 |
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 2002/2721
K: 2002/2771
T: 14.2.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SENDİKANIN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ YAPMA YETKİSİ
- YETKİLİ SENDİKANIN TESBİTİ
- SENDİKA ÜYELİĞİNİN TESBİTİ
- SENDİKA ÜYELİĞİN TESBİTİNDE NOTERİN GÖREVİ İHMALİ
- NOTERİN GÖREVİ İHMALİ ( Sendika üyeliğinin tesbitinde ön mesele )
2821/m.22tc,25
1512/m.72,92
743/m.2
DAVA : Hizmet İş Sendikası Genel Başkanlığı adına Avukat Muharrem Ö... ile,
1- Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı adına Avukat Ayla D...,
2- Belediye İş Sendikası Genel Başkanlığı adına Avukat İsmail T... aralarındaki dava hakkında İstanbul 1. İş Mahkemesinden verilen 27.12.2001 günlü ve 1407/1141 sayılı hüküm, davacı ile davalılardan Belediye İş Sendikası avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : İstanbul İ.E.T.T. İdaresine ait işletme kapsamındaki işyerleriyle ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığınca düzenlenen yetki tesbit yazısına karşı açılan itiraz davası sonucunda, mahkemece davacı işçi sendikasının çoğunluğu bulunduğu belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme bu hükme varırken, Dairemizin görüşü doğrultusundaki bilirkişi raporunun ( A ) şıkkında yer alan değerlendirme ve sonuçları benimsemiştir ki, buna göre 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 92. maddesinde öngörülen koşullara tam uyulmamış olması üyelik ve çekilme bildirimlerinin geçersizliği sonucu doğurmaz. Bu görüş, Anayasa'nın ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun sendikalara üye olmak ve üyelikten çekilmek konusunda öngördüğü serbestlik ve özgürlüğü esas alır ve anılan 92. maddeye tam uyulmaması olgusunun işçinin iradesini kısıtlayamayacağı kabul eder. Bilirkişi raporunun uyulmaması olgusunun işçinin iradesini kısıtlayamayacağını kabul eder. Bilirkişi raporunun bu görüşe uygun biçimde davacı ve davalı işçi sendikaları üye sayılarını gösteren ( A ) şıkkı mahkemece benimsendikten başka, sendikaya üyeliklerin geçersizlikleri ile ilgili olarak açılan ceza davalarının da, bu itiraz davası için bekletici sorun sayılamayacağı, zira ceza davalarının noter görevlileri hakkında açılmış olduğu gerekçesine de dayanılmıştır. Görüldüğü gibi yerel mahkemenin bu ilk kararında, bilirkişi raporunun ( B ) şıkkında yer alıp Noterlik Kanunu'nun 92. maddesine tam uyulmaması sonucu bazı üyelik ve çekilme bildirimlerinin geçersiz sayılması görüşü kabul edilmemiştir.
Davalı işçi sendikasının temyizi üzerine, yerel mahkeme kararı, Dairemizin 22.10.1998 tarih ve 15481 - 15066 sayılı ilamıyla bozulmuş olup, özellikle sendikaya üyelik ve sendikadan çekilme bildirimlerinden bir kısmının sahte oldukları iddiasıyla açılan soruşturma ve kamu davalarının sonuçlarının beklenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Mahkemece bozma kararına uyulmuş ve böylece açılan kamu davalarının sonuçlanması beklenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, Eyüp ve Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemelerinde ayrı ayrı açılan kamu davaları sonucun da ilgili noter ve noterlik personelinin görevi ihmal ve görevi kötüye kullanmak suçlarından mahkumiyetlerine karar verilmiştir. Ancak her iki ceza mahkemesince anılan üyelik ve çekilme bildirimlerinin, bir başka anlatımla uyuşmazlık konusu noterlik işlemlerinin tamamı inceleme ve irdelemeye tabi tutulmamış, mahkemelerden biri sekiz, diğeri on dokuz bildirim ( işlem ) üzerinde inceleme yapmış ve bunların işçilerin gerçek iradelerini yansıtmadığı, bir başka deyişle geçersiz olduğu sonucuna vararak noterlik personelinin hükümlülüğü cihetine gitmiştir. Görüldüğü gibi ceza mahkemesi kararları, inceleme konusu yapılan bildirimlerle sınırlıdır ki, bunun sonucunda inceleme ve irdeleme yapılmayan öteki bildirimlerin geçersiz olduğunun kabulüne olanak yoktur. Oysa yerel mahkeme temyize konu bu son kararında 1908 üyelik ve çekilme fişlerinin tamamının geçersiz olduğunu kabul ederek hüküm kurmuştur. Çoğunluk tespit yazısına itiraz davasında, gerçek durumun, çoğunluğun hangi sendikada olduğunun açık ve kesin biçimde anlaşılabilmesi için her üyelik kayıt fişinin veya üyelikten çekilme bildiriminin geçerli olup olmadığı incelemeye tabi tutulmalıdır.
Öte yandan, mahkemece üyelikleri geçersiz sayılan bazı işçilerin mahkemeye vermiş oldukları anlatımlarında ilgili fişlerdeki imzaların kendilerine ait olduğunu ve imzaları noter huzurunda attıklarını belirtmişlerdir. Bu ifadeler ortada iken, irade bildirimlerinin varsayıma dayanılarak geçersiz olduğunun kabulünde isabet yoktur.
Dairemizin bozma kararından önceki aşamada 834 üyelik konusunda geçersizlik iddiası mevcutken, bozma dan sonraki aşamada bu sayının 1748'e yükseldiği görülmüştür. Çoğunluk tesbitinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvuru tarihindeki üyelik konusu, uyuşmazlığın esasını oluşturduğu için, Dairemizce sonradan soruşturma kapsamına giren üyeliklerle ilgili olarak da incelemeler yapılabileceği görüşü benimsenmiştir. Bir başka anlatımla bu konuda usulü kazanılmış haktan söz edilemez.
Ayrıca burada bir hususun önemle vurgulanmasında yarar vardır. Yukarıda ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere bu davanın geçirdiği evreler itibariyle, üyelik kayıt fişlerinin ya da üyelikten çekilme bildirimlerinin 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 92. maddesine aykırı olup olmadığı sorunu üzerinde bu aşamada durulması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, tarf işçi sendikalarından her birinin başvuru tarihindeki üye sayısının sağlıklı şekilde tesbit etmek ve bunun sonucuna göre de hüküm kurmaktan ibarettir.
Olayda Medeni Kanunu'nun 2. maddesine dayanılması olanağı da yoktur. Gerçekten bu uyuşmazlığın çözümünde, üyelikle ilgili koşulların oluşup oluşmadığı önem taşımaktadır. Yapılacak inceleme sonucunda bazı üyelikler geçersiz sayılabileceği gibi diğerleri geçerli olabilir. Varsayımlara dayanılarak sonuca gidilemez. Bu sorun çözümlendikten sonra, bozma kararının diğer kısımları ile ilgili olarak da araştırma ve inceleme yapılmalı ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İstanbul İ.E.T.T. İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerinde Toplu İş Sözleşmesi yapmak üzere Belediye İş Sendikası 3.11.1997 tarihinde başvurmuş ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılan değerlendirme sonucunda işyerlerinde çalışan işçi sayısının 7960 ve Belediye-İş Sendikasının 4183 üyesi olduğu belirlenmek suretiyle Belediye-İş Sendikasının yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığı tesbit edilmiştir.
İş Müfettişleri Kurulu 17.4.1998 tarihli raporlarında; "...3.11.1997 tarihi itibariyle inceleme yapıldığını, 12.10.1997-30.10.1997 tarihleri arasında Belediye İş Sendikası üyeliğinden çekilme bildirimleri ile 24.10.1997 tarihli Hizmet-İş Sendikası üyeliğinden çekilme bildirimleri 2821 sayılı Yasa'nın 25. maddesine göre çekilme Notere başvuru tarihinden itibaren bir ay sonra geçerli olacağı için değerlendirilmediği ve Beyoğlu 7. Noterliği tarafından 12.5.1997 tarihi ile 2.10.1997 tarihi arasında onaylanan ve değerlendirmeye alınan 4930 adet Belediye-İş Sendikası üyeliğinden çekilme bildiriminde Noter tarafından kimlik tesbiti yapılmadığı ve yapılan değerlendirme sonucunda; İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerinde 3.11.1997 tarihi itibariyle 7960 işçinin çalıştığı, 4183 işçinin Belediye-İş Sendikası üyesi, 3012 işçinin Hizmet-İş Sendikası üyesi olduğu, 765 işçinin ise hiçbir sendikaya üye olmadığının tesit edildiğini..." belirtmişlerdir.
Hizmet-İş Sendikası açtıkları dava da, 3.11.1997 tarihi itibariyle 7960 işçiden 6100 işçinin kendi üyeleri olduğunu iddia etmişlerdir.
Belediye-İş Sendikası ise, Hizmet-İş Sendikasınca ibraz olunan üyelik fişi ve istifanamelerden 1650 sinin sahte olduğunu ileri sürmüştür.
Üyelik fişleri ve istifanamelerin Belediye-İş Sendikasından ayrılma ve Hizmet-İş Sendikasına üyelik başvuruları ile ilgili olduğu ve 12.10.1997-30.10.1997 tarihleri arasını kapsadıkları ve istifanamelerin Belediye-İş Sendikasına ulaşmadığı ve Bakanlık kayıtlarında da yer almadığı görülmektedir.
Belediye-İş Sendikası bu belgelerin sahte olduklarını iddia etmekle beraber işçilerde yargı yoluna başvurmuşlardır.
Belgelerin düzenlemesinde yer alan Noter-Noter Başkatibi ve Noter Katipleri hakkında davalar açılmıştır.
Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Kadıköy Noter Başkatibi beyanında; "... görev yaptığı sırada yanına gelen Hizmet-İş Sendikası yetkililerine güvenerek işyerlerine gittiğini ve burada ilgili sendikanın doldurup kendisine verdiği belgeleri kişileri görmeden ve belgelerin altındaki imzaların kendilerine ait olup olmadığını sormadan ve kimlik bilgilerinin doğruluğunu kontrol etmeden tasdik ettiğini..." ifade etmiştir.
Beyoğlu 7. Noteri ile Noter başkatibi ve noter katibi Ağır Ceza Mahkemesindeki beyanlarında; "... Hizmet-İş Sendikası yöneticileri tarafından düzenlettirilen üyelikten çekilme bildirimlerinin altındaki imzaların ve bildirimi veren kişilerin bildirimde yazılı kişiler olup olmadıklarını kontrol etmeden tasdik işlemi yaptıklarını..." ifade etmişlerdir.
İlgili Ağır Ceza Mahkemeleri, noter görevlilerinin eylemlerinin görevi ihmal suçunu teşkil ettiğini kabul etmek suretiyle tecziyeleri yönüne gitmişlerdir.
İş Mahkemesi de; "... Eyüp Ağır Ceza Mahkemesinde 181, Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesinde ise davaya konu olan 1727 kişiye ait üyelik ve çekilme bildirimlerinin Sendikalar Yasasının 22 ve 25. maddelerine uygun olarak yapılmadığı ve böylece Hizmet İş Sendikası ilgilileri tarafından gerçekleştirildiği anlaşılan 1908 kişiye ait bildirimlerin geçersiz olduklarını ve bu sendika geçersiz belgeleri itiraz sebebi yapmakla eylemlerinin MK. 2. maddesi uyarınca himayeye layık olamayacağını ve 1908 kişinin Belediye-İş Sendikası üyeleri sayılmaları gerektiğini..." belirtmek suretiyle, davacının davasının reddi yönüne gitmiştir.
14.2.2002 tarihli Daire bozma kararında; "... çoğunluk tesbit yazısına itiraz davasında, gerçek durumun, çoğunluğun hangi sendikada olduğunun açık vekesin biçimde anlaşılabilmesi için her üyelik kayıt fişinin veya üyelikten çekilme bildiriminin geçerli olup olmadığının incelemeye tabi tutulması gerektiği, ayrıca bazı işçilerin mahkemeye vermiş oldukları anlatımlarında, ilgili fişlerdeki imzalarının kendilerine ait olduğunu ve noter huzurunda attıklarını ve bu ifadeler ortada iken, irade bildirimlerinin varsayıma dayanılarak geçersiz olduğunun kabulünde isabet yoktur..." denilmektedir.
Bozma kararında vurgulandığı gibi üyelik kayıt ve çekilme bildirimlerinin geçerli olup olmadığının incelemeye tabi tutulması gerekir. Sendikalar Yasasının 22. maddesinde; "... İşçi Sendikasına üyelik, işçinin doldurup imzaladığı ve notere tasdik ettirdiği üye fişini sendikaya vermesi ile üyeliğin kazanılacağı..." belirtildiği gibi 25. maddesinde üyeliğin sona ermesinin noter huzurunda münferiden kimliğin tesbiti ve istifa edecek kişinin imzasının tasdiki ile olur..." denilmektedir.
