi karşısında olaydan sorumlu tutulmaması gerektiğini ileri sürerek değişik gerekçe ile itirazın kabulü yönünde oy kullanırlarken A.Saracoğlu ve M.Gözdemir ise Özel Daire onama kararının haklı nedenlere dayandığını ileri sürerek itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.