 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 2005/7271
K: 2005/37035
T: 23.11.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Somut olayda, davacının 18.08.1967 tarihinden itibaren 21.12.1981 tarihine kadar muhtelif tarihlerde fasılalı olarak çalıştığı, bu tarihten sonra da 16.08.1999 tarihinden 20.12.2000 tarihleri arasında tekrar çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Davacının son olarak çalışmaya başladığı, 16.08.1999 tarihi ile önceki hizmet akdinin sona erdiği-21.12.1981 günü arasında 10 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmakla, önceki çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı alacağı zamanaşımına uğramıştır. Bu nedenle 21.12.1981 tarihinden önceki çalışmasının kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaması gerekir.
(1475 s. İş K. m. 14)
Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalı işletmeye ait çeşitli işyerlerinde fasılalı olarak çalıştığı, işverenin tekrar iş vermemesi nedeni ile kıdem tazminatının ödenmesini istediğinden zamanaşımına uğradığının belirterek ödemediğini, Bölge Çalışma Müdürlüğünce 850 günlük kıdem tazminatına hak kazandığının tespit edildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı, davacı ile aralarında 1981 yılındaki çalışmasına ilişkin sözleşmenin sona ermesinden 18 yıl sonra 1999 yılında sözleşme yapıldığı, davacının 1981 yılındaki çalışmasının 21.12.1981 tarihinde sona ermesi nedeni ile o tarihe kadarki çalışmasına ilişkin kıdem tazminatının zamanaşımına uğradığını, 16.08.1999 tarihinden sonra yaptığı çalışmanın ise bir yılı doldurmaması nedeni ile kıdem tazminatını hak etmediğini savunmuştur.
Mahkeme, davacının mevsimlik işçi olarak çalıştığını, 21.12.1981 yılında iş akdinin askıya alındığını, 14.12.2001 tarihinden sonra 2002 yılında işe çağrılmaması sebebi ile iş akdinin 14.12.2001 tarihinde sona erdiğini belirterek çalışma sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 18.08.1967 tarihinden itibaren 21.12.1981 tarihine kadar muhtelif tarihlerde fasılalı olarak çalıştığı, bu tarihten sonrada 16.08.1999 tarihinden 20.12.2000 tarihleri arasında tekrar çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Davacının son olarak çalışmaya başladığı 16.08.1999 tarihi ile önceki hizmet akdinin sona erdiği 21.12.1981 günü arasında 10 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmakla, önceki çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı alacağı zamanaşımına uğramıştır. Bu nedenle 21.12.1981 tarihinden önceki çalışmasının kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaması gerektiği halde, mahkemece yazılı gerekçe ile zamanaşımına uğrayan çalışma süreleri ile 16.08.1999 tarihinden sonraki sürenin birleştirilerek kıdem tazminatının hesaplanarak hüküm altına alması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.11.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacının davalı TCDD işyerlerinde yol yenilemesi işlerinde 18.08.1967-14.12.2001 tarihleri arasında belirli süreli iş sözleşmeleriyle fasılalarla yenilenmesi suretiyle çalıştırıldığı, 55 yaşını doldurması üzerine tekrar işe alınmayarak akdin feshedildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Belirli süreli iş sözleşmesinin "mukavele sonu" gerekçesiyle sona erdirildiğini davacının davalının kendisinde uyandırdığı güven hissiyle sonraki yıllarda işe çağırılacağı düşüncesiyle 21.12.1981-18.08.1999 tarihleri arasında işverenden kıdem tazminatı istemediği açıktır. Zira SSK prim gün sayısı 3600 güne ulaşmadığından 55 yaşını bitirmesine rağmen yaşlılık aylığı almak amacıyla işten ayrılamayan davacının davalı tarafça çalıştırıldığı sürece çalışmaya arzulu olacağı hayatın olağan akışına uygun düşmektedir.
Dairemizin önceki kararlarında da akdin feshedildiği tarihe göre zamanaşımının hesaplanacağından sözleşme süresi bittikten sonra mevsimlik bir çalışma olmadığından bazı yıllar iş sözleşmesi yapılmayıp, 55 yaşının dolmasıyla sözleşme yapılmayacağı bildirilerek fazlalık çalışmalarından sona erdiği için işyerinin bu eyleminin fesih olarak yorumlanması !ş hukukunun işçiyi koruma ilkesi gereğidir.
Söyle olunca akdin fesih tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi hesaplanmalıdır. Gerçekten 1475 sayılı !ş Kanununun 14/2. maddesinde işçilerin kıdemlerinin hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır" yolundaki emredici hüküm başka türlü yorumlara izin vermeyecek niteliktedir.
Bu durumda iş sözleşmelerinin yenilenmesi arasında 10 yıldan fazla bir sürenin bulunması ve son dönemin bir yıldan az hizmet süresini içermemesi gerekçe gösterilerek kıdemli işçiliği özendiren kendine özgü bir tazminat olan kıdem tazminatı hakkından davacıya yoksun olmanın adalete de aykırı olacağı düşüncesiyle usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanması düşüncesiyle çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.