Yasa hükmünde belirtildiği gibi üyelik, işçinin bizzat doldurup imzaladığı üye kayıt fişinin noter tarafından onanması ile tekemmül eder. Üye kayıt fişleri ve Defterlerinin şekli ve İhtiva Edeceği Bilgiler Hakkındaki Yönetmelik'in 4. maddesine göre, sendikaya üye olmak isteyen bir işçi yönetmelik Ek 3'de gösterilen örneğe uygun içerikli üye kayıt fişini doldurup bunu notere tasdik ettirecektir. Aynı yönetmeliğin 4. maddesinin 2. fıkrasında ise; "noter, fişte adı yazılan işçinin kimliğinin tesbitini yapar ve imzasını onaylar. Onaylanan bu fişler işçi tarafından alındı belgesi karşılığında sendikaya verilir..." denilmektedir. Yine Sendikalar Yasasının 25. maddesinde, üyelikten ayrılmak isteyen işçinin bu isteğini notere bildireceği ve noterin üyeden isteyeceği bir belge ile önceden üyenin kimliğini saptayacağı belirtilmektedir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 72. maddesinde "noterler, ilgililerin istemi üzerine hukuki işlemleri belgelendirirler. Belgelendirme, bu kısım hükümleri ile diğer kanunlar ve yönetmelikte gösterilen şekilde yapılır..." denilmektedir.
Ağır Ceza Mahkemelerinde ifade veren noter görevlileri beyanlarında, üyelik ve üyelikten çekilme bildirimlerinin diğer sendika yöneticileri tarafından düzenlettirilip kendilerine verildiğini ve işçileri görmeden ve altlarındaki imzaların kendilerine ait olup olmadığını sormadan ve kimlik bilgilerinin doğruluğunu kontrol etmeden tasdik işlemi yaptıklarını beyan etmişlerdir. Bu beyanları ve diğer kanıtlarla mahkumiyetleri yönüne gidilen noter görevlilerinin anlatımlarından da görüleceği şekilde üye kayıt ve çekilme fişlerinin işçiler tarafından doldurulup notere verilmediği, işçilerin noterlerce görülmediği, noter huzurunda münferiden kimlik tesbiti yapılmadığı ve imzaların onaylanmadığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim Dairemizin müteaddit kararlarında da, sendikadan çekilme, noterde kimlik tesbiti ve imzanın tasdikinden itibaren yasal süre geçtikten sonra geçerli olacağı kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesinin 8.9.1972 gün ve 1972/3 sayılı kararında; yasa ile sendikadan çekilme konusunun gerek vardır denilmektedir. O halde Sendikalar Yasası ile getirilen biçim koşulları kamu yararı ve düzeni ile ilgilidir.
Yukarıda belirttiğimiz 1512 sayılı Noterlik Kanunun 72. maddesinde vurgulanan belgelendirme; diğer kanunlar ve yönetmeliklerde gösterilen şekilde yapılır hükmü gerek sendikalar yasası ve gerekse üye kayıt fişleri ve defterlerinin şekli ve ihtiva edeceği belgeler hakkında ki yönetmelik'i işaret etmektedir. 1512 sayılı Noterlik Yasasının 90. maddesine göre onamanın şekil şartları tamamlanmamıştır. Yasa ve yönetmelik hükümlerine uyulmamıştır. Davacı sendika yargılamanın hiçbir safhasında kendilerinin üyelik ve istifa fişi tanzim ettirmediklerini ileri sürmemişler ve noter görevlilerinin kendileri hakkında ki beyanlarına karşı çıkmamışlardır. Bu durumda Medeni Kanunun 2. maddesi hükmü devreye girmektedir. Ağır Ceza ve İş Mahkemelerinin tesbitleri karşısında geçersiz bildirimlerin ilgili sendikanın katkılarıyla yapıldığı anlaşılmakla bu sendikanın Dairemizin 21.11.2000 gün ve 2000/15834 esas 2000/16990 sayılı kararında belirtildiği gibi oluşumuna katkıda bulundukları bir yasaya aykırılıktan yararlanmaları mümkün değildir. Bozma kararında M.K.nun 2. maddesine dayanılma olanağının olamayacağı, çünkü üyelikle ilgili koşulların oluşup oluşmadığının önem taşıdığı vurgulanmaktadır.
Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olan bir olayın tesbitine, olayın varlığı ve bu olayın işlenmesine ilişkin kesinleşmiş hükmü hukuk mahkemesince gözardı edilemez. Yukarıda defalarca vurgulandığı gibi üyelik ve üyeliğin kaybı ile ilgili koşulları oluşmamıştır. Bu koşulların oluşmamasında ilgili sendikada sorumludur. O halde mahkemenin MK.nun 2. maddesine dayanması son derece doğrudur.
Yine bozma kararında her üye kayıt veya çekilme bildiriminin geçerli olup olmadığının incelemeye tabi tutulması gerektiği belirtilmekle beraber bunun yöntemi gösterilmemektedir. Bildirimlerin geçerli olmadığı ceza mahkemeleri kararları ile belirlenmiştir. Sendikalar Yasasının 22 ve 25. maddelerine uyulmamıştır. Davacı sendika aksini iddia edip kanıtlamamıştır. Mahkeme bu yönde ki delilleri değerlendirmiş olup, bildirimleri geçersiz saymıştır. Bozma kararında incelemenin ne şekilde yapılması gerektiği yönünde görüş getirilmemiştir.
Yine bozma kararında irade bildirimlerinin varsayıma dayanılarak geçersiz kabulünde isabet yoktur, denilmektedir. Varsayım, sözlük anlamıyla kısaca faraziye olarak tanımlanabilmektedir. Ortada gerçek irade bildirimlerinin bulunmadığı yönünde kesinleşmiş mahkeme kararları bulunmaktadır. Daire çoğunluk görüşünde bazı işçilerin imzaları noter huzurunda attıkları şeklinde beyanlarına dayanılmaktadır. Esas bu görüş varsayımın bir örneğidir. Birkaç işçi bu şekilde beyanda bulundu diye diğer bildirimlerinde incelenmesinin istenmesi hukuksal ve maddi gerçekleri ortadan kaldıracak nitelik taşımamaktadır. Daire çoğunluğunun görüşünden hareket edildiğinde bir başka olgu karşımıza çıkmaktadır. Dosyaların ekleri arasında yer alan ve işçiler tarafından verilen umumi vekaletnamelerde şu sözler yer almaktadır. "... İstanbul 1. İş Mahkemesinin 1998/1407 esas sayılı dava dosyasında Belediye İş Sendikası üyesi olduğum hususunda adıma beyan ve bildirimde bulunmaya ve keza aynı dava dosyasında adıma ibraz olunan Belediye - İş Sendikası üyeliğinden istifa ettiğime ilişkin ( ekaltı ) işçinin üyelikten çekilme bildirimi başlıklı çekilme bildirimlerinin bana ait olmadığı...." şeklinde irade bildirimleri yer almakta olup, bu bildirimlerin Temmuz 2001 tarihlerinde noter huzurunda yapıldığı görülmekte ve bu bildirimlerin 2942 adet olarak dosya eklerinde yer aldığı ifade edilmektedir. Bu husus dahi ortada varsayım olmadığı şeklinde ki görüşlerimizin doğruluğunu ortaya koymaktadır. Çoğunluk bozma kararında gösterilmeyen inceleme yöntemi irade bildirimlerinin tesbiti ise bu bildirimler dosyada bulunmaktadır. Ayrıca Hizmet - İş Sendika Vekilinin 26.12.2001 günlü yazılı beyanında" "... sahteliği iddia olunan istifa fişlerinde adı geçen ve 3.11.1997 tarihinde işyerinde çalışan 1890 işçinin emeklilik, nakil, istifa fişlerinde adı geçen ve 3.11.1997 tarihinde işyerinde çalışan 1890 işçinin emeklilik, nakil, istifa, fesih, ölüm vs. nedenlerle ayrıldıklarının İETT. Genel Müdürlüğü tarafından beyan tarihi itibariyle bildirildiği ve bu durumda isticvap ve istikdap'ın güçlük arzedeceği belirtilmek suretiyle bildirimlerini yeniden incelemeye tabi tutulmasının güçlüğü ve gereksizliğine işaret edilmiştir.
Bütün bu anlatımlar karşısında; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının İş Müfettişleri Kuruluna yaptırdığı tesbitler sonunda İETT Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerinde Belediye - İş Sendikasının toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkili kılınmasına ilişkin kararının iptali için açılan davada, mahkeme yasa ve yönetmelik hükümleri ve bu hükümler kapsamında dosyalarda ki tüm karar ve delilleri ve belgeleri değerlendirerek hüküm kurmuş olduğundan Daire çoğunluğunun bozma kararına katılamıyoruz. Hükmün onanması görüşündeyiz.
B. Özkaya Üye
U. Öztürk Üye