 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1988/10
K: 1988/78
T: 07.03.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : İşlediği suçun delil ve emarelerini ortadan kaldırmak ve gayeye ulaşamamaktan duyduğu infial ile Nilgün ile Zühal'i öldürmek, Nilgün'ü evlenmek maksadıyla kaçırmak ve hırsızlık suçlarından sanık Özcan'ın hükümlülüğüne dair, (Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 3.12.1985 gün ve 101-129 sayılı hüküm, kendiliğinden temyize tabi olup, sanık, vekili ve katılanların da temyizleri üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulmuştur.
Direnmeye dair aynı mahkemeden verilen 12.5.1987 gün ve 25-34 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, sanık vekillerince istenilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün onanmasını isteyen 13.1.1988 gün ve 1/6454 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Hırsızlık suçundan sanık Özcan'ın TCY.nın 493/4, 522, 47/son, 525 ve 491/ilk, 522, 47/son, 525. maddeleri uyarınca mahkumiyetine ilişkin hükmü inceleyen Özel Daire;
(Sanığın çalmış olduğu av tüfeğini olay yerinde bırakmış olmasına göre, TCY.nın 523. maddesinin uygulanmaması ve maktule Zühal'i öldürdükten sonra onun uğradığı hususi bir felaketten doğan kolaylıktan istifade suretiyle hırsızlık suçunu işlediği nazara alınarak, TCY.nın 492/3. maddesi ile ceza verilmemesi) nedeniyle bozmuştur.
Bu karara karşı dosyanın gönderildiği yerel mahkeme; (Sanık, sadece av tüfeğini değil, bu tüfeğe ait dolu mermileri de çalmış ve üç adet mermiyi patlatmak suretiyle kullanmıştır. Her ne kadar tüfeği öldürdüğü Nilgün'ün yanına bırakmış ise de, üç adet mermiyi kullandığı için tam iadeden sözedilemez. Öte yandan; husisi felaket hali mağdurun bayılması, yaralanıp komaya girmesi, iradesi dışında sarhoş edilmesi gibi halleri kapsar. ölüm olayı ise maktule için genel bir felaket halidir) gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
İncelenen dosyaya göre: Olay tarihinde birliğinden firar eden sanık, ölenlerin bulunduğu değirmene giderek kendisini sıkıyönetim görevlisi olarak tanıtıp, duvarda asılı bulunan av tüfeği ile dolu mermilerini almış, yanına ölenleri de katarak bir süre gittikten sonra yolda üç adet dolu mermiyi harcayıp yanındakileri öldürmüş, ölü Zühal'in kolundan saatini aldıktan sonra av tüfeğini ölenlerin yanına terkederek olay yerinden uzaklaşmıştır.
Bu oluşa göre 1 numaralı bozma nedenine baktığımızda; sanık çaldığı av tüfeğine ait dolu mermilerden üç adedini patlatmak suretiyle kullanmıştır. Üç adet dolu merminin ekonomik bir değer taşıdığı açıktır. O halde tam iadeden söz etmek olası değildir.
2 numaralı bozmaya gelince; TCY. mal sahibinin uğradığı hususi felaketten maksadın ne olduğunu belirlememiştir. Ancak; ani fenalık, sar'a nöbeti, aileden birinin ölümü nedeniyle oluşan keder ve üzüntü hali, ilah... haller mal sahibinin uğradığı hususi felaket halleridir. Yani hususi felaket mağdurun iradesi dışında kendisinin sebebiyet vermemiş olduğu haldir. Ancak ölüm halini, ölen için hususi felaket olarak kabul etmek olası değildir. Zira ölümle, hukuki ve fiziki anlamda kişilik sona ermekte, mal varlığı mirasçılara intikal etmek üzere terekeyi oluşturmaktadır. Bu itibarla ölen için hususi felaketten sözetmek olası değildir. Hususi felaket halinin söz konusu olabilmesi için hırsızlık suçunun mağdurunun sağ olması ve yukarıda sayılan hallerden birinin etkisi altında bulunması, malın o kişiye aidiyetinin devam etmesi gerekir.
O halde yerel mahkemenin direnme kararı yerindedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere sanık vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş bulunduğundan yerel mahkeme direnme hükmünün 1 numaralı bozmaya ilişkin kısmının oybirliğiyle 2 numaralı bozmaya ilişkin kısmının ise 2/3'ü aşan oyçokluğuyla ONANMASINA, 7.3.1988 gününde karar verildi